16 Mayıs 2023’te yaşamını hapishanede yitiren Kamil Turanlıoğlu’na ithafen: YARIM KALMAYAN VOLTA...

Haziran 2023

YARIM KALMAYAN VOLTA

-16 Mayıs 2023’te yaşamını hapishanede yitiren Kamil Turanlıoğlu’na ithafen-

Göçmenlerin çok olduğu Bursa-İnegöl’de Gürcü milliyetinden biri olarak doğdu.

Kol gücüyle yapabilecek çok iş yaptı, mobilyacılıktan tamirciliğe kadar ki o kol gücü meşe odunu gibi yaptı zamanla o kollarını da…

Okul dönemlerinde tanıştı sosyalist fikirlerle, yaşatılan cehennem hayatlara karşıt olarak…

Yetmedi… Kasketli yoldaşının fikirlerini, yolunu benimsedi, “Budur olması gereken” dedi.

Doldu, taştı yaşamı bu fikirlerle… Kendini beslerken bu fikirlerle etrafında da insan biriktirdi, öyle ya, tek başına olmazdı bu sosyalizm.

96’nın o bol coşkulu 1 Mayıs’ında en başındaydı o koca kortejin… Fikirlerinden sonra kendine de inandı ve kolektifine de… Başarmanın yolu buydu…

Bu başarısıyla çok sevdiği insanla da evlendi, bir çocuğu oldu…

Bu kızıl inancından korkanlar oldu… Bir gün Ümraniye Hapishanesi’ne konulmasını istediler, “bu fazla inançlıdır” diyerek… Ümraniye’de ufku arttı, düşüncesi katlandı, “zamanım geliyor artık” dedi…

“Hikmet”i de kendi de sevilmeyecek biri “Hayata Dönüş” projesini başlatınca nam-ı diğer Stalin’in torunu ön saflarda yerini aldı, çekincesiz, telaşsız, korkusuz ve yüreklice ve sonunu da bilerek…

Öyle bir Oruçtu ki imsak tek iftar yok, bir şekerli su var oda sınırlı, kara elli Gürcü de birçoğu gibi eridi, eridi, eridi…

Yetmez dedi, birileri… Taşıyın kızılları F’lere, hücrelere, tecritlere, acı yalnızlıklara… Yanarak yakılarak…

Oruç eritti diye bedenini infaz ertelendi 6 ay koca Gürcü’nün…

6 ay bedenine baktı, bedeni ona baktı, işe girdi-çıktı, toparlanmak için bile çalışması-beslenmesi lazımdı, o erimiş haliyle…

Ve yürü dedi ayaklarına ve yürüdü kasketli yoldaşının yürüdüğü yollarda. Halen böbrekleri üşüse de yüreği ve beyniyle yürüdü o geçit vermez patikalarda…

Tutsak düştüğünde yaralıydı bu sefer… Bayağı parça parçaydı yüreği ve beyni ise tek parça…

Sincan’ın sakinlerinden olduğu bir gün, kesti doktor bacağını dizinden. Dayandı, sıktı dişini, “bu da geçer” dedi…

Yetmedi, çocuğu öldü kanserden.

Yetmedi, yargılayanlar müebbet dedi, Gürcü’nün yüzüne…

(...)

Protez bacağıyla 7 adımlık hücrelerde, kol değneğiyle adımladı voltasını, ağzındaki sigarasıyla, bir adım ileri, duvar, bir adım ileri gitti… Hiç geri gitmedi, gidemedi.

10 dakikalık telefonlarında yaşlı annesinin sesini duyuyor, duvarlara, ahizeye bakıp geri dönüyordu tecrit mekânına.

Tek bacakla müthiş kalecilik yaptı, elinden ne gelebiliyorsa onu yaptı, yapmaya çalıştı… Heyecanı, coşkusu yüzünden okunanlardandı…

Yüzünde düşünceli ifadesi gelip gitse de hep mizahı sevdi, hep güldürdü ortamını, somurtmadı, yılmadı, olumsuzdaki olumluyu buldu, olumsuzluklarla alay etti, onu bilen herkes “bu nasıl yaşam dolu biri” dedi, neşeli yaşamını devrimciliğiyle birleştirip duvarları yenmeyi başardı…

Yıllar geçti, ama orucun etkisi geçer miydi öyle… B vitamini eksikliğinden başlayan sorunlar peşini de bırakmadı, ilaçlar, iğneler peşindeydi… Duvarların yenemediğini ilaçlar iğneler de yenemezdi ve yenemedi de…

Yılların tutsağı, yılların mücadelesinden geçmiş biri için kibir öyle büyük bir sorundur ki kaybettirir gerçeğini insana… Ama Kamil’i tanıyanlar onun zerre kibrini görmedi, kısa tanıyanlardan uzun yıllara kadar birlikte olanlar kibrin gramını görmediler onda… Mütevazı yaşamı onun için memnuniyeti ve huzuruydu, bu da ona değer üstüne değer katardı…

Yıllar geçti gitti, ama kinleri bitmeyenler yerindeydi halen, ismi-cismi değişik olsa da…

Bir gün onu yıllardır birlikte olduğu yakınlarından çok uzağa tek başına sürgün ettiler. Tecridin, yalnızlığın, alışkanlıkların ve tüm duygusal-düşünsel yaşamını olumsuz etkilesin diye…

Hastalıkları vardı, evet, ama kalbinin içine girememiştiler henüz…

Yeniden başka bir ortama girdi, etrafındakilerin saygısını topladı o büyük mütevazılığıyla… Tecridin, yalnızlığın dibi de olsa dayatılan yaşam, bu tevazu ve fikirleri hep yüreğindeydi… Beyni ise ele geçirilememişti…

Kasketli yoldaşının 2 gün sonraki ölüm yıl dönümünü düşünürken voltada adım adım ağır ağır ilerliyordu 16:45 civarı…

Yürüyüşü durdu… kalbi artık çarpmaz oldu… Voltasını yarıda kesti mecburen… Düşündü ki voltasını tamamlamak artık yoldaşlarına kaldı… Yığılıp kaldı o koca yürekli Gürcü, havalandırmanın kenarında… Alelacele gömdüler onu ve en acısı Kimsesizler Mezarlığı’na…

Sevinçli ve inançlı yüzünü düşünüp her gün senin için de hücrelerde tecritte volta atanların cumhuriyetinde hiçbir devrimci voltası yarım kalmayacaktır.

Yüreğimizin koparılmış bir parçasısın her voltamızda…

Örnek anı ve davranışları bizimle yaşayacak…

Esat Naci YILDIRIM

1 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishane

ELAZIĞ