'Utandırmadan soyuyoruz' diyen bakana cevap
Türkiye'de cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri artış gösterirken, Adalet Bakanlığı'nın artan hak ihlallerine karşı açıklama ve savunmaları dikkat çekici.
İSTANBUL - Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in çıplak arama uygulamasına verdiği "Utandırmadan arıyoruz" yanıtını değerlendiren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kıraç, "Bakanın açıklaması vahim. Kendi duygusu o yönde olabilir ancak karşıdakinin onurunun kırılıp kırılmadığını bilemez. Buna maruz kalan kişinin duygusunu ölçmek nasıl mümkün" dedi.
Türkiye'de cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri artış gösterirken, Adalet Bakanlığı'nın artan hak ihlallerine karşı açıklama ve savunmaları dikkat çekici. Son dönemde özellikle bölge cezaevlerinden batı illerine yaşanan sürgünlerle birlikte "çıplak arama" işkencesi ise artış gösterdi. Adalet Bakanlığı, çıplak aramaya yönelik verilen soru önergesine, "Utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde yapıldığı anlaşılmıştır" şeklinde açıklama yaparken, Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 2011 yılında tecavüze uğradığı kesinleşen F.G.'nin ailesinin Adalet Bakanlığı'na açtığı ihmal davasına ise, "Mağdur bağırmadı ve odada acil butonuna basmadı" savunmasını yaptı. Yine Şakran Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin rapor hazırlayan İzmir Barosu ise, cezaevinde çocuklara, ağır şizofreni hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçların uyku ilacı olarak içirildiğine dikkat çekti. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kıraç, yaşanan hak ihlallerine ve Adalet Bakanlığı'nın açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Ergin'in çıplak aramaya yaptığı savunmaya karşı Kıraç, "Bakanın açıklaması vahim. Kendi duygusu o yönde olabilir ancak karşıdakinin onurunun kırılıp kırılmadığını bilemez. Buna maruz kalan kişinin duygusunu ölçmek nasıl mümkün" dedi.
'Çıplak arama onur kırıcı bir uygulama'
CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'ün cezaevlerinde tutsaklara yönelik yapılan "çıplak arama" uygulamasına ilişkin verdiği soru önergesine Adalet Bakanlığı'nın, "Mevzuatta belirtilen usule göre ve hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde yapıldığı anlaşılmıştır" şeklindeki cevabını değerlendiren Kıraç, "Bakanın açıklaması vahim. Kendi duygusu o yönde olabilir ancak karşıdakinin onurunun kırılıp kırılmadığını bilemez. Buna maruz kalan kişinin duygusunu ölçmek nasıl mümkün. Bunun Avrupa'daki adı kötü muameledir. Bu onur kırıcı bir durumdur" dedi. Çıplak arama uygulamasının Türkiye'de sıkça başvurulan bir uygulama olduğunu hatırlatan Kıraç, bunun sadece tutuklulara yönelik değil aynı zamanda ziyaretçilerine de uygulanan bir uygulama olduğunu söyledi. Çıplak arama yönteminin çok nadir başvurulabilecek bir yöntem olduğunu belirten Kıraç, uygulamanın insan onurunu zedeleyen, aşağılayan ve küçük düşüren bir uygulama olduğunu söyledi.
'Tüm suç mağdura yükleniyor'
Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 2011 yılında tecavüze uğradığı kesinleşen F.G.'nin ailesinin Adalet Bakanlığı'na açtığı ihmal davasına Adalet Bakanlığı'nın, "Mağdur bağırmadı ve odada acil butonuna basmadı" savunmasına ilişkin de değerlendirmede bulunan Kıraç, bakanlığın yaptığı tüm savunmalarda mağdura yüklenen bir suç olduğuna dikkat çekti. Kıraç, "Yani Türkiye'deki mahpus çalışanları hiç hata yapmazlar, yanlış yapmazlar, işkence yapmazlar, kötü muamele yapmazlar, hep karşıdaki suçlu" dedi. Eğitim evlerine dönüştürülerek Sincan'daki cezaevleri yerleşkesine yapılan Çocuk Islah Evlerine de değinen Kıraç, "Daha önceki eğitim evleri, hapishaneler bölgesinde değildi ve yerleri daha iyiydi. Bakanlık, çok ilginç bir şey yaparak üç yeri de kapattı. Bütün çocukları Sincan'a taşıdı. Burada odalar tek kişilik. Getirilen sistem 'F' tipi sistemi ile aynı. F tipindeki mantık şu anda çocuk eğitim evlerinde uygulanıyor" ifadelerini kullandı. Eğitim evlerinde çocukların tek tek odalara yerleştirildiğini, çocuklardan sorumlu bir infaz memurunun da görevlendirildiği bilgisini veren Kıraç, "Bu infaz koruma memurunun kim olduğu belli değil. Bu kişi bütün gün ne yapacak çocuklarla, hangi eğitimlerden geçmiş belli değil" dedi. İzmir Barosu'nun Şakran Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerine yönelik hazırladığı raporda ise, tutuklu bulunan çocuklara, şizofreni benzeri hastalıklarda kullanılan ağır ilaçların verildiğinin ortaya çıkmasını da değerlendiren Kıraç, durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. Daha önce CİSST olarak Şakran Cezaevi'ndeki hak ihlalleri iddialarına ilişkin cezaevine gitmek istediklerini ancak izin alamadıklarını dile getiren Kıraç, "Uyku sorunu olan çocukların uyku ilacı yerine en ağır şizofreni ilaçlarıyla uyutulduğunu medyadan duyduk. Çocuklar tüm gün odalarından çıkmasın isteniyor. Bu kabul edilecek bir durum değildir" diye konuştu.
'Cezaevleri bağımsı denetime açılmalı'
Adalet Bakanlığı'nın Avrupa Cezaevleri Kuralları'na rağmen, kendi bildiğini uyguladığına ve tüm uluslararası kriterleri çiğnediğini vurgulayan Kıraç, cezaevlerinin sivil toplum ve insan hakları örgütlerinin incelemelerine kapatılarak sorunun çözülemeyeceğini söyledi. Kıraç, cezaevi izleme kurullarının bağımsız heyetlerden oluşması gerektiğini ve tüm cezaevlerinin insan hakları örgütlerinin izlenmesine açık hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. DİHA
- 6 gösterim