Sevgili Adil,
Merhaba,
Nasılsın? Öykü, Tülin, çocuklar nasıllar?
24 Eylül'de postaladığın mektup ve kartı bugün aldım. İki aylık mektup yasağı bugün bitti.
Mektuba hemen cevap yazmak zorundayım. Çünkü yeni bir ceza başlayacak. Üst üste 20-30 ayı bulan mektup cezaları var ve durmadan üçer aylık yeni cezalar veriliyor. Şu anda infaz hükümlüğünde bekleyen 3 tane 3 aylık ceza var. Yeni konsept bu. Dışarıyla ilişkiyi tamamen kesmek istiyorlar. Cezaları da oyuncak yapıp vermişler birinin eline, oynayıp duruyor. Neyse, işte bunlar böyle gecikmeler yaratıyor. 24 Eylül'de yazılmış bir mektubu 9 Kasım'da alabiliyoruz. Gelen mektubu iade etmiyorlar, bekletip ceza bitince bize veriyorlar yasa gereği. Ceza aralarında bir kez mektup gönderebiliyoruz yine yasa gereği.
Bu mektubu postaya verdiğim gün yeni bir 2 aylık mektup yasağı başlayacak. Ocak ortasında bitecek ve yenisi başlayacak.
Kitap çalışması için bana sormadan istediğin şekilde mektup, fotoğraf ve şiirlerimi kullanabilirsin. Dostlar arasında izni- sormayı gerekli görmüyorum.
Bu yaptığın çalışma çok anlamlı ve sanıyorum böyle bir çalışma ilk olacak. Kapitalist toplumun mikro barbarlığının bu açıdan fotoğrafını çekmek büyük bir iş olacak muhakkak. Çünkü öyle acılar yaşatılıyor ki insanlara, onların başlangıcını kanıksar oluyoruz. Sonra da bu acıları sürdürenler yeni acılar yaratırken, televizyonlardan, meclis kürsülerinden insanlık nutukları atıyorlar.
Son dönemde KCK tutuklamalarından nasibini alan KESK'li sendikalardan birinin 8.5 yaşındaki kızı kalp rahatsızlığıyla hastaneye kaldırıldı. Hekimler nedenini bulamamışlar. Yoğun çarpıntısı oluyormuş. Babasının tutuklanmasına minik kalbi dayanamadı belli ki. Ve bunun izini, sıkıntısını o dünyalar güzeli çocuk ömür boyu taşıyacak. Neden? Çünkü babası sendikacı. Yani emeğin hakkını savunuyor. Çünkü ezilen, dili yasaklanan bir halkın demokratik haklarını savunuyor. Yine aynı dosyadan tutuklanan insan hakları gönüllüsü, sendika eğitmeni bir arkadaşın 2.5 yaşındaki kızı psikolojik destek almaya başladı. Babasının tutuklandığını bilmiyor, onun başka bir işte çalıştığını sanıyor ve babasına; ''Senin bu yeni işin de çok saçma, eve bile gelmiyorsun.'' demiş telefonda. Hiçbir tutuklama tek başına bir insana yapılmış fiil değildir. Tüm sevdiklerine yapılmış bir zulme çevriliyor. Sonra da çıkıp '' Yaradılanı ... yaradandan ötürü.'' diye, bağırıyorlar ekranlardan.
Sevgili Adil, sağlığım iyi sayılır. Daha önce Öykü'ye yazmıştım, esas sorun olan kanserde bir gerileme var gibi görülüyor. Son 5 yıldır tekrarlamadı. Tabi kanser bu, belli olmaz. Daha yeni diz ameliyatı oldum. 12 yıldır ameliyat olmaya çalışıyordum. Nihayet zorlayarak başardım. Sonuç; diz dağılmış, bu ameliyat 5 yıl idare edecek. 5 yıl sonra protez gerekecek. 12 yıl önce olsa hiçbir problem olmayacakmış. Ciğerlerimde de sorun var. KOAH'ın (kronik obstruktif akciğer hastalığı) yanı sıra çok sayıda nodül var. Tiroid bezimde de nodül var. Bunlar kansere çevirebilecek nodüller. Takip ediliyor. Karaciğerimde de sorunlar var. Son dönemde hepsinin üstüne bir de alerji çıktı. Vücudum alerji ilacı kullanmama rağmen kabarıyor, kaşıntı oluyor. Ama iyiyim, gerekli şekilde muayeneye- tedaviye erişebiliyorum, küçük aksamalar olsa da. Bu da özel bir engelleme değil. Günlük yaşamda karşılaşılabilecek durumlardan kaynaklı. Tüm hastalıkları sıraya dizdim, teker teker yok edeceğim!
Elimizde kalan son malzemelerden -hücre içine vermiyor, olanları da topluyorlar; hapishanede olduğumuzu hissetmeliymişiz- bir tane Özgecan'a bir tane de Öykü'ye kolye yaptım. Öykü' ye yazdığımız kartla beraber kolyesini de yolluyorum.
Kendine çok iyi bak. Tülin'e, çocuklara oradaki tüm dostlara yürek dolusu selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Kitabı heyecanla bekleyeceğim.
Selamlar
Erol ZAVAR
- 1 gösterim