İHD: Cezaevleri acı ve dram evleri haline gelmiştir...

Çukurova Bölgesi'nde bulunan cezaevlerinin genel durumuna ilişkin hazırlanan hak ihlali raporunu açıklayan İHD Adana Şubesi Eşbaşkanı İlhan Öngör, savaş konseptinin cezaevlerine yansımasına dikkat çekerek, hasta tutsakların tedavi edilmediğini ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığını aktardı. Öngör, "Cezaevleri adeta acı ve dram evleri haline gelmiştir" dedi.



İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, Çukurova Bölgesi'nde bulunan cezaevlerinin genel durumuna ilişkin hazırladıkları hak ihlali raporunu şube binalarında düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı. Cezaevlerinin yasada tanımlanan adıyla "ıslah evleri" olmaktan ziyade "tecrit evleri" olarak pratikte kendisini gösterdiğini anlatan İHD Adana Şubesi Eşbaşkanı İlhan Öngör, "Cezaevleri, adeta acı ve dram evleri haline gelmiştir" dedi. Dışarıdaki toplumsal baskı ve şiddet politikalarının cezaevlerinde daha fazla hissedildiğini vurgulayan Öngör, Türkiye'de şuanda cezaevlerinde 180 binin üzerinde hükümlü ve tutuklu bulunduğunu ve cezaevlerinin kapasitelerinin tutsaklara yetmediğini belirtti.



Hasta tutsaklara 'cenazeniz çıkacak buradan' deniliyor.



İHD'nin 19 Aralık 2015 tarihli raporuna göre 300'ü ağır olmak üzere 757 hasta tutsağın cezaevlerinde bulunduğunu hatırlatan Öngör, hasta tutsakların tüm insani değerlerden yoksun bir anlayışla, siyasi iktidarlar tarafından pazarlık konusu yapıldığını ve hasta tutsaklara adeta "cenazeniz çıkacak buradan" denildiğine vurgu yaptı. Çukurova Bölgesi'ndeki cezaevlerinde 12 hasta tutsağın bulunduğunu ve bu tutsakların yaşam mücadelesi verdiğini belirten Öngör, "Hasta mahpusların yaşadığı bu insani dram ve yaşam savaşı gün geçtikçe daha ağırlaşmaktadır. Özellikle Adli Tıp Kurumu'nun ve emniyet birimlerinin insafına bırakılmış hasta mahpuslar, maalesef Adalet Bakanlığı tarafından 'insani bir sorundur' denilmesine rağmen sorunun çözümünün gerekleri bugüne kadar yerine getirilmemiştir" diye konuştu.



Karataş Cezaevi'nde hasta tutsaklar tedavi edilmiyor.



Karataş Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutsakların haftalık görüş saatinin bir saatten 30 dakikaya indirildiğini paylaşan Öngör, cezaevinde ise görüşçü sayısının 5 kişi ile sınırlandırıldığını söyledi. Cezaevinde hasta tutsakların tedavilerinin yapılmadığını ve tedavilerinin ilaçlarla geçiştirildiğini dile getiren Öngör, "Hasta mahpus Birtan Ado çok ağır böbrek hastası olup, ameliyat olması gerekmektedir. Ancak bugüne kadar ameliyatı yapılmamıştır. Çok yoğun bir şekilde sebepsiz ve hukuka aykırı gerekçelerle iletişim cezası, görüş yasağı gibi disiplin cezaları verilmekte. Adana İnfaz Hakimliği'nde onlarca disiplin cezası dosyasının yargılaması devam etmektedir. Bir çok dosyada da cezaevi idaresinin verdiği disiplin cezaları İnfaz hakimliğince onaylanmaktadır" ifadesinde bulundu.



Hastaneye giden tutsaklar kelepçeli bir şekilde tedavi ediliyor.



Osmaniye T1 ve T2 Kapalı cezaevlerinde bulunan tutsakların 16 kişilik koğuşlarda 20 ila 22 kişi kaldıklarını söyleyen Öngör, ranza bulamayan tutsakların yerlerde sünger veya battaniyelerin üzerinde yattığını, cezaevine ilk girişte tutsaklara çıplak aramanın dayatıldığını aktardı. Tutsaklara keyfi disiplin cezaları verildiğini ve siyasi tutsakların bağımsız ve adli koğuşlara gönderilmekle tehdit edildiğini ifade eden Öngör, tutsakların taleplerini içeren mektup ve dilekçelerin kaybolduğu veya cevap verilmediğini dile getirdi. Yemeklerin az ve çok yağlı çıktığını, her koğuşta kamera sistemi bulunduğunu ifade eden Öngör, her tutsak için 2 günlük 150 litre soğuksu, 75 litre sıcak su verildiğini ve tutsaklar arasında adeta borç su alışverişi yapıldığını anlattı. Öngör, "Hastaneye giden mahpuslar kelepçeli bir şekilde tedavi edilmektedir. Cezaevinden habersiz sürgünler yapılmakta olup, sürgün yarım saat ya da 1 saat öncesinden haber verilerek başka cezaevlerine sürgünler yapılmaktadır. Yüksek elektrik faturaları ile mahpuslardan elektrik faturaları tahsil edilmektedir. Mahpusların faturalara itiraz etme hakkı da bulunmamaktadır. Görüşçü sayısı 8 kişi ile sınırlandırılmıştır" dedi.



Yaralı çocuk tutsakların tedavileri yeterli değil.



Öngör, Çukurova bölgesinde çocuk cezaevinin bulunmadığını ve son dönemde çocuk tutsakların sayısında ciddi bir artış olduğuna değindi. Kürkçüler E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 2 koğuşun çocuklara ayrıldığını aktaran Öngör, 2 koğuşta kapasitenin yetersiz olması sonucunda davası devam eden bir çok tutsak çocuğun Ankara Sincan Çocuk Cezaevi'ne sürgün edildiğini söyledi. Öngör, "Adana E tipi kapalı cezaevi fiziki olarak Çocuk mahpusların kalabileceği mekanlar olmadığı gibi, yasa da tanımlanmış şekliyle psikolog ve eğitmen desteğinden de faydalanamamaktadırlar. Özellikle toplumsal olaylarda yaralı halde yakalanmış ve tutuklanmış çocuk mahpusların tedavisi konusunda yeterli çaba ve gayret gösterilmemektedir" diye konuştu.



Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin gün geçtikçe artarak devam ettiğini yineleyen Öngör şöyle devam etti: "Siyasi iktidar, cezaevlerinde yaşanan tüm bu hak ihlallerine kulaklarını tıkamış, sorunlara köklü ve insani çözümler bulmak yerine sorun çıkartan bir pratiğe sahip olmuştur. Cezaevleri sorunun çözümü, öncelikle insani anlayış bakış açısı gerekmektedir. Cezaevlerindeki kapasite sorunu, yeni cezaevleri yapmakla değil, evrensel insan hakları, demokratik bir bakış açısı ve pratiği gerektirmektedir."



Kaynak: DİHA (Adana), diha.com.tr