Tahir Canan 32 yıldır cezaevinde. Muzaffer Öztürk 29 yıldır içeride. Hasan Cansız, Cemil Erdem, Ahmet Kaya, Hasan Gülbahar, Osman Evcan, Tuncay Kurtbaş, Halil Gündoğdu ve isimlerini belirleyemediğim daha pek çok kişi benzer şekilde cezaevlerinde tutuluyor. Hepsi koca bir ömür geçirmiş cezaevlerinin öldürücü hücrelerinde.
Bu insanlar 12 Eylül Cuntası döneminde kendilerine verilen hukuksuz cezalar nedeniyle cezaevlerinde çürütülüyor.
Bugün 12 Eylül cuntacıları yargılanırken, Kenan Evren yasalarıyla cezalandırılan bu insanların cezaevlerinde tutulmaya devam edilmeleri aklın, vicdanın ve insanlığın kabul edebileceği bir şey değildir.
Böyle bir hukuksuzluk dünyanın hiçbir yerinde gerçekleşmemiştir. Darbelerle hesaplaşan tüm ülkeler darbe dönemi cezaları sonuçları ile birlikte ortadan kaldırmışlardır. Fakat Türkiye’de bunun tam tersi bir uygulama on yıllardır sürüp gidiyor.
12 Eylül faşist cezalarının, sivil olduğunu iddia eden ve demokrasiyi dilinden düşürmeyen bir iktidar tarafından infaz edilmekte oluşu bir garabettir. Kenan Evren’i yargılayacaksınız, ama Kenan Evren rejiminin verdiği cezaları F tipi zindanlarda sürdürmeye devam edeceksiniz! Bu durumda kim inanır sizin Kenan Evren’i yargılama samimiyetinize?
İktidarın yargı paketlerinin sonu bir türlü gelmiyor. Şimdi de 4. Yargı Paketi Meclis’te. Paket boş bir tenekeden farksızdır. İçi boş, gürültüsü kulakları sağır eden cilalanmış bir teneke.
12 Eylül mağduru bu insanların yargı paketlerine eklenecek tek bir cümleyle serbest kalmaları mümkünken, hükümet bu hukuksuzluğu ısrarla kollayıp korumaya devam etmektedir. Korunup kollanan aslında 12 Eylül rejimidir. Oysa farkında olmadan anayasayı çiğneme suçu işlenmektedir. Çünkü 12 Eylül’ün hukuksuz ortamında verilen bu cezalar anayasa için yapılan son referandumla birlikte anayasaya tamamen aykırı hale gelmiştir. Bu insanlar hapiste tutularak anayasa askıya alındığına göre, iktidar olanlara anayasayı ayaklar altına almak yoksa serbest midir?
Bu 12 Eylül mağdurları yasadışı bir şekilde cezaevlerinde tutuldukça hiç kimsenin, hele hele başbakan ve iktidar mensuplarının Türkiye’de hukuk ve demokrasinin olduğunu söylemeye hakkı yoktur.
Bu insanlar cezaevlerinde oldukça hiçbir vicdan huzur bulmayacaktır. Onlarla birlikte vicdanlarımız da zindanlarda tutsak kalmaya devam edecektir.
Göz önündeki bu hukuksuzluğa tepki göstermek ve süren bu yasa dışılığı şartlarımız ölçüsünde gündemde tutarak onları kapatıldıkları ölüm kuyularından çıkarmak hepimizin insanlık görevi olmalıdır.
Saygılarımla
Av. Mahmut Alınak
- 10 gösterim