Hapishaneden

14 Eylül 2011

Merhaba BirGün Gazetesi

Merhaba çalışmalarınızda başarılar dileği ile…

12 Eylül’e yaklaştığımız bu günlerde, halen 12 Eylül Uygulamalarının (ceza anlamında) devam ettiğinin bir kanıtı olarak 12 Eylül döneminin Askeri mahkemesinin verdiği cezayı yattığıma ilişkin yazıyorum.  12 Eylül’le hesaplaşmanın yolunun açılacağı iddiasıyla yapılan (kimi değişiklerde yapılan) referanduma, yeni anayasaya karşın 12 Eylül yasalarının fiziki olarak devam ettiğinin somut bir örneğini yaşamaktayım. Benim durumumda olan birçok hükümlü var cezaevlerinde. 1981 yılında, İzmir Sıkıyönetim Askeri Mahkemesince verilen idam cezası infaz edilmeden, 1991 infaz yasası ile tahliye edildim.  93 ve 98 yılında açılan örgüt üyelerinden cezalandırıldım. Bununla birlikte eski infazın yakılması kararı alındı ve 1981 de Askeri mahkemenin verdiği idam cezasının infazı yandı. Bunu da, bugün idam kalktığı ve onun yerine getirilen ağırlaştırılmış Müebbet cezası olarak uyguluyorlar.

Her ne kadar 1991 yılında infaz yasası ile cezamın süreli cezaya düştüğü itirazımı, iki mahkemece kabul edildiyse de, ikincide bir üst mahkeme tarafından ağırlaştırılmış müebbet olarak kesinleşti.

Şu anda son olarak üyelikten ceza almama karşın yanan infaz nedeniyle Ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak tutulmaktayım. İşin bu boyutu bir yana, daha önce Askeri mahkemenin vermiş olduğu ve bunun yasalara, Hâkim kararına aykırı oldu itirazımız, eski Anayasa’nın, ilgili maddesinde yer alan Askeri Mahkemelerin sivilleri yargılama kanunda ‘sıkıyönetim ve savaş hallerinde, Askeri mahkemelerin sivilleri yargılar’ maddesine atfen, cezanın meşru olduğu savunuluyordu.

12 Eylül 2010 da yapılan ve referanduma sunulan yeni Anayasada ‘sıkıyönetim ve savaş hallerinde, Askeri mahkemelere sadece ‘SAVAŞ HALLERİNDE SİVİLLERİ YARGILAR’ hükmü getirildi. Hukukun evrensel kuralı olan, T.C yasalarında geçerli olan lehe olan hükümlerin geriye doğru işleme esası da bir yana, şu anda Anayasal olarak beni yargılama yetkisi olmayan Askeri mahkemenin vermiş olduğu cezayı yatmaktayım. Bugün toplumun hemen hemen tüm kesimlerinde 12 Eylül mahkûm edilmektedir. 12 Eylülcülerden, uygulayıcılarından ve hatta mahkemelerinden hesap sorulmakta ve davalar açılmaktadır.
Ne tuhaf bir çelişkidir bir yanda 12 Eylül yasa ve uygulamalarından hesap soruluyor, davalar açılıyor ama öte yandan ben (biz), dava açılan mahkemelerin verdiği cezaları yatmaktayız… 12 Eylül döneminde Askeri mahkemelerin binlerce davada haksız ve üstten gelen emirle cezalar verdiği artık ortaya çıkmışken, 30 yıl sonra halen askeri mahkemelerin verdiği cezayı yatırılıyor olmak, anlaşılır, kabul edilir değildir.

Durumu kısaca anlatmaya çalıştım. 12 Eylül uygulamalarının devam ettiğine ilişkin ilginç bir örnek olacak, ilgileneceğiniz inancı ile… Gazeteniz emekçisi Merve arkadaşın, Ali Gülmez arkadaşımıza yazdığı mektubu okuduk. Ali ile yan yana iki hücresi olan tekli hücrelerde tutulmaktayız. Ağırlaştırılmış müebbetliklerin sorunlarına ilişkin, bir süredir açıklamalarımızı bilmektesiniz. Sorunlar devam ediyor. Ali, Merve arkadaşa yazacak. Duyarlılığı için teşekkür ve sevgi selamlarımızı iletiyoruz.  Tüm BirGün emekçilerini, şahsınızda sevgi ve saygı ile selamlıyoruz. Başarılar…

Muzaffer Öztürk

Tekirdağ 1 nolu F tipi Cezaevi A-tek 11

Kaynak: Birgün Gazetesi

Unknown Object