"Yeni uygulamalar devrimci tutsaklar için zamana yayılmış olarak imha politikası"

Sevgili arkadaşlar, merhaba,

Bir kez daha hapishanelerdeki saldırı ve hak gasplarını anlatmak için karşınızdayız. Son dönemlerde tüm hapishanelerde tecrit koşullarını daha da ağırlaştıran bir dizi uygulama başladı. Bir ayağını sürgün sevklerin oluşturduğu bu saldırıların diğer ayağı ise hapishanelerdeki tecrit ve izolasyonun daha da artırılmasıdır. Bu saldırılarla F tipleri öncesinden kalma tüm hapishaneler ve tutsaklık uygulamaları tüm ülkede tasfiye edilmektedir. Yeni koşullara göre idarenin birçok yetkisi merkezi hale getirilmektedir. Buna bağlı olarak Adalet Bakanlığı’nın “gizli” bir yazısı ile sürekli baskın aramalar yapılmaya başlandı. Bu aramalarda birçok plastik ürün, 15 gün süreden fazla biriktirilmiş günlük gazeteler “fazla” kıyafetler, ip vb. şeyler gibi akla gelebilecek pek çok şeye sınırlamalar getirildi.

Adalet Bakanlığı’nın yazısından bizlere aktarılan bir diğer şey ise “hapishanedeki denetimlerden hapishane idarecileri dışında bir kurulun da sorumlu olacağı” idi. Aralarında Ceza infaz Savcısı ve Cumhuriyet Savcısının bulunacağı bu kurulun devreye girmesi ile idarecilerin yerel inisiyatif ve tutumları sınırlandırılmış ve merkezileştirilmiş oluyor. Bu merkezden denetlemenin bir diğer ayağı olarak hapishanedeki tüm görüntüleme sisteminin doğrudan CTEGM’ne bağlandığını öğrendik.

Ayrıca şimdilik pilot uygulama olarak bu hapishanede başlatılmış olan tutsakların para işlemlerinin Vakıfbank’a devredilmesi de başka bir örnektir.

“Gizli” ibareli söz konusu belgeden bize aktarılan bir diğer saldırı ise Ağırlaştırılmış müebbet tutsaklarının koşulları hakkında idi. Buna göre havalandırma süremiz 1 saatle sınırlı tutulacak. Bulunduğum hapishanede bu tutsakların havalandırma süreleri maksimum 4 saat şeklinde uygulanıyordu. Ve bu bizim zamanla kazandığımız bir haktı. Bilindiği gibi tutsakların havalandırma süreleri 1 saate indirildi.

Bu hapishanede ise Adli dava tutsağı olan kesimlere havalandırma süreleri 1 saate indirilirken biz siyasilerin saatlerinin indirimi koşula bağlandı. Bize söylenene göre söz konusu “Gizli” belgenin tebliğinden sonra açılacak disiplin soruşturmalarımız olur ve bunlar kesinleşirse o kişilerin havalandırma saatleri 1’e indirilecek. Bu 1 saat sınırlandırmasının hapishanedeki disiplin “ceza”sı rekortmeni biz siyasi tutsaklara hemen uygulanmamış olması şaşırtıcı görülebilir.

İlk bakışta bir çifte standart gibi görünen bu uygulamanın altında bilindik bir taktik yatıyor. Türkiye’deki hapishanede politikalarının temeli “ödül-ceza” sistemi ile tutsakların “ıslah” edilmesi devrimci, iradenin kırılmasının sağlanması ve örgütlü tutumların parçalanması amacı taşıyor. Bu “ödül-ceza” sistemi Ceza İnfaz Kanunu’na (CİK) bağlı Disiplin Kurulları ve İdare Gözlem Kurulları ile işletiliyor. CİK’a göre ağırlaştırılmış müebbet olmayan bir tutsağın asgari hakları bir “disiplin cezası alması” ile belirli sürelerde kısıtlanıyor. Ağırlaştırılmış müebbetlerin yaşam koşullarının düzenlenmesinde ise daha en başından tüm haklar kısıtlanmış durumda. Buna göre havalandırmadan yararlanma zamanımız günde 1 saatle sınırlı. Her ağırlaştırılmış müebbet tutsağının bu şekilde başlatılan infaz uygulanmasında zamanla İdare Gözlem Kurulu’nun tutsağın “iyi halli” olduğuna karar vermesi ile süre uzatılıyor. “Ödül-ceza” sistemi bu şekilde işletiliyor. Ve bizim şu anki havalandırmadan yararlanma süremiz 4 saate çıkmış durumda. Ancak bu “iyi hali” idarenin istediklerini yaparak yani disiplin “ceza”ları almayarak değil bolca disiplin “ceza”sı alarak kazandık. Zira her birimizin yıllarca süren disiplin “ceza”ları var.

Bunların birçoğu da burada yaptığımız çeşitli eylem ve protestolar nedeni ile verildi. Bu hak alma mücadelemizin bir sonucu olarak da havalandırma sürelerinin uzatılması da dahil bazı kazanımlar elde ettik. Yani “ödül-ceza” sistemini boşa çıkardık. Şimdi ise “Hapishanelerde hak alma mücadeleleri süreklidir. Kazanımlar geçicidir” sözünü bir kez daha doğrulayan bir durumla karşı karşıyayız.

Havalandırma saatlerimiz 1’e indirilmek isteniyor.

Bu indirimin de yapılıp yapılmayacağı da bizim yeni disiplin “ceza”ları almamıza bağlanmış durumda. Yani bizim tüm saldırılara karşı direnmekten vazgeçmemiz gibi, idare de “ödül-ceza” sistemini önümüze çıkarmaktan vazgeçmiyor. Tüm bunlar karşısında kuşkusuz en temel gereklilik daha önce de defalarca kanıtlanmış olan devrimci iradenin teslim alınamazlığı gerçekliğidir.

Bununla birlikte F tipi yaşam ve hücrelerin insan yaşamına aykırılığı da bir diğer gerçektir. Ağırlaştırılmış müebbet tutsaklarının havalandırma sürelerinin 1 saate indirilmesi hapishanelerdeki devrimci tutsakların zamana yayılmış olarak imha edilmek istenmesinin bir parçasıdır. Bu saldırılara karşı içeride olduğu gibi dışarıda da sesimizin yükselmesi gerekiyor. Sizlerin dışarıdaki sesimiz olacağınıza sonsuz inancımızla hepinizi selamlıyorum.

Sincan Kadın Hapishanesi’nden Tutsak Partizan Resmiye Vatansever

RESMİYE VATANSEVER

KADIN KAPALI HAPİSHANESİ

SİNCAN - ANKARA