159. F Oturma eylemimizde, Bafra T Tipi Cezaevinde müebbet hapis cezasını çekmekte olan Adnan Öztel

BASINA VE KAMUOYUNA 04.04.2015

Değerli basın emekçileri ve duyarlı halkımız,

159. F Oturma eylemimizde, Bafra T Tipi Cezaevinde müebbet hapis cezasını çekmekte olan Adnan Öztel’i konu edeceğiz.

Devletin hasta mahpuslara kin dolu yaklaşımının tipik bir örneği olan Adnan Öztel’in öyküsü kısaca şöyle:

2004 yılından beri gözlerinde rahatsızlık olan Adnan Öztel, 6 yıl boyunca hiç hastaneye götürülmedi. 2010 yılında sevkedildiği Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hastanesi, 16 ay boyunca kendisine tanı koymadan, gözündeki ödem için ilaç vermekle yetindi. 2011 yılı sonunda, Behçet hastalığı şüphesiyle tetkikler yapılması için, iki ay sonra hastaneye gelmesi istendi. Cezaevi yönetimi onu ancak 5 ay sonra yeniden hastaneye götürdü. Dolayısıyla, Adnan Öztel’in tedavisine, ancak 2012 Nisan ayında, şüpheye dayalı tanıdan 5 ay sonra başlanabildi.

Tedavide kullanılan ilaç 2013 yılı Eylül ayına dek hiçbir iyileşme sağlamadığı halde, hasta mahpusa kullandırmaya devam edildi. Hastanın görme kaybı ve daha başka birçok yakınması üzerine ailesi, sağlık dosyasını, Behçet konusunda uzman olan, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir doktora götürdü. Doktor, hastaya acilen “İnterferon” tedavisi denenmesi gerektiğini bildirdi ve söz konusu tedavi, 2013 Eylül’ünden bu yana uygulandı. 2014 yılının sonlarında, hastanın tedavi öncesindeki yakınmaları yeniden ortaya çıktı, tüm kan değerleri bozuldu, bunun üzerine tedavisi asgari düzeye indirildi.

Bu yılın başlarında ailesi, “İnterferon” tedavisini de kapsayan sağlık dosyasını yeniden İstanbul Üni. Hastanesine götürdü. Hoca, hastanın durumunu şöyle yorumladı:

“İnterferon % 20’lik kısmi bir düzelme sağlamış, biz bunu tedaviye yanıt vermedi olarak yorumlarız. Bu durumda geriye son bir tedavi şansı kalıyor. Bu tedaviye mutlaka yanıt verecektir. ‘Remicade’ adlı ilacın kullanılması gerekir. Bu ilaç, her ay düzenli olarak aynı günde, hiç sektirilmeden, serumla verilir. Kullanımı Bakanlık iznine bağlıdır. Hastanın sağlıklı koşullarda ve acilen ‘Remicade' tedavisine başlanmalı. Aksi halde, tedaviye yanıt vermeyen ‘İnterferon’ la oyalanır ve gözlerini geriye dönüşsüz kaybeder. Ancak bu ilaç, hastanın steril ve sağlıklı koşullarda, sürekli kontrol altında tutulmasıyla kullanılmalıdır, çünkü ‘Remicade' sünger gibi mikrobu çeker. Bu yüzden, hapishane koşullarındaki bir hastaya bunu tavsiye etmem olanaksız. Düzenli tıbbi kontrolün olmadığı koşullarda, hasta bir çok yeni hastalığa, özellikle ve büyük olasılıkla tüberküloza yakalanabilir.”

Zaten, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin 2 Mart 2015 tarihli raporunda da hekimler, Adnan Öztel’in hastalığını geriletebilecek tek ilaç hakkında, “Tüberküloza eğilimi artırıyor olması nedeniyle, hapishane koşullarında kullanılması sakıncalı olabilir,” demiştir.

Adnan Öztel, içinde bulunduğu koşulların bu tedaviyi sürdürmek için uygun olmaktan çok uzak olduğunu, üstelik, tavsiye edilen ilaç tedavisinin büyük riskler taşıdığını belirterek, tedaviyi kabul etmiyor. “Gözlerim için yıllardır uğraşıyor, sonuç alamıyorum. Behçet’in yanı sıra, tüberküloz veya başka bir hastalıkla başa çıkmam hepten olanaksız. En son, revire gitmek için 5 haftadır bekliyorum,” diyor. Gerçekten, bu koşullarda başlanacak bir tedavinin şifa sağlama olasılığı bulunmadığı apaçık ortada.

Avukat Gülizar Tuncer, Adnan Öztel için bir kez daha “ceza erteleme” başvurusu yaptı. Talebimiz, mahpusun, tedavi gördüğü Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hastanesi’ne acilen sevk edilerek, heyet sürecinin hızlandırılması. Ardından, ATK’nin, raporlarla oyalanmadan, derhal serbest bırakılmasını sağlaması.

Var olan işleyişse şöyle: Hastane hastayı her bir sevkte yalnızca tek bir birime götürüyor: Bir gün Dahiliye, bir gün Göz, bir gün Nöroloji v.b. (Öte yandan, cezaevi yönetimleri, bu sevkleri işkenceye çeviriyor. Türkiye’nin hapishanelerinde, sevk işkencesinden yılgınlığa düşmüş olmaktan ötürü erteleme talebinde bulunmayan ağır hastalar var.) Dolayısıyla, tedavi süreci aylara yayılıyor. Adnan Öztel’in bir önceki “ceza erteleme” başvurusunda, hastane süreci ancak 8 ayda tamamlanabilmişti. Altı - yedi heyet doktorunun muayenesini sağlamak için 8 ay gerekti! Ardından, ATK da hastayı bir o kadar süre oyalıyor. Tahmin edileceği üzere, bu süreçte zaten hastalar ölüyor. Aynı süreç, Adnan Öztel’i de, eğer öldüremezse, kör edecek!

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu olarak, hükümeti anayasal, yasal ve insani zorunluluklara uygun davranmaya, Adnan Öztel ve diğer tüm hasta mahpusları hemen serbest bırakmaya çağırıyoruz. İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmadığını; hükümetin, sivil ve askeri bürokrasinin karar organlarında yer alan herkese bir kez daha hatırlatıyoruz.

Hasta mahpusları ağır ağır öldürme politikası olarak, zamana yayılmış idam cezası anlayışınızla suç işliyorsunuz. Derhal;

ADNAN ÖZTEL SERBEST BIRAKILSIN!

HASTA MAHPUSLAR SERBEST BIRAKILSIN!

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Hapishane Komisyonu

Fotoğraflar:Ömür Eğribel