‘Adalet Bakanlığı tecridin kaldırılması yönünde adım atmalı’

ÖHD, TİHV, İHD, TUHAYDER ve KHK ile kapatılan ÇHD İzmir Şube üyesi avukatların düzenledikleri ortak basın toplantısında, 66 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in sağlık durumuna dikkat çekerek, Adalet Bakanlığı’nı tecridin kaldırılması yönünde adım atmaya çağırdı. 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Tutuklu ve Hükümleri Aileleri İle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAYDER) ve Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan (ÇHD) İzmir Şube üyesi avukatlar, 66 gündür açlık grevinde bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in durumuna ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.  İHD Şube binasında düzenlene toplantıya sivil toplum kuruluşu temsilcileri de destek verdi. 

Kurumlar adına açıklamayı yapan İHD Şube Başkanı Zafer İncin, Leyla Güven, milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmediğini ve Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutulduğunu hatırlattı. Leyla Güven’in, İmralı F-tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan’ın uzunca bir zamandan beri ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmediği için ve 8 Kasım 2018 tarihinden beri süresiz -dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladığını dile getiren İncin, grevin 66’ncı gününde olduğunu vurguladı. 

‘İKTİDAR İLGİSİZ VE DUYARSIZ’

Leyla Güven’in sağlık durumu hayati risk yaratacak boyuta ulaştığını belirten İncin, “Son bir haftadır avukat görüşlerine dahi çıkamayan Leyla Güven’in nabzı 55-60 arasında, tansiyonu ise 5-7 düzeyinde seyretmektedir.  Açlık grevinin geldiği aşama ve yarattığı sonuçlar itibariyle yaklaşık 15 kilo kaybı olan Leyla Güven artık su dâhil sıvı alamamakta, ihtiyaçlarını tek başına karşılayamamakta ve tek başına yürüyememektedir. Yanı sıra konuşma zorluğu, ses ve görüntüye duyarlılık, bilinç bulanıklığı gibi sorunlar da yaşamaya başlayan Leyla Güven’in bulunduğu koğuş avukat görüş yerine çok yakın olmasına rağmen avukat görüşüne dahi çıkamadığı belirtilmektedir. Leyla Güven’in yaşamsal açıdan kaygı verici ve ciddi durumuna karşın cezaevi yönetimi de, iktidar çevreleri de tam bir ilgisizlik ve duyarsızlık içinde” diye ifade etti. 

‘EGE BÖLGESİNDE 42 SİYASİ TUTUKLU AÇLIK GREVİNDE’

Tecrit koşullarının sonlandırılması amacıyla 27 Kasım 2018 tarihinde Türkiye cezaevlerinde başlayan açlık grevleri 47’nci gününe girdiğini ifade eden İncin, çok sayıda cezaevinde en az 180 siyasi tutuklunun süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemini sürdüğünü söyledi. İncin, grev ile birlikte tutuklulara yapılan saldırıların hücre ve disiplin cezaları yanı sıra sürgünlerle durumların daha da ağırlaştığını söyledi. İncin, Ege Bölgesi’nde Şakran T1, T2, T3, T4 ve Şakran Kadın Cezaevleri, Ödemiş T Tipi, Kırıklar F1 ve F2; Bandırma T1 ve T2 Kapalı Cezaevi, Kepsut Kapalı Cezaevi, Burhaniye Erkek ve Burhaniye Kadın Kapalı Cezaevi, Manisa /Akhisar T Tipi Cezaevlerinde 26 Aralık 2018 tarihinde başlayıp 5 Ocak 2019 tarihlerinde yeni katılımlarıyla en az 42 siyasi tutuklunun süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladığı bilgisi edinildiklerini söyledi. İncin, Leyla Güven olmak üzere süresiz -dönüşümsüz açlık grevinde bulunan tutukluların sağlığının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı’nın bir an önce tecridin kaldırılması yönünde adım atması çağrısında bulundu. 

Süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemini sürdüren tutukluların belli tıbbi bakım hakları olduğunu hatırlatan İncin, açlık grevinde olanların yaşamlarının korunması için düzenli sağlık kontrollerinin yapılmasının altını çizerek, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

*Açlık grevi yapanların günlük olarak minimum 5 büyük bardağı su, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ve 500 mg B1 vitamini alması sağlanmalıdır.

*B1 vitamininin temin edilmesi ve açlık grevi yapanlara ulaştırılması sağlanmalıdır.

*Açlık grevi sırasında, açlık grevi yapanların başka koşullardan kaynaklanan sağlık riskleri ortadan kaldırılmalıdır. Kullanılan malzemelerin temizliği ve sağlığa uygunluğu sağlanmalıdır. Bu kişilerin ılık ve nemli bir ortamda, fazla fiziksel aktiviteye maruz bırakılmaksızın bulunmaları sağlanmalıdır.

*Açlık grevindekilerin var olan hastalıkları nedeniyle kullandıkları ilaçlara nasıl devam edecekleri konusunda bilgi verilmelidir.

*Açlık grevi yapanlara yardımcı olan, bakımlarını sağlayanlara gerekli bilgi ve olanaklar sağlanmalıdır. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği tarafından hazırlanmış ‘Açlık Grevi Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Konular’ adlı bilgi notu, bu kişilere ve açlık grevi yapanlara iletilmelidir.

*Kişiler, açlık grevine başladıkları andan itibaren, müdahalesini kabul ettikleri hekim gözetiminde tutulmalı ve kendi sağlık durumları hakkında her gün hekimleri tarafından bilgilendirilmelidirler.

*Açlık grevinin kişinin kendi iradesiyle sonlandırıldığı, tedavi ve beslenmeye geçiş aşamasında, TTB’nin daha önceki açlık grevlerine katılmış olanların beslenmeye geçiş, eksikleri yerine koyma ve ortaya çıkan hastalık ve rahatsızlıkların tedavileri üzerine yapılmış olan araştırmalara bağlı olarak hazırladığı “Açlık Grevi Yapmış Hastada Tedavi Bakım Protokolü” uygulanmalıdır.

*Hastaneye sevkler ve tedavi; kusma ve bası yarasına yol açabileceğinden kelepçeli yapılmamalıdır.

*Açlık grevi bittikten sonra yerine koyma ve beslenmeye geçiş aşamasında, ihtiyaç duyulabilecek hekim ve sağlık çalışanı daha önceden belirlenmeli, bu kişilere tedavi ile ilgili gerekli bilgiler verilmelidir.

*İlgili meslek örgütleri, sağlık ve insan hakları örgütlerinin oluşturduğu ‘Bağımsız Tıbbi İzlem Heyetleri’nin cezaevi ziyaretleri ve denetimleri, tedavilerin yapılması ve komplikasyonların azaltılması açısından önemlidir. Bu heyetlerin cezaevlerine girmesi için gerekli kolaylıklar mutlaka sağlanmalıdır.” 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı