Kırıkkale Hacılar F Tipi Hapishanesi’nde bulunan devrimci tutsaklar Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım aylarında yaşanan hak ihlallerine dair gazetemize mektup yolladı. Mektupta, birçok hak gaspına değinen tutsaklar Kovid-19 pandemi sürecinin hak gasplarını derinleştirdiğini ifade etti.
Kırıkkale Hacılar F Tipi Hapishanesi’nde bulunan devrimci tutsak Sinan Akbayır, hapishanede bulunan tutsaklar olarak hazırladıkları Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım aylarında yaşanan hak ihlallerine dair raporlarını mektup ile gazetemize yolladı.
“12 Eylül AFC’sinde kalan yasa ve yönetmeliklerin hala mevzuatta olması bir yana 15 Temmuz vakası sonrasında ilan edilen OHAL’in hapishanelerde sürdürüldüğü unutulmaması gereken bir gerçekliktir. Bununla birlikte pandemi bahane edilerek zaten iyice kısıtlanmış olan haklar tamamen askıya alınmış ve baskılar katlanarak artmıştır. Daha önce “OHAL Kararnamaleri” ile gerekçelendirilen hak gaspları yeni süreçte Adalet Bakanlığı’nca yayınlanan “Koronavirüs Tedbirleri Hakkında Gerekçe”ler ile yapılmaya ve meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Amacını aşan uygulamalara karşı hak arayışında bulunmak için ilgili genelgeler talep edildiğinde ise tutsaklara verilmemiş, gizlenerek hak arama hürriyeti” açısından yeni bir ihlalin konusu haline gelmiştir.” ifadelerinin kullanıldığı mektupta tutsakların değindiği birçok hak gaspına yer verildi.
“Hücre baskınlarında psikolojik saldırı amacı güdülüyor“
16 Mart 2020 tarihinden bu yana en ağır tecrit koşullarında tutulan değil dış dünya hücreyle bile teması tamamen kesilen tutsakların bulunduğu hücrelerde arama yapılması -Bilim Kurulu Kararı- gereği sakıncalı bulunduğu için aylarca yapılmazken hapishane yönetiminde gerçekleşen değişim beraber aramalar eskisinden daha sık ve sürekli olarak yapılmaya başlanmış bu aramalar kameralar eşliğinde gerçekleştirilerek her şey kayıt altına alınmış ve yaşam alanlarımızın mahremiyeti ihlal edilmiştir. Önceden sadece gündüz saatlerinde yapılan aramalar gece yarısı baskınlarına dönüşmüş hafta sonları dahi her an baskın yapılarak psikolojik saldırı amacı güdülmüştür.
Bu aramalarda tamamı kantinden para ödenerek temin edilen ve “Cezaevlerinde Eşya Bulundurma Yönetmeliği” kapsamında bulunan başta radyolar olmak üzere kağıt makasından tükenmez kaleme dek her şey “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle el konulmuş; günlük, anı, şiir, öykü, makale çalışmalarının bulunduğu kişisel defterimiz bile incelenmek üzere toplanmıştır.
İnsan hak ve özgürlükleri yanında yaşama ve sağlık haklarının da en üst boyutta ve zincirleme ihlali haline gelen bu aralamalara karşı 62 tutsağın yapmış olduğu başvurular ise artık emir-talimat dışında bir ölçtü bulunmayan mahkemelerce “kovuşturmaya yer yoktur” denilerek reddedilmiştir.
“Tecridin sembol mekanı olan F tipi hapishane tarihinin bile en ağır koşulları yaratılmıştır”
Sohbet, spor, kurs, atölye, uzaktan eğitim başta olmak üzere mevzuatta yer alan ve doğal hak kapsamında bulunan tüm etkinlikleri iptal edilmiş hücrelerin kapıları edata açılmamak üzere tutsakların üzerine kapatılarak tecridin sembol mekanı olan F tipi hapishane tarihinin bile en ağır koşulları yaratılmıştır. Bugün 2 haftada bir saat yalnızca “zaten 24 saat beraber bulunan hücre arkadaşlarıyla sınırlanan spor ve haftada bir kez yapılan telefon görüşmeleri dışında hiçbir faaliyet bulunmamaktadır.
“Sosyalist basın ‘BİK ilan vermiyor’ gerekçesiyle verilmiyor”
Son yapılan infaz yasası değişiklikleriyle BİK (Basın İlan Kurumu) tarafından ilan ve reklam verilmeyen tüm gazetelerin hapishaneye giriş yasaklanmıştır. BİK, kendi tüzüğünden gelen keyfiyete bağlı olarak gazeteye resmi ilan ve reklam vermeyi durdurabilen tiraj gibi ölçütlerle basın üzerinde iktidarın hizaya getirme ve kontrol araçlarından biriyken aynı ölçütlerin gazetelerin yasallığı üzerinde tayin edici bir hükmü bulunmaktadır. Buna rağmen mevcut yaşalar çerçevesinde yayın yapan ve herhangi bir bayiinden serbestçe temin edilebilen Yeni Yaşam, Evrensel gibi günlük ve ulusal bazda yayınlanan gazeteler ile belirli periyotlar yayınlanan tüm sosyalist yayın organları da “BİK ilan vermiyor” gerekçesiyle tutsaklara verilmemektedir. Hatta bu uygulama öyle çarpık bir zihniyetle yapılmıştır ki BİK kapsamında bulunmayan dergilerde (mizah, bilim, sanat, tarih, siyaset, felsefe kültür sanat, içeriğe sahip tüm dergiler) gazete kapsamında değerlendirilerek engellenmiş, bunun yanlışlığı ortaya çıkınca “para ödendiğini gösteren fatura ya da abonelik şartıyla alınacaktır” gibi hapishane idaresinin tayin edemeyeceği gerekçelerle özel engeller yaratılmıştır
“Hastaneye sevklerin hasta ve hastalık baz alınarak değil araç ve güvenlik baz alınarak yapılıyor”
Hapishaneler her zaman ağır işleyen ve tutsakların revir/hastane eğitimini çileye dönüştüren, çoklukla özensiz, kelepçeli tedavi dayatmasıyla onur kırıcı ve bu nitelikleri nedeniyle kabul edilmez bulunarak sekteye uğrayan ; sevklerin sürekli geçiştirildiği, gerçekleşen sevklerin tahlil ve muayene öncesi uygulanması gereken diyetler yaptırılmadan aç gidilmesi gereken muayene çoğu kez önceden bildirilmediği; tahlillerin geç yapılıp sonuçların daha da geç alındığı; sevklerin hasta ve hastalık baz alınarak değil araç ve güvenlik baz alınarak yapıldığı ve muayenede asker bulundurularak tüm mahremiyetlerin ihlal edildiği bir sağlık işleyişi söz konusudur.
Durumu ciddiyet gösteren şu örnekleri sizinle paylaşma isteriz
1. Hepatit-B hastaları, Faruk Araz, İsrafil Araz, Eşref Işık, Aydın Çelik, Şerif Mesutoğlu, Arif Bayram isimli arkadaşlarımızın periyodik olması gereken muayeneleri yapılmamaktadır.
2. Aydın Çelik Hepatit-B hastalığına ek olarak; prostat, boyun diski ve tansiyon hastalıklarından muzdariptir. Taleplerine karşılık tedavileri aksatılmakta düzenli kullanması gereken tansiyon aleti kendisine verilmemekte, buna rağmen bir hücrede tek başına tutulmakta ve arkadaşlarıyla beraber kalma istemi reddedilmektedir.
3. Aziz Temel isimli arkadaşımızda dalak büyümesi rahatsızlığı vardır. Düzenli kontrol edilmesi gerekirken hastane sevkleri yapılmamaktadır.
4. Salih Gün isimli arkadaşımızın birçok rahatsızlığı bulunmasına rağmen tedavileri yapılmamaktadır.
5. Ayetullah Ay isimli arkadaşımızın kronik rahatsızlıkları bulunmakta ve düzenli olarak kullandığı ilaçlar pandemi hastalarında kullanıldığı ve depoda bulunmadığı gerekçesiyle kendisine verilmemektedir.
6. Fatih Kaplan isimli arkadaşımız rahatsızlığı nedeniyle iki defa hastaneye sevk edilmesine rağmen tedavisi yapılmamadan geri getirilmiştir.
7. Arif Bayram isimli arkadaşımız, 4 yıl önce parasını ödemiş ve konu hakkında İnfaz Düzenleme Hakimliği kararı bulunuyor olmasına rağmen implant tedavisi yapılmamakta ve ağzında diş bulanmadığı için ciddi beslenme e sindirim güçlüğü yaşamaktadır.
8. Nizamettin Özoğlu isimli arkadaşımız 3 yıldır devam eden diş tedavisi ve implant yapılması pandemi gerekçesiyle yarım bırakılmıştır.
9. Cihat Özdemir isimli arkadaşımız uzun zamandır devam eden birçok kronik rahatsızlığı yanında kanser tedavisi de gören ve yakın zamanda ameliyatı yapılan bir arkadaşımızdır. Ciddi risk şüphesiyle kanser test taramaları devam etmektedir. Buna rağmen yaptırmış olduğu biyopsi sonuçları bir aydır alınmamakta; sintigrafi öncesi uygulaması zorunlu olan diyet raporlara karşın kendisine verilmemektedir.
10. Resul Kocatürk Arkadaşımızın karaciğerinde yapılan biyopside olumsuz bulgulara rastlanmış ve ileri tetkikler için Ankara Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilmesine rağmen bir aydır sevki yapılmamıştır.
11. Sinan Akbayır, 6 ay öncesinde gerçekleşmesi gereken Ankara Dışkapı Hastanesi Genel Cerahi polikliniğindeki randevusuna götürülmemiştir.
12. Kanser, astım, Hepatit-B, kalp v.b. pek çok kronik hastalığı olan ve 65 yaş üstü risk grubunda bulunan tutsaklara tüm taleplerine karşın griğ aşısı yapılmamaktadır
“Suç niteliğinde bulunmayan kameraları kapatma nedeniyle hücre ve ziyaret yasakları veriliyor”
Havalandırmaya takılan ve “özel yaşam gizliliği ilkesi”ni ihlal eden kameraları (Pek çok İnfaz Hakimliği kararında ‘suç niteliğinde bulunmadığı ve ‘cezaya yer yoktur’ kabulü bulunmasına rağmen) kapattıkları gerekçesiyle;
1. Erdi Sidal adlı tutsağa 4 kez birer günlük hücre ve 5 kez birer aylık ziyaretten men cezası;
2. Selçuk Çelik’e 4 kez birer günlük hücre ve 5 kez birer aylık ziyaretten men cezası;
3. Sinan Akbayır’a 2 kez birer günlük hücre ve 1 kez birer ayık etkinlikten alıkoyma cezası verilmiştir.
“Telefon görüş hakları kısıtlanmakta ya da engellenmekte”
Tüm açık görüşler Mart 2020’den bu yana iptal edilmiş, kapalı görüşler olağanüstü şartlarda ada bir ve resmi bayramlarda bir kez olmak üzere en fazla iki ziyaretçi ile sınırlandırılmıştır. Bir ziyaretçinin aynı anda iki kişiyi ziyaret etmesi engellenerek iki oğlu da aynı hücrede bulanan bir anneye oğullarını beraber görme izni verilmemiş ve ayrı ayrı görüştürülmüştür.
Açık görüşler yasaklanıp kapalı görüşler sınırlandırıldıktan sonra ailelerle en önemli iletişim aracı haline gelen telefon aramaları haftada 10 dakika yapılırken, pandemi nedeniyle haftada 10 artı 10 dakika şeklinde düzenlenmiş ve bu sürelerin iki ayrı numara aranarak yapabileceği bakanlık yazısı ile bildirilmiştir. Hele tüm hapishanelerde bu uygulama devam ederken Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nde önce makine arızası sonrasında iş yükü gerekçesiyle aramaların tek numara ve kesintisiz 20 dk. şeklide yapılması dayatılmaya ve ikinci telefon arama hakkını kullanmak isteyenlerin görüşmesi sonlandırılarak yeniden arama yapması engellenmekte ve hakkı tam olarak kullandırılmamaktadır.
Berberhanede makas kullanımdan kaldırılıp makine ile tek tip tıraş dayatmasına maruz bırakılan tutsaklar Berberhane pandemi nedeniyle kapatılınca tıraş ihtiyaçlarını hiç karşılayamaz hale getirilmişlerdir. Tutsakların talebi sonucu kantinde tıraş makinesi satılacağı ifade edilmiş ancak uygulamaya geçilmemiştir.
“Hapishanede bulunan televizyonlarda iktidarın resmi görüşleri doğrultusunda yayın yapan kanallardan seçilmektedir”
Hapishanede sınırlı sayıda (30 adet) TV kanalı bulunmakta ve bunların tamamı tutuklu ve hükümlüler yerine hapishane idaresi tarafından belirlenmekte ve kendi ideolojik eğilimleri iktidarın resmi görüşleri doğrultusunda yayın yapan kanallardan seçilmektedir. Tele 1 gibi muhalif kanallar için “bakanlık talimatı var” denilerek engel çıkarılırken tüm tutsaklar Akit TV, Bengü Türk, Kanal 7, A Haber, ATV, TGRT Haber, TRT 1, Diyanet TV, Beyaz TV, vb. kanaları izlenmeye zorlanmaktadır.
“Çoklu mektup göndermek yasaklandı”
Her zaman engellenen ve geciktirilen mektuplar pandemi sonrası adeta karantinaya alınmakta, normal (pullu) mektuplar hiç verilmezken taahhütlü mektupların yerine ulaşması 2 ayı bulmaya başlamıştır. Ayrıca mektup engellemede ye bir yöntem icat edilerek tutsakların masraf azaltmak amacıyla aynı zarfta gönderdikleri mektuplar “çoklu mektup göndermek yasaktır” denilerek gönderilmemekte herkesin ayrı zarfta ve ayrıca ücret ödeyerek mektup gönderebileceği iletilmiştir. Ayrıca;
1. Zeynel Karabulut’un Praksis yayınevi, Adil Okay ve Sevinç Ercan’a gönderdiği 3 adet mektup kısmen sakıncalı;
2. Sinan Akbayır’ın Sevinç Sönmez’e yazmış olduğu 3 ayrı mektup “örgütsel haberleşme” gerekçesiyle” tamamen el konulmuştur
“Hücre cezası bile içermeyen disiplin cezasında bir aydan bir yıla kadar uzayabilen fiili hücre cezası uygulanmakta”
Ağırlaştırılmış Müebbet hapis cezası alan arkadaşlarımız herhangi bir gerekçe ile verilen hücre cezaları infaz edildikten ya da hücre cezası bile içermeyen bir disiplin cezası aldıklarında dahi bu cezayı ek olarak bir aydan bir yıla kadar uzayabilen fiili hücre cezası uygulanmakta ve bu “iyi halilik” süresi doluncaya dek havalandırma kapıları 5 saat yerine bir saat açılmakta böylece hem iki kez cezalandırılmış hem de mahkeme kararı bile olmaksızın sudan sebeplerle yılları bulan hücre uygulamalarına maruz kalmaktadırlar.
“Serkan Pumay’ın intiharı gizlenmekte bunu telefonda anlatan tutsaklara bir ay etkinliklerden men” cezası verilmekte”
İstatistikler göstermektedir ki ağır tecrit uygulamasına dayalı hücre sistemi yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan insanlarda psikolojik sorunlar baş göstermekte ve baskı miktarı artırıldıkça intihara dek varan vakalarda artış yaşanmaktadır. Kısa bir süre hapishane deneyimi yaşayan biri için dahi sorunun boyutlarını anlamak son derece kolayken her şeyin filtreden geçirildiği resmi açıklamalar ancak gizleme imkanı kalmamış istatistiklerden ibarettir. Bunun örneği tutulduğumuz hapishanede adli hükümlü Serkan Pumay’ın şüpheli ölümüdür. Serkan Pumay itirazlarına karşılık tutulduğu hücrede zorla alınarak başka bir hücreye konulmuş ve otopsi sonuçlarına yansıyacak şekilde darp edildiği iddia edilmiştir. Bu zorun hücre ve koridorlarda ne şekilde uygulandığına dair birçok tanıklık mevcuttur ve muhtemelen kamera kayıtları da bulunmaktadır. Ancak bunca tanıklık varken bile “intihar”ın üstü örtülmek istenmekte, konuyu telefonda anlatanlara “bir ay etkinliklerden men” cezası verilip birinci dereceden tanık durumundaki hücre arkadaşı da apar topar Bolu F Tipi’ne sürgün edilerek yeni bir vakaya kadar sessizlik sağlanmaya çalışmaktadır.
Kaynak: Gazete Patika
- 28 gösterim