Hasta tutsak 15 yıldır tedavi edilmiyor

Belinden boğazına kadar vücudunun yüzde 80'i yanan, kol ve bacak damarları tıkanan, iç organları çalışmaz hale gelen, kalp ve faranjit hastası olan hasta tutsak İdris Çalışkan 15 yıldır tedavi edilmeyi bekliyor.

İdris Çalışkan senelerdir tedavi edilmeyi bekleyen hasta tutsaklardan sadece biri. PKK davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olan Çalışkan, 1999 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye getirilmesini protesto etmek için bedenini ateşe vermişti. Bel kısmından boğazına kadar yüzde 80 derece yanan ve iç organları hasar gören Çalışkan’ın yıllardır tedavi edilmeden göstermelik olarak hastaneye götürülüp getirilmesi sonucunda kol ve bacak damarları tıkandı. İki ay önce Bolu F Tipi cezaevinde hükümlü bulunan İdris Çalışkan’ın ziyaretine giden kardeşi Hasan Çalışkan, ANF’ye abisinin artık vücudunu hareket ettiremeyecek duruma geldiğini belirterek, “Kimse sesimizi duymuyor” diye feryat etti.

1999 KOMPLOSUNA KARŞI BEDENİNİ ATEŞE VERDİ

Gerekli yasal düzenlemeler yapılmadığı için hasta tutsaklar bırakın serbest bırakılmayı, teker teker ölüme terk ediliyor. Hele bu tutsaklardan biri var ki o sesini bile duyuramıyor. PKK hükümlüsü İdris Çalışkan, yıllardır dilekçe gönderdiği yer kalmamasına rağmen bir türlü tedavi edilmiyor. 1993 yılında Bingöl kırsalında askerlerle girdiği çatışmada yakalanan Çalışkan, 1 sene boyunca Bingöl hapishanesinde ağır işkencelerden geçirildikten sonra, 36 seneye mahkum oldu. Bingöl’den Yozgat F Tipi cezaevine sürgün edilen Çalışkan, 1999’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo sonucunda yakalanıp Türkiye’ye getirilmesini protesto etmek için bedenini ateşe verdi. Çenesinden beline yüzde 80 derece yanan Çalışkan, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Ankara Devlet Hastanesinde hemen ameliyata alındı ve kendisine deri nakli gerçekleştirildi. Ancak bu haliyle hasta yatağına kelepçelenen Çalışkan, PKK hükümlüsü olduğu için doktorlar, sağlık personeli ve hastanede görevli bir subay tarafından tehdit edilerek ağır hakaretlere maruz kaldı. Hastanede gün be gün artan bu baskı ve işkenceler nedeniyle cezaevine sevkini isteyen Çalışkan, Sincan F Tipi cezaevine gönderildi.

İHD’NİN GÖNDERDİĞİ DİLEKÇE DE DİKKATE ALINMADI

Sincan F Tipi cezaevinde ise zulüm başka bir boyuta taşındı. Tedavi edilmek için 6 yıl boyunca cezaevi idaresine verdiği dilekçelerin hiçbiri dikkate alınmayan Çalışkan, 2005 yılında apar topar sürgün edildiği Bolu F Tipi cezaevinde yine acılarla baş başa bırakıldı. İç organları büyük oranda zarar gördüğü için zamanla faranjit ve kalp hastalığına da yakalanan Çalışkan, tedavi edilmek üzere tekrar sevk edildiği Sincan 2 nolu F Tipi cezaevinde gönderildiği hastanede burun kemiği alınması dışında hiçbir tedaviye tabii tutulmadı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi kardeşinin başvurusu üzerine Çalışkan’ın tedavi edilmesi için Adalet Bakanlığına dilekçe gönderdi, ama bu da dikkate alınmadı. Bugün gelinen noktada, İdris Çalışkan 2011 yılında tekrar sürgün edildiği Bolu F Tipi cezaevinde kötü koşullar altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

DİLEKÇELER İDARE TARAFINDAN SÜMEN ALTI EDİLİYOR

İki ay önce cezaevine ziyarete giden Hasan Çalışkan, abisinin durumunun giderek ağırlaştığını söyledi. Abisinin kol ve bacak damarlarının tıkandığını bildiren Çalışkan, “Onu son gördüğümde çok kötü bir haldeydi. Damar tıkanıklıklarından dolayı kollarını ve bacaklarını artık hareket ettiremez hale gelmişti. Zaten boğazından beline kadar yüzde 80 derece yandığı için yemek yiyemiyor. Gün geçtikçe eriyor” dedi.

Abisinin 15 yıl boyunca kayda değer tek bir tedaviden geçirilmediğine dikkat çeken Hasan Çalışkan, “Ben artık nereye başvuracağımı şaşırdım bu ülkede. Hiçbir muhatap bulamıyoruz. İç organları harap olan bir insanı göstermelik bir biçimde hastane hastane dolaştırarak herhalde bu şekilde öldürmeyi düşünüyorlar" diye konuştu. Adli Tıp Kurumuna sevk edilmek gibi bir imkanı da olmadığına dikkat çeken Çalışkan, abisinin gönderdiği tüm dilekçelerin cezaevi idaresi tarafından sümen altı edildiğine dikkat çekti. Hasan Çalışkan, “Sesimizi duyan yok” diye feryat etti.

Kaynak: firatnews.com