Mektuptan Önce Ölüm Haberi Geldi

Sincan Cezaevi’ndeki Nakçi, burada kalan iki ağır hasta arkadaşının tahliye edilmesi gerektiğini yazdı. Mektubu yerine ulaşmadan, ağır hastalardan Eskibağ yaşamını yitirdi, diğeri halen cezaevinde.

Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nden İdris Nakçi isimli mahpus, cezaevinde ağır hasta iki arkadaşının durumuna dikkat çekmek için bir mektup yazdı.

28 Nisan’da yolladığı mektupta, “Mahpuslar A. Samet Çelik ile İrfan Eskibağ cezaevinde ölüme terk ediliyor” diyordu.

Mektubu, Deli Dalgalar inisiyatifine dün (28 Mayıs) ulaştı.

41 yaşındaki Eskibağ ise 7 Mayıs’ta, tam da mektupta yazılı olduğu gibi hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.

Deli Dalgalar, ağır hasta olan diğer mahpus, A. Samet Çelik için duyarlılık çağrısı yaptı:

“Ne yazık ki 28 Nisan'da bize gönderilen mektup bir ay sonra elimize ulaştı. İrfan Eskibağ'ı 7 Mayıs'ta kaybettik. Ama A. Samet Çelik başta olmak üzere diğer hasta tutuklular için hala yapılabilecek bir şeyler var. Çok geç olmadan...”

İlik nakli gerekiyor

İdris Nakçi, mektubunda şöyle yazmıştı:

“Sizlerle şu an bulunmakta olduğum Sincan F Tipi Hapishane’sindeki ağır hastaların durumunu paylaşmak istiyorum. Sincan 2 Nolu F Tipi’nde 10’u aşkın ağır hasta bulunuyor.”

“Bunlardan iki arkadaşımız şu an yaşamlarını yitirme riskiyle yüz yüze. Doktor raporları cezaevinden tedavinin olamayacağını ve tahliye edilmeleri gerektiği yönünde olmasına rağmen, arkadaşlarımız tahliye edilmiyorlar ve ölüme terk ediliyorlar.”

“Hastaların cezaevlerinde tutulmaları, dışarıda olası tedavi imkanlarının da ellerinden alınması anlamına geliyor. Bunun adı ölüme terk edilmektir. Yaşam hakkının gaspıdır ve insanlık suçu ile aynı anlama gelmektedir. Bu arkadaşlarımızdan biri A. Samet Çelik, diğeri de İrfan Eskibağ.”

“Arkadaşımız A. Samet Çelik kan kanseri. Hastalığı öyle bir boyuta ulaştı ki, artık haftanın hemen her günü kan almak durumunda kalıyor. Tedavisi yapılamıyor. Çünkü cezaevi koşullarında tedavi olma imkanı yok.”

“İlik nakli gerekiyor fakat uygun iliği bulmak, tedaviden kat be kat daha zor. Doktor raporları cezaevinde tek başına kalamayacağı ve tedavisinin imkansız olduğu yönünde yazılıyor sürekli.”

“Diğer arkadaşımız da İrfan Eskibağ için tüm tedavi imkanları sona ermiştir. Yani hiçbir biçimde geri dönüşü olmayan kritik aşamadadır. Kanser vücudunun her yerine yayılmıştır. Yaşamını yitirdiği haberini almamız artık an meselesidir. En azından son dönemlerini ailesinin ve yakınlarının yanında geçirmesi için tahliye olması gerekmektedir. Geçen her saniye, aldığımız her nefes, akıp giden her an onları bizden uzaklaştırıp, ölüme yakınlaştırmaktadır.”

Adli Tıp cevap bile vermedi

Nakçi’nin mektubunda yazdığı Eskibağ, 7 Mayıs’ta hayatını kaybetti.

On yıldır cezaevinde olan Eskibağ’a, Bolu F Tipi Cezaevi’nde kaldığı dönemde sarılık hastalığı teşhisi konularak Ocak 2011’de tedavisinin yapılması için Sincan’a sevk edildi.

Tedavi için sık sık hastaneye giden Eskibağ’a Haziran 2011’de pankreas kanseri  teşhisi konuldu. Ameliyat edilen Eskibağ’a ışın ve kemoterapi tedavisi uygulandı.

Doktorların “Cezaevinden çıkması gerektiği” yönünde rapor verdiği Eskibağ’ın hastalığına dair raporları İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi; ancak buradan halen bir yanıt gelmedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin son raporuna göre, cezaevlerinde 122’si derhal tahliye edilmesi gereken ağır hasta olmak üzere toplam 413 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

Deli Dalgalar kimdir?

Deli Dalgalar, 2008 Şubat ayında siyasi tutuklularla dayanışmak amacıyla oluşturulmuş bir inisiyatif. İnisiyatif ayda bir kez bir araya gelerek tutuklulara kitap, kırtasiye ve mektup gönderiyor.

İnisiyatif, 2010’da 167 cezaevinden 52 siyasi tutuklunun resimleriyle, "Mahpus Resim Sergisi / Ömrümüzün Taş Çiçekleri" isimli sergiyi de organize etti. (AS)

Deli Dalgalar inisiyatifinin internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: bianet.org