5 Temmuz 2013 günü sabahın ilk ışıklarıyla Manisa Soma’daki evimi, Özel Timler, TEM’ciler ve bir sürü sivil polislerin olduğu 30 kişi oturduğum apartmanı bastı. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşan ailem hayretler içinde kalmıştı. Ama İzmir’deki Gezi eylemleri gözaltım sonrası herkese bizi tekrar alacaklar demiştim. TEM’den çıkarken memurlar sırıtarak, yakında görüşürüz demişti çünkü. Evimde yapılan arama “saçmaydı”. Nedeni evim neredeyse hiç aranmadı, sadece bacaların üzerinden bakıldı. 2000’e yakın kitabımdan sadece 1 adet bandrolü yırtılmış kitabımı aldılar, onlara göre yasadışıymış, “Nasıl, bakanlık izin veriyor” dediğimde ben bilmem dedi, onlara göre yasadışıymış. Avukatı dahi aratmadılar, evdeki PC’yi, CD’leri, flaşbellekleri aldılar. İleride araba alır isem arka camına asmak için aldığım, üzerinde “CHE” resmi bulunan ve “Dünyanın Tek Yıldızı Terketmedi Sevdamızı” ibareli atkım alındı. Birçok arkadaşımın evinde banyodaki sifonundan tuvalet deliğine, yastıkların içine kadar aranmış; ve bu sürede benim üzerim dahi aranmamıştı.
6 Eylül 2013 günü iddianame elimize geldiğinde, o kadar komik ve TEM memurlarının kopyala-yapıştır takdiğiyle yalan fezlekelerini gördük. Ve bu delillere göre bizleri tutukladılar ve örgütlere bağlamışlar; karar sizin... Bu delillere göre hangi örgüte bağlanır bir insan?
Deliller...
1) 1 Haziran günü İzmir-Konak ilçesi Karamürsel önünde “keyfi tutuklamalara karşı adalet istemek” Grup Günışığı dinleyeni olarak basın açıklamasında bulunmak. “Bu pankart grup üyelerinin tutuklu olduğunu teşhir içindir” pankartı tuttuğum ve eyleme aktif katıldığım.
2) Üzerinde “Che” resmi bulunan “Dünyanın Tek Yıldızı Terketmedi Sevdamızı” ibareli boyun atkısı.
3) Grup Günışığı’nın şarkılarını söylemek, halay çekmek.
4) Marksizm’in temel kitabı “Emile Burns” adlı kitabı bulundurmak.
5) Mezar ziyareti yapmak.
6) “Medeni Yıldırım Ölümsüzdür”, “Elbet Bir Bildiği Var Şu Çocukların”, “Kolay Değil Öyle Genç Ölmek”, “Diren Lice” yazan karton döviz bulundurmak. (Bu dövizler üniversite mezuniyet töreni geçişi için hazırlanmıştır. Tutuklandığım için mezuniyet törenine de gidemedim.)
Şimdi de 24 saat tecritte olmamıza rağmen, çatılarda-koridorlarda kamera, asker, gardiyan, yüksek duvarlar, kılıçtan keskin tellerin, köpeklerin, demir parmaklıkların olmasına rağmen “havalandırma”ya da kamera takılmak istendi ve takdılar. Söktüğümüz için 40 gün hücreye koyma cezası verildi. Gezi’den gelen grupların bu tutumuna, daha önceleri atılan sloganlara ceza verilmezken kamera olayı sonrası cezaların arkası kesilmedi. Gezi direnişçilerinin attığı sloganlar “Kamera işkencesine hayır!”, “Her yer Taksim her yer direniş!”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!”, “Direniş şehitleri ölümsüzdür!” sloganları yüzünden 15’i bulan soruşturmalar açıldı. Her soruşturmada sohbet hakkımız keyfi şekilde gasp edildi ve edilmektedir. Bu cezalar, ayları bulan faaliyet, mektup alma-yollama, sohbet yasakları ve ayları bulan açık-kapalı görüş cezaları, bizleri beklemekte.
Bu baskı ve zulüm, devrimcileri, direnişçileri susturma politikaları dışarıdaki gibi burada katbekat devam etmekte.
1 Kasım’da (2. dalga), 20 Kasım’da (3. dalga), 26 Kasım’da (4. dalganın) duruşmaları İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecektir.
Tüm insanları, insan kalmayı başaranları mahkemelerimize, biz Gezi tutsaklarını sahiplenmeye çağırıyorum...
Çalışmanızda başarılar dilerim.
Sevgilerle...
Özgür Tutsaklar
Mehmet Barışcan Yalçın
İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi B-48
Buca / İzmir
Kaynak: kizilbayrak.net
- 1 gösterim