Yoğurtçu’da Ölüm Orucu Direnişi Paneli

Yoğurtçu Parkı Forumu, 19 Aralık Cezaevi Katliamının 13. yıldönümünde, ölüm orucu ve gezi direnişçilerinin katılımıyla bir program düzenliyor.

Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek etkinliğe, Ölüm Orucu direnişçileri Nihat Göktaş ve Esmahan Ekinci’nin yanısıra, Haziran direnişi sürecinde tutuklanan Hasan Tunç’un babası Haydar Tunç, Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş ve tiyatro oyuncusu Barış Atay katılacak.

“Unutmak Nedir Bilir misin? isimli kısa film gösterisinin ve Muzaffer Öztürk’ün müzik dinletisini yapılacağı programın ana başlığı: 19 Aralık 2000′den Gezi’ye Direniş Türkümüz Sürüyor

Neler Yaşanmıştı?

ANAP, DSP ve MHP koalisyonunun hükmettiği devletin “Hayata Dönüş” adı verdiği, tarihe 19 Aralık Cezaevi Katliamı olarak geçen operasyonla, 30 devrimci tutsak katledildi.

Hapishanelerde koğuş sisteminin yerine getirilmek istenen F Tipi cezaevlerine ve tecrit koşullarına karşı, 19 talep ile başlayan açlık grevleri, 45. günde ölüm orucuna dönüştürüldü. Ölüm orucu eylemi başlatan tutsaklara müdahale gerekçesiyle 20 cezaevinde eşzamanlı başlatılan operasyonda 2’si asker olmak üzere toplam 32 kişi hayatını kaybetti.

Ölüm Orucu eylemcilerinden pek çoğu, uzun süreli açlığın yol açtığı Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalandı. İleri derecelerde beyinde hücre ölümüne bağlı olarak kalıcı hafıza kaybı ve kayıt bozukluğuna yol açan bu hastalığın hiçbir şekilde tedavi edilemeyeceği raporlarla ortaya konuldu. İstanbul Tabip Odası başta olmak üzere demokratik kitle örgütleri kuruluşlarının da girişimleriyle cezaevlerinde bulunan 500 Korsakoff hastasından 188′i Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. Diğer kalanlar da Adli Tıp Kurumu’nun raporuyla tahliye edildi. Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporlarla tahliye olan 380 Wernicke-Korsakoff hastasından 45′i yine aynı kurumun verdiği ’sağlam’ raporuyla yeniden cezaevine gönderildi.

Operasyonun ardından sürdürülen eylemler ve devlet güçlerinin düzenlediği operasyonlarda, destekçi tutuklu yakını 7 kişi, tahliyeden sonra ölüm orucunu sürdüren 12 kişi, kendini yakarak 10 kişi, tedavi ve saldırı sonucu 2 kişi öldü. Devam eden operasyonlarla birlikte hayatını kaybedenlerin sayısı 117’ye çıktı. Katledilen mahkûmlar için hazırlanan otopsi raporlarında operasyon sırasında yanıcı kimyasal maddelerin kullanıldığı, pek çoğunda darp izlerinin bulunduğu tespit edildi.

Bayrampaşa Cezaevi katliamıyla ilgili açılan dava dosyası aradan geçen 8 yıldan sonra ‘zamanaşımı’ gerekçesiyle tozlu raflara kaldırıldı ve katiller aklanmış oldu. Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 tutukluyu katleden, onlarcasını yaralayan 1600 gardiyan ve jandarma hakkında İstanbul Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Katliamın emrini verenler hakkında ise en ufak bir işlem bile yapılmadı. Eyüp 3 Asliye Hukuk Mahkemesi, Bayrampaşa’daki katliamda 6 kadın tutuklunun yakılarak öldürüldüğü, tüm kurşunların dışarıdan içeriye sıkıldığı, üzerinde ‘insan bulunan alana atılmaz’ yazılı bombaların tutukluların üzerine nişan alınarak atıldığı yönündeki kanıtlara, belgelere ve Adli Tıp raporlarına rağmen katilleri akladı. Davayı 8 yıl sürümcemede bırakan mahkeme, 19 Haziran 2008 tarihinde davayı, ‘zamanaşımına uğradığı’ gerekçesiyle düşürdü. Böylece 150′den fazla kişinin ölümüne neden olanların aklanmasının ilk adımı atılmış oldu. Katliamın failleri ‘zamanaşımı’ gibi gerekçelerle korunurken, mağdurlar hakkında açılan davalar ise halen sürüyor. Operasyonda öldürülemeyen tutuklular bu sefer yargı silahıyla cezalandırılmaya çalışılıyor.

19 Aralık, dünya devrim tarihinin eşsiz tanık olduğu bir kahramanlık destanıdır da aynı zamanda. F Tipi tecrit saldırısına karşı inanç ve onurlarını kuşanan devrimci tutsaklar ölümüne bir direnişle kahramanca savaşmışlardır.

Kaynak: direnisteyiz.org