"Tabiidir ki hasım bugüne kadar inşa ettiği E,D,H,F,K,L,R,M… tiplerinde edindiği tüm tecrübeleri mimari olarak tamamladığı zannında. Mekan’da mimari olarak önceki tüm eksikliklerini giderdiği görüntüsü verse de rahat olmadıklarını ele veriyorlar. İç etkinlik, atölye, kurs, spor alanı, ortak sohbet vb. tüm faaliyetler- şimdilik (Pandemi gerekçesi de var)- askıdalar. Bu mekanın en sıkıntılı yanı kanımca; hava’ya ulaşamamak oluyor."
Halil Güneş. 2 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ. A-6. DİYARBAKIR
Merhaba Sevgili Adil Arkadaş,
13 Kasım ile 18 Kasım tarihli kartlarınızı birlikte aldım. Cezaevi İdaresine defalarca sormama rağmen bugün itibarıyla da (30.11.2020) herhangi bir kitabın tarafıma gönderilmediğini belirttiler. Eğer kontrol etme, öğrenme imkanınız varsa bakabilirseniz iyi olurdu. Olmazsa da çaba ve emeğinizi büyük bir içtenlikle takdir ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Genel durumumuzda göze batar bir değişim ve gelişme henüz gözükmüyor. Ki böyle bir beklentide de değiliz zaten. Zamanla devindirici güç, özne olarak birçok sıkıntıyı aşacağız. Tabiidir ki hasım bugüne kadar inşa ettiği E,D,H,F,K,L,R,M… tiplerinde edindiği tüm tecrübeleri mimari olarak tamamladığı zannında. Mekan’da mimari olarak önceki tüm eksikliklerini giderdiği görüntüsü verse de rahat olmadıklarını ele veriyorlar.
İç etkinlik, atölye, kurs, spor alanı, ortak sohbet vb. tüm faaliyetler- şimdilik (Pandemi gerekçesi de var)- askıdalar. Bu mekanın en sıkıntılı yanı kanımca; hava’ya ulaşamamak oluyor. Havalandırma duvarlarının aşırı yüksek oluşu güneşi tamamen engellediği gibi, havalandırmada da hava sirkülasyonuna izin vermiyor. Bu da 25-28 yıl içeride olan bizler için zorlayıcı bir durum oluşturuyor. Birkaç kez yağmur yağsa da henüz havadaki çimento ve toz’lara etki etmedi. Gökyüzünü görmek için başını 900 derece kaldırmak gerekiyor desem yeterlidir. Aslında bilmediğimiz çokta yabancısı olmadığımız günlük yaşam rutinlerini aşmak fazla zor gelmese de duvarları aşağı çekmek pek de kolay olmayacak gibi. Şüphesiz belki bunu da çözeceğiz, tüm diğerleri gibi…
Ama asıl sorun ülkede ve dünyadaki gelişmeleri takip edememekte düğümleniyor. Aynı haberleri veren TV kanallarının yanı sıra dışarıda bayilerde satılan dergi ve gazetelere, hatta yeni yayınlanan kitaplara ulaşamamakta düğümleniyor.
Benim içinse fiziğin/sağlığımın sınırlarının genişliğini ve direncinin sınırsızlığını böyle test etmek, katkı, ilgi ve duyarlılığınızla oldukça sevindirici oluyor. Her kart, her selam, her mektup moral motivasyonumu yoğunlaştırıp; yükselttiği gibi hasmı da bir o kadar çaresiz ve umutsuz kılıyor.
Aşılamaz denileni aşmak; doğrultudan çıkmadan, iyinin ve de güzelin koynunda olmak mutlu ve özgür kılıyor ki bu anlamda katkılarınızın sanılandan daha çok bir çarpan etkisi oluşturduğu su gibi, hava gibi, toprak gibi, güneş gibi gerçek…
Yan taraftaki şiir(ims)iyi sizlere atfen yazdım. Umarım beğeninize mazhar olur. Yaklaşık on beş günümü aldığını da bilmenizi isterim. Eksikliklerinin müessibi tezcanlılıkla paylaşma istemimden kaynaklıdır. Yoksa yazıp beklettikçe demini tutması ve akışını bulması için bekletmeden paylaşıveriyorum.
Sevgili OKAY varlığınızla adeta tıkanmak istenen soluklarımızı açma çaba ve emeğinize, manevi katkılarınız her şeyden daha anlamlı ve derindir. Aynı içtenlik ve dirençle sizleri ayrı-ayrı selamlıyor, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Unutmadan, 28. yılımı içeride tamamladım. Şunun şurası iki (2) yıl sonra görüşeceğimize olan inançla yaşam, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımla
Halil GÜNEŞ
01.12.2020-AMED
2 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ
A-6
DİYARBAKIR
BURADA!
Işık: kırık dökük
Metafor değil
Güneş yasak
Bir derin ki
Körkuyu
Gök gri hep
Yaşamakla tükenmeyen
Türlü türlü soğuk acıların
Çöreklendiği bedenler
Yaşamla,
Ölümün tahtıravallisinde
Her yürek bir acı,
Bir öfke, bir direnç yumağı
Sanki karanlık bir yüzyıl
Tepeden suçlayan bakışlar
Emir kipine kodlanmış
Her sesleniş
Kin yüklü kışkırtıcı
Yılan diller
Malumudur düşünenlerin
“Mücbir Sebepler”le
Devasa engeller, sıkıntılar
Yapay “yaşam” sorunları
Ötekisi olduğumuz
Tarihin tanıklıkları kadar
Sanıklarıyız da…
Zulüm renklenmiş
Beyazı, karası, yeşil tonlarla
Tedricen ölüme endekslenmiş
Düşünen varlığı
Uluorta saçılıp, binlerle
Tutuyor tüm köşebaşlarını
Caddelerden meydanlardan
En mahreme dek
İpotek koymuş
Elde taşınan kameralarla
Besbelli ülkenin kırılmış
Renk prizması
Beyaz, kara, yeşilin geçidinde
Kırık dökük, sönük
Tüm ülkede ışıklar
Acı üretip, pazarda
Bedava verseler de
Her biri bir başka dilde
Çığ-
-lık olan
Kemiklerimizin korkusu
Okunuyor gölgelerinin kalabalığında…
30.11.2020
- 17 gösterim