Yaralı Yakalanan Deniz Tepeli ve Ankara Katliamı Yaralıları

"Ben 2006 Nisan’ında, tam bugünlerde tutuklandım. Tutuklandığımda yaralıydım. Tedavi engellenince yaralarım iyice enfeksiyon kapmıştı ve yürüyemiyordum. Günler sonra hastaneye götürüldüm, Erzurum E Tipi hapishanesindeydim o zaman. Hastaneye götürülene kadarki süreçte yanımda bulunan üç arkadaş bana baktılar, üstelik biri de kolundan yaralıydı, kolunu-elini kullanamıyordu. Yanıklar içinde, yürüyemeyen birine bakmak üstelik o olanaksızlıkta zordu ve o güzel, daha önceden tanımadığımız arkadaşlarım bana bebek gibi baktılar. O ilgileri büyük bir moraldi benim için..."

***

3 Nisan 2016

Merhaba,

Sevgili Dost sana-size yazmayı düşünüyordum bir süredir. Ancak, az önce TV'yi açıp YOL TV'de Ankara Katliamı’nda yaralanan arkadaşlarla ilgili hazırlanan belgeseli izledim ve hemen yazmaya başladım. Çünkü tam da bu konuda yazmak istiyordum. Şu an bir yandan gözyaşlarım akıyor. Belgeselin sonlarına yetiştim, ağlayarak izledim. Onların o güzel duruşları, güçlü ve inanç dolu yürekleri bize de güç ve moral oldu.

Yılbaşı yaklaşırken, Ankara’dan arkadaşlarımız aracılığıyla hastanede yatan yaralı arkadaşların isimlerine ulaştık. Onların her birine ayrı ayrı bir kart ve bir kardan adam (örgü ile) yaptık, onlara desteğimizi, saygımızı, sevgimizi, dayanışmamızı böyle ulaştırmak, iletmek istedik. Sonra çok güzel bir sürpriz oldu, sevgili arkadaşlarımız Sibel ve Hazal ve ismini bilemediğimiz diğer güzel dostlarımız, kartlarımızı tek tek yaralılarımıza iletmekle kalmayıp, fotoğraflarını da çekip bize yolladılar ve tanıklıklarını anlattılar.

Ben 2006 Nisan’ında, tam bugünlerde tutuklandım. Tutuklandığımda yaralıydım. Tedavi engellenince yaralarım iyice enfeksiyon kapmıştı ve yürüyemiyordum. Günler sonra hastaneye götürüldüm, Erzurum E Tipi hapishanesindeydim o zaman. Hastaneye götürülene kadarki süreçte yanımda bulunan üç arkadaş bana baktılar, üstelik biri de kolundan yaralıydı, kolunu-elini kullanamıyordu. Yanıklar içinde, yürüyemeyen birine bakmak üstelik o olanaksızlıkta zordu ve o güzel, daha önceden tanımadığımız arkadaşlarım bana bebek gibi baktılar. O ilgileri büyük bir moraldi benim için... Hastanede 1 hafta kaldım, yaralarım iyileşmemişti ama erkenden taburcu ettiler, bu nedenle döndüğümde de uzun süre arkadaşlarım bana ilgi, emek harcadılar. Bu çok mutluluk verici, değerli bir şey, bizzat yaşayarak öğrendim. Yapılan şeyden çok, o emek, o sahipleniş, o yürek paylaşımı çok çok ayrıdır, hiçbir şey onun yerini tutamaz.

Sonra bana tanıdığım, tanımadığım birçok kişi ve kurumdan mektuplar, kartlar geldi, öyle mutlu oldum ki. O içten paylaşımı, dayanışmayı çok somut bir şeymiş, elle tutulur bir şey gibi hissettim. Hepsi bana büyük güç verdi. Kontrollere gittiğimde her defasında doktorlar da şaşırdılar, normalden çok daha hızlı iyileştiğimi söylediler. Zindanda, o bakım-tedavi olanaklarının çok sınırlı olduğu o yerde, elbette maddi koşullar değil, o yoldaşlık, o emek, o paylaşım, o ‘biz’ olma durumu beni çabucak iyileştirmişti.

O günlerden bana kalan, aklımda ve ruhumda kalan acı, yaralar, sızılar vs. değil, o güzel, yüce yoldaşlık gerçekliğiydi... Şimdi işte barış için, güzel bir dünya için alanlara çıkmış, bedel ödemiş ve asla unutmayacağımız tarihimizin bir parçası olmuş bu güzel, değerli dostlarımıza, yoldaşlarımıza; dayanışma, yoldaşlık gösterme zamanı. Her arkadaşın elinden geldiğince dayanışma içinde olmasını diliyorum.

Onlar bizim değerlerimiz. Günay, o sevimli, güzel yürekli arkadaşımız ve diğerleri çok güzel, etkileyici anlatıyorlardı duygu ve durumlarını. Can arkadaşı yaşatan işte o genç kadın arkadaşın onun elini tutuşuydu, ‘bana bu acıyı yaşatma’ deyişiydi. İşte bir söz, bir dokunuş bazen hayat kurtarır, bazen yeni dünyalar kurar. Onların sözlerini, o onurlu duruşlarını izledim az önce ve onlar da bana güç verdiler, moral verdiler sözleriyle. Arkadaşlarımızı unutmayalım lütfen; Günay “kadın ve Alevi olarak ezilendim, belki şimdi de engelli olarak ezilen olacağım” diyordu. Faşizmin ezme biçimlerini devrimci dayanışmamızla boşa çıkaracağız. Değerlerimizi, bedel ödeyenlerimizi yüreğimize basıp hep elele, yanyana olacağız. Onlar bizim tarihimiz, hafızamız, direniş hatıramız ve sorumluluğumuzlar. Arkadaşların fotoğrafını da yolluyorum size.

Sergi kataloğunu ve kartlarını almıştık, herkesin emeğine sağlık. Babam ve kuzenim de İstanbul’daki sergiye katılmış sizinle ve Özcan Yaman arkadaşla tanışmış. Çok güzel bir sürpriz, sevindim...

Herkese sevgiler, saygılar.

Başarılar...

Deniz Tepeli

Kapalı Kadın Hapishanesi

Sincan-ANKARA