Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Hakkında Raporu / Mart 2014

SİNCAN ÇOCUK CEZAEVİNDE HAK İHLALERİ EN AĞIR HALİYLE DEVAM EDİYOR!..

ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILSIN GİRİŞİMİ

ANKARA ÇOCUK VE GENÇLİK KAPALI CEZAEVİ HAKKINDA RAPORU MART/2014

I. CEZAEVİ ZİYARETİNİN AMACI

Çocukların cezaevlerinde yaşadığı hak ihlalleri bir süredir kamuoyunun gündeminde yer almakta olup, Ankara Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevinde 01.01.2014 tarihinde meydana gelen olaydan sonra, bu hak ihlallerinin önüne geçmek amacıyla çocuk cezaevlerinin kapatılması ve çocuk tutukluluğuna son verilmesi talebiyle kurulan Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi çocukların cezaevlerinde yaşadığı hak ihlallerinin tespiti ve önlenmesi için çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalardan bir tanesi de periyodik olarak çocukların cezaevinde ziyaret edilmesi ve hak ihlallerinin devam edip etmediğinin tespit edilmesi, bu kapsamda gerekli girişimlerin yapılmasıdır.

Bu kapsamda, tutuklu bulunan çocuklara yönelik hak ihlallerinin devam edip etmediğini tespit etmek amacıyla çocuklarla görüşme gerçekleştirmek için 14.03.2014 tarihinde Ankara Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’ne gidilmiştir.

II. GÖRÜŞMEYİ YAPAN

Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi adına 14.03.2014 tarihinde Ankara Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevine Av. Evin KONUK tarafından gidilmiştir.

III. 14.03.2014 TARİHLİ GÖRÜŞMEDE TESPİT EDİLENLER

Ankara Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevinde avukat görüş odasında E.T., F.E., D.A., E.K., S.D., H.D. ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. E.T., F.E., C-10 koğuşunda, D.A., E.K., S.D., H.D. ise B-2 koğuşunda kalmaktadır. Bu çocuklardan E.T. hükmen tutuklu olup diğerleri tutukludur.

Çocukların hepsi ile ayrı ayrı yapılan görüşmelerdeki ortak anlatımları ve şikayetleri şu şekildedir.

a. B-2 ve C-10 koğuşunun birleşmesini istediklerini, bunun için cezaevi idaresi ile defalarca görüştüklerini, bu işlem yapılmadığı için de açlık grevi yapmak istediklerini ve açlık grevi yapacaklarına dair cezaevi müdürlüğüne dilekçe verdiklerini, bunun üzerine koğuştaki tüm arkadaşları ile birlikte “ani müdahale odası” na götürüldüklerini, o sırada odada yaklaşık 30 tane infaz koruma memurunun bulunduğunu ve cezaevi müdürünün masaya vurarak “açlık grevine giderseniz size ne yapacağımızı biliyoruz” diyerek tehdit ettiğini beyan etmişlerdir. Çocuklardan H.D. “odanın kapısında ani müdahale odası tabelasını görünce bize bir şey yapacaklar diye çok korktum, zaten içeride 30 kadar gardiyan vardı” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu konuşmanın ardından cezaevi idaresi tarafından koğuşların birleştirilemeyeceği ancak 1 Nisandan itibaren beraber spor yapabilecekleri söylenmiştir.

b. SEGBİS sistemi ile ifadeleri alınırken infaz koruma memurlarının kendilerini dinlediklerini, hakime bu durumu iletip de infaz koruma memurlarının odadan çıkartılması halinde dahi yandaki odadan rahatlıkla infaz koruma memurlarının kendilerini duyduklarını ve dinlediklerini, duruşma bitip de odalarına götürülürken “sen niye bizi hakime şikayet ediyorsun? Bak 1 ay daha buradasın, ne yapacaksın şimdi?” diye korkuttuklarını, ardından hakaret ettiklerini beyan etmişlerdir. Ayrıca avukatları ile görüşme imkanı olmadığı için de ne şekilde savunmasını yapacaklarını bilmediklerini, duruşmayı izleyemedikleri için duruşmada olanlar hakkında hiçbir fikirleri olmadığını, SEGBİS’le ifade vermek istemediklerini, duruşmaya gitmek istediklerini beyan etmişlerdir.

c. Hastaneye giderken ring aracında kendilerini dövdüklerini ve sürekli olarak hakaret ve tehdit ettiklerini beyan etmişlerdir.

• Çocuklardan H.D. kolunun kırık olduğunu, bu kırık nedeniyle 2010 yılından beri tedavi gördüğünü, kolundaki kırığın iltihaba, iltihabın da ura döndüğünü buna rağmen kendisini iki aydır doktora götürmediklerini,

• Çocuklardan S.D. hasta olduğu için hastaneye sevk edildiğini ancak 3 gün boyunca hastaneye götürülüp doktorla görüşmeden geri getirildiğini,

• Çocuklardan E.K. hasta olduğu halde revire götürmedikleri için iyileşemediğini,

• Çocuklardan D.A. 1 aydır dişi ağrımasına rağmen korkudan hastaneye gidemediğini beyan etmiştir.

d. Gece saat 00:00’dan sonra infaz koruma memurlarının kendilerini odalarına kilitlediklerini, sonra da sürekli kapının önünde gezerek ve kapılara vurarak kendilerini uyutmadıklarını, bu sırada adli koğuşta bulunanları dövdükleri için kendilerine her akşam dayak seslerinin geldiğini, bu nedenle geceleri kendilerini de dövmeye gardiyanların gelebileceği düşüncesiyle sabaha kadar uyumadıklarını beyan etmişlerdir.

e. Adli suçlardan tutuklu bulunan çocukların durumunun kendilerinden çok daha kötü olduğunu, onları her gün dövdüklerini, onlara daha kötü davrandıklarını beyan etmişlerdir.

f. Cezaevinde kalmanın çok kötü bir şey olduğunu, kendilerine çok kötü davranıldığını, bu nedenle psikolojilerinin bozulduğunu, bir an önce tahliye olmak istediklerini, ailelerinden uzakta oldukları için ailelerinin kendilerini ziyarete gelemediklerini, bu nedenle evlerine yakın olan bir cezaevine gitmek istediklerini beyan etmişlerdir.

g. Eğitim hayatlarının artık bittiğini ve tahliye olunca artık okula devam edemeyeceklerini, bunun da kendilerini manevi olarak yıktığını beyan etmişledir.

h. Gazete gelmediğini, ailelerinin gönderdiği kitapların bile kendilerine verilmediğini beyan etmişlerdir.

Çocukların özel durumlarına değinmek gerekirse;

Çocuklardan E.T. yaşadığı bütün bu olaylardan ve haksız yere 37 yıl ceza almasından dolayı yaşamak istemediğini, intihar etmeyi düşündüğünü, cezaevi doktorunun kendisine uyku ilacı verdiğini ve bu ilaçları içtiği için sürekli uyuduğunu, bu ilaçlar biterse ne olacağını kendisinin de bilmediğini beyan etmiştir. Kendi koğuşunda bir kişi daha olduğunu o da giderse yalnız başına kalacağını, bundan çok korktuğunu bu nedenle kendi koğuşu ile B-2 koğuşunun birleşmesini istediğini beyan etmiştir.

Çocuklardan F. E. ailesinin Hakkari’de yaşadığını dört kardeşinin daha olduğunu, kendisi ile birlikte beş kardeşin Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tutuklu olarak cezaevinde bulunduğunu, ailesinden uzakta olması sebebiyle görüşüne gelemediklerini beyan etmiştir.

Çocuklardan H.D. 5 gün boyunca hücrede kaldığını, bu beş gün boyunca yemek yemediğini, Ailesinden çok uzakta olduğu için görüşe gelemediklerini bu nedenle ailesine yakın bir cezaevine gönderilmek istediğini, 10 Nisan’da duruşması olduğunu, SEGBİS yöntemi ile bundan önceki duruşmalara katılmasına rağmen tahliye edilmediğini, duruşmalarda olup bitenlerden haberi olmadığını, buradan kendisini hakime ifade edemediğini, hakim karşısına çıkmak istediğini, bu nedenle SEGBİS’le yapılacak duruşmaya çıkmayacağını beyan etmiştir.

IV. SONUÇ YERİNE

Çocukların 01.01.2014 tarihinde yaşadıkları işkence yanında; doktora götürülürken çocukların şiddet, hakaret ve tehdide maruz kalması, doktora götürülmemesi, götürülse dahi gerekli tedavinin uygulanmaması, infaz koruma memurlarının gece 00:00 dan sonra çocukları odalarına kapattıktan sonra sabaha kadar uyutmaması, kendilerinin ve ailelerinin rızası olmaksızın ailelerinin oturdukları illerden uzak yerlere sevk edilmiş olması nedeniyle, ailelerin maddi imkansızlıkları ve fiziki uzaklık gibi gerekçelerle çocuklarını ziyarete gelememeleri sonucunu doğurmakta, bu şekilde aileleri ile görüşmelerinin kısıtlanması maddi ve manevi araçlarla işkencenin devam ettiğini göstermektedir.

Ailesinden, avukatından, mahkemeden uzakta, yan taraftaki odadan kendisini dinleyen gardiyanların tehdidi altında SEGBİS yöntemiyle ifade vermek zorunda kalınması, savunma hakkının, yüz yüzelik ilkesinin ve adil yargılanma ilkesinin ihlali yanında aynı zamanda işkencedir. SEGBİS sistemi ile ifade alınmasının çocuklar üzerinde çok daha büyük bir tahribat yarattığı, bütün bu uygulamalar nedeniyle çocukların adalete olan güven duygularını yitirdikleri gözlenmiştir..

Kamuoyuna Saygı ile Sunulur..

ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILSIN GİRİŞİMİ