Tülin Soyhan Silivri Hapishanesinden sesleniyor

“Şu an 3’lü hücrelerdeyiz ve direniş sürecindeyiz. 3 talep var. Birincisi; Hasta Tutsaklar’ın serbest bırakılması. İkincisi; kitap sayısına verilen sınır var. Üçünü talep ise; 10 kişinin haftada 10 saat beraber olarak sohbet edebilmesi, kısaca “sohbet hakkı” deniyor buna. Bu zarfa kart olarak düşünerek çalıştığım bir figürü koyuyorum. Bir de Bakırköy’de annesinin karnında tutsak düşüp şu an 6 yaşına giren arkadaşım Kenyalı Tony’i koydum. Ancak çocuk Ağustos 2016’da 6 yaşında olduğu için Yetiştirme Yurdu’na gönderildi.”

TÜLİN SOYHAN

9 No’lu Kapalı Hapishane

Silivri-İSTANBUL

***

17 Ekim 2016

Merhaba Adil Abi,

Nasılsın? İyi misin? Mektuplarınla beni çok sevindirdin. Özellikle kartlar çok ilgimi çekti.

Bana gönderdiğin 3 kartı aldım. Ancak kitap sınırlaması uygulaması, daha doğrusu yasağı nedeniyle kitaplardan haberim yok. Eğer PTT’den sana barkod verdilerse peşine düşebilirsin. Yoksa sanırım sana geri gönderirler.

Şu an 3’lü hücrelerdeyiz ve direniş sürecindeyiz. 3 talep var. Birincisi Hasta Tutsaklar’ın serbest bırakılması. Halen kanser hastası olarak burada tutulan Mesude Pehlivan serbest bırakılmadı örneğin. İkincisi kitap sayısına verilen sınır var. Kişi başına 13 kitap veriyorlar. Okuyup geri verecek sonra yenisini alacağız. Şu an bende 15 kitap var ancak rastgele bir gardiyanın seçtiği kitaplar. Kendi kütüphanemizden olsa da şu an için okumayacağım, tercih etmeyeceğim kitaplar. Örneğin Yaşar Kemal’in 3 ciltlik bir eserinin sadece 2. cildi var ya da farklı bir eserin 3. cildi var. Ya da Kürdistan üzerine yapılan araştırma kitaplarından ya da “Kadın” konulu bir kitap var.

Ben resimle, müzikle uğraşan bir insanım. Benim 50-60 tane resim üzerine kitabım var, bunlar bana verilmedi. Sürgün sevk sonucu şu an kütüphanede mi depoda mı bilmiyorum.

Üçünü talep ise, şu an yönetmelikte geçen 45\1 No’lu bir genelgenin uygulanması. Yani 10 kişinin haftada 10 saat beraber olarak sohbet edebilmesi, kısaca “sohbet hakkı” deniyor buna. Yasal bir konu yani. Bu madde zaten 2000-2007 arasındaki Ölüm Orucu Direnişi ile oluştu ve yasalaştı. Yani hak ederek kazanılan bir yasa. 122 can ölümsüzleşti.

Biz şu an için bu haklardan yoksunuz. Gasp edildi yani.

Resimle de 2000’den beri ilgileniyorum. 2010’da yağlıboya- akrilik- suluboya imkanım olunca onlara geçtim. Öncesinde kara düzen karikatür çiziyordum. Bakırköy’de imkanlar ölçüsünde haftada bir yağlıboya yapabiliyordum. Buraya malzemeleri vermediler.

Şu an tabi daha acil ihtiyaçlar varken bunu sorun etmiyorum.

Adil Abi bu şekilde tanışmış olduk. Bu zarfa kart olarak düşünerek çalıştığım bir figürü koyuyorum. Bakalım sen ne diyeceksin buna. Bir de Bakırköy’de annesinin karnında tutsak düşüp şu an 6 yaşına giren arkadaşım Kenyalı Tony’i koydum. Annesi açık hapishaneye Mayıs’ta (2017) gidecekti. Ancak çocuk Ağustos 2016’da 6 yaşında olduğu için Yetiştirme Yurdu’na gönderildi. Annesi çıkınca, sanırım 4 senesi var, Kenya’ya dönebilecek.

Ben çocukları çok severim. Bir yerde görsem hemen peşine düşerim. Tony’de öyle oldu. B.köyde maltada görünce yanına gidiyordum. Bir şeyler veriyordum ya da sarıp sarmalıyordum. Özlüyorum bile onu...

Adil Abi, cevabını bekliyorum. Konuşacak, yazacak çok konu var. Bugün burada bir hücrede yangın çıktı. Direniş yangınlarla büyüyor yani. Talepler kabul edilene kadar da her yönteme devam edilecek.

Kendine çok iyi bak.

Sevgilerimle

Tülin SOYHAN