14 Eylül 2015
Merhaba,
Selam ve sevgilerimi gönderiyorum, kavganın direnciyle sizi selamlıyorum. İyi olmanızı umut ediyorum iyi ve direngen olmanın daha fazla zorunluluk haline geldiği ve bunun da yaşamın her bir nüvesine nakşedilmesi gereken bir sürecin içinden geçiyoruz. Tarih tekerrür etmezse de tarihin üzerinden yükselen direniş kültürünün yanı sıra egemenlerin de üzerinden yükseldiği tarihte baskıyı, zulmü, işkenceyi katliamı ezilen halklarımız üzerinde pervasızca sürdürüyor. Baskının, zulmünün, işkencenin olduğu yerde direnmek meşrudur diyen halklarımız tarihlerine yaslanarak kendi köklerine sarılarak direnişi mevzi mevzi büyütmekteler insanın insan tarafından sömürüsünün dizginlenemez gelişimi aynı zamanda kendilerinin egemenliklerini yıkacak olan halkın direnişini de büyütüyor.
90'lara dönüyoruz söylemiyle bugünü 90'lardan koparan anlayışların bugün bu baskıların yeni olduğunu yahut 90’lar sonrası daha demokratik daha özgürlükçü bir sistemin olduğu yanılsamaları ……… bilinç bulanıklığı yaratıyor. Dün de açıktan faşizm kanlı ve kirli yüzünü göstermişti, bugün de. Dün Sivas'ta, Çorum'da, Maraş'ta, Ağrı'da, Zilan'da, Koçgiri'de, Dersim'de bu kanlı yüzü gördük. Bu kanlı yüzün yaşamlarımızdaki iz düşümleri hala vardır. Dün de genç, kadın, çocuk, erkek demeden katliamlar vardı, bugün de. Dün ve bugün arasında değişen ne oldu sorusuna doğru yanıt verebilmek sanırım zor olmasa gerek. Elbette meseleye diyalektik – materyalist cepheden baktığımızda, ki aslolan da budur, hiçbir şey değişmedi demek sanırım gerçekleri yadsımak olur. Bu da doğru sonuçlar elde etmemiz önünde en büyük engel olur. Peki nedir değişen? Meşruluğunu halkların direnişinden alanlar bu değişimlere yanıt olabilmek adına kitlelerin içinde yer alması gerekir. Evet kitleler, özelde ezilen Kürt ulusunun yoksul emekçileri, proleterleri, ezilen halklar olmak üzere, daha fazla örgütlenmenin zorunluluğunu kavramıştır. Baskının, zulmün, işkencenin olduğu yerde başkaldırı, isyan meşrudur şiarını artık salt söylemde dile getirmiyor, sinmişliği, korkuyu üzerlerinden parça parça atmaya başlamış sesini yükseltmeye başlamıştır. Elbette bu kolay olmadı ödenen büyük bedeller ve hala ödenen bedellerin yaratımıdır. Bedellerin öğrenerek gelişmeye, bedellerinden öğrenerek yaşamın o gri tonlarına karşı yaşamın direngen rengi olan yeşili büyütmeye yeşille birlikte yaşamın tüm renkleriyle buluşmayı da öğreniyor. Egemenlerin dayattığı sınırlara hapsedilen yaşama karşı ezilen milyonlar sınırları aşmaya amaç ediniyor. Kuşkusuz bugün istenilen nitelikte olmasa da gelişmeye muktedir. Bugün egemenlerin saldırıları da peşi sıra devam ediyor.
Dizginlenemeyen, dizginlenmeyen sömürüsü devam ediyor. İnsanın emeği üzerindeki tahakküm, sömürüde pervasızlaşmış durumda. Değişen sadece biçimseldir. Katliamlar devam etmekte, Baskılar devam etmekte, zulüm devam etmekte. 90’larda da işçi katliamları vardı, 2015’de de. 90’larda yargısız infazlar yapılmaktaydı 2015’de de. 90’lar ve öncesinde de bu ülkede çocukta olsa kadın da olsa katliamlar yapılıyordu, bugün de. Dün de kundaktaki bebek kurşunlanıyordu bugün de. Dünde toplu katliamlar yapılıyordu, bugün de Roboski’de vb.lerinde de toplu katliamlar yapılıyor. İşte bugün Cizre’deki katliamlar 90’ların ve faşizmin açık ve çıplak yüzüdür. Böylesi bir süreçte halkların direniş kültürünü sahiplenmek ve bu direnişi yaşamın tüm alanlarına taşımak, tartıştırmak duyarlılık yaratmak temel sorumluluğumuzdur. Kendi değerlerine yabancılaştırmaya çalışılan bir ulusun direnişini sahiplenirken tek bir kaygıyla hareket etmek gerekir. Bu değerlere yabancılaştırmaya karşı direnenlerin direnişini sahiplenmesi güçlü bir şekilde yaratmaktır. Faşizmin o kanlı yüzünün tüm çıplaklığıyla açığa çıkmış durumda. Kendi kanlı tarihlerine yaslanarak katliamların planlarını parça parça hayata geçiriyorlar. Tek bir karşıt güç yaratılmasına, farklı bir sese tahammül edemeyen bir hukuk işliyor. Elbet bunu garipsemiyoruz. Kendi karakteristik özelliklerini açığa çıkarıyor. Şimdi bunun karşıtı olan ilericilerin, demokratların, devrimcilerin kendi karakteristik özelliklerini daha fazla açığa çıkarmalıdır. Garip Şahin’in dediği gibi “Ne sizindir ne bizim olamaz ikimizin” o zaman biz yaşamımızın savunucusu yapıp yaşamımızı hiçe sayanlara karşı direnişi büyütmek durumdayız.
"TC"nin özelde ise AKP’nin Ortadoğu’da iflas eden politikaları, emperyalist-kapitalist sistemin dikkatini çekmiş ve AKP’ye karşı bir alternatif yaratamadığından AKP’nin son kullanım tarihi dolana kadar bu politikalarını hayata geçirmeye devam ediyor. HDP’nin genel seçimlerde yarattığı kazanım AKP’nin korkusunu büyütmüş ve HDP'ye dönük saldırılara da start verilmiştir. Kendisine tek bir alternatif olduğunu bildiğinden bugün ki saldırılarını tüm alanlarda sürdürmekte. Bu gidişat AKP’nin ve TC’nin uzun sürdürebileceği bir realiteye sahip. Konjettürel dengeler bunu gösteriyor. Sevgili arkadaşlar elbet bir çok noktaya değinebilmek mümkündür. Bölgedeki gelişmeler ve ülkedeki gelişmeler ve açığa çıkan olgular kapsamlı ele alınıp değerlendirilmesi önemlidir. Bunu değerlendirilmesi birkaç sayfayı aşar, ama ben kısa tutmayı genel bir değerlendirme yaparken belli sınırlar içinde kalmayı planlıyordum. Ancak Bolu F'ye sürgün edilince biraz aksadı.
Arkadaşlar, SİZDEN BİR KONUDA DESTEK BEKLİYORUM. BU KONUDA YARDIM EDECEĞİNİZE VE ÖNERİLER SUNACAĞINIZA İNANIYORUM. DERNEKLER BAŞLIĞI ALTINDA BİR ÇALIŞMA YAPMAK İSTİYORUM. DERNEKLERİN ÖNEMİ KAZANMALARI AVANTAJLARINI KONU EDİNECEK BİR DOSYA ÇALIŞMASI. BU KONUDA DERNEKLERİN ÖNEMİNİ, ÖRGÜTLENMEDEKİ AVANTAJLARINI İÇEREN YAYINLAR VE YAZILARA İHTİYACIM VAR. ÜLKEMİZ TÜRKİYE- KUZEY KÜRD. VE DÜNYADAKİ DENEYİMLERİNİ KONU EDİNEN ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI, KİTAPLARI VARSA VE ÖNERECEĞİNİZ YAYINLAR VARSA İLETİRSENİZ SEVİNİRİM.
Bu konuda sunacağınız öneriler dahi benim önümü açabileceğine inanıyorum. Ki bunu önemsediğimden sizlerin fikirlerine, önerilerine başvuruyorum. Bu kısa mektupla meramımı kısaca anlatmaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum da sizlerin takdirinize deyip müsaade isteyeyim. Kendinize çok iyi bak. Yaşamı güzel kılan, yaşamı yaşanılır kılmanın düşünü kuran ve bu düşleri farklı cephelerde yaşamsal kılan herkese selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Dirençle – Umutla Kalın.
Sevgilerimle
Hıdır YILDIZ
F Tipi Hapishane C-1-69 BOLU
- 5 gösterim