Av. Vural: Uzun tutukluluktaki çifte standart da siyasidir

AİHM ve ardından AYM’nin DGM yargılamalarıyla verdiği karardan sonra kimi adil yargılamanın ihlal edildiği gerekçesiyle tahliye kararları verildi ancak bu daha çok İslamcı örgüt kadrolarına uygulandı. Av. Fırat Vural, kararın çifte standart ve siyasi olduğunu söyledi, İHD olarak toplumsal duyarlılık yaratmak için kampanya başlatacaklarını belirtti

Türkiye’deki yargı sistemi, sol, sosyalist, devrimci, yurtsever muhalif kesimleri susturmak için kurulduğundan günümüze hep “özel” olarak örgütlendi. İstiklal Mahkemelerinden Devlet Güvenlik Mahkemelerine, Özel Yetkili Mahkemelerden şimdiki Ağır Ceza Mahkemelerine süreç hep böyle işledi. Ancak yargılamalar hiç bir zaman hukuki olmadı. Kararlar hep siyasi saiklerle verildi.

Devlet Güvenlik Mahkemeleri de aynı mantıkla çalıştı. Şimdilerde, DGM kararları tartışma konusu olurken, DGM hukuksuzlukları da çifte standarda, yargının siyasiliğine delil olacak gelişmelere konu oluyor. Nitekim, AİHM ve AYM’nin DGM yargılamalarıyla ilgili aldığı kararlar devrimci yurtsever tutsaklara uygulanmazken, ağırlığı Hizbullah üyeleri olmak üzere İslamcı örgüt mensuplarının büyük çoğunluğu serbest bırakıldı.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Av. Fırat Vural, yargının çifte standardı ile ilgili olarak sorularımızı yanıtladı.

Uzun tutuklulukla ilgili tartışma geçen sene Abdullah Altun ile ilgili başvurunun sonuçlanması ile ilgili başladı. O günden bugüne kadar devam eden süreç nasıl gelişti? 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Abdullah Altun hakkında yeniden yargılanması için verdiği bir karar vardı. Ondan sonra zaten AİHM'in kararından sonra Abdullah Altun'un avukatları yerel mahkemeye başvurup bu karar doğrultusunda yeniden yargılanma talebinde bulundular. Tabi yerel mahkeme o zaman yeniden yargılama talebini kabul etmedi. Bu süreçten sonra avukatları AYM'ye başvurdu. AYM de şu an çok gündem olan Abdullah Altun kararını verdi. 2018 Mayıs'ıydı, bu karar neticesinde DGM'lerin hukuksuz olduğu, DGM'de yapılan yargılamaların adil yargılanma hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle yeniden yargılamaların yapılmasına karar verildi yerel mahkeme tarafından.

Yerel mahkemenin bu karardan sonra Diyarbakır mahkemeleri, Abdullah Altun kararını kendisine uygulamadı; yeniden yargılama kararını, infaz durdurma kararını vermedi. Bu kararı Diyarbakır'daki diğer  5 ve 6. Ağır Ceza mahkemeleri uyguladı daha çok. Hizbullah üyeleri, İslamcı örgütlerden 500'e yakın kişi serbest bırakıldı. Ama Abdullah Altun hakkında verilen karar kendisi için uygulanmadı. Toplumda biraz ses getirince, Abdullah Altun'un da infazını durdurup, serbest bıraktılar.

Bu sefer dosya arkadaşları, PKK davasından hükümlü olarak bulunan kişiler serbest bırakıldı. O süreçten sonra da şimdi daha çok gündemde olan bu yeniden yargılamalarda da siyasi, sol muhalif örgütlerden özellikle DGM'lerde yargılananlara bu karar uygulanmıyor. 10 kadar kişiyle sınırlı kaldı diyebiliriz. Aynı durumda olan, DGM'de yargılanan tutsaklar bin 500'ten fazla. Kimi kaynaklar 3 bin olduğunu da söylüyor. Özellikle o dönemde Diyarbakır, Erzurum DGM'lerinde yargılanan çoğu tutsak bundan faydalanabilir. 

Yargıda bu çifte standart yeni bir durum değil ve günümüzde de devam ediyor. Bunu neye bağlamak gerekiyor?

Bunu aslında o zaman açıklamamızda ifade ettik, özellikle siyasi karardır. Abdullah Altun'un kararının kendisine daha sonra uygulanması bile, Hizbullah sanıklarına uygulanmasından sonra gündeme girdi. Kamuoyundaki tepkiden sonra, Abdullah Altun'u ve dosyasındaki arkadaşlarını serbest bırakarak toplumdaki o tepkiyi azaltmaya çalıştılar. Diğer kişilerin de yararlanması için bir engel yok. Mesela Çağlayan'da 10. ACM'ye gittik. DGM'de devam eden dosyalar var. Oradaki kalem memuru, sol-muhalif dosyaları getirmiş, başvuru olduğu için hapishanelerden sorduk, niçin sadece belli kesimden insanlar, bir yıl önce falan yeniden yargılamada İBDA-C'lileri bıraktı? Mahkeme, muhalif kesimlerden olan çoğu kişinin başvurusunu reddetti. Biz dosyaları orada görebildik, hakimler hepsini reddetmiş. Marmara'da yargılanan Kürt tutsakların hiçbirisinin başvurularına olumlu yanıt vermemiş. 

Türkiye'deki iktidara yakın olan kesimleri, cihatçı örgütlere yakın insanları bırakıyorlar. Mahkeme de zaten siyasi iktidara yakın olduğu için verdikleri kararlar da siyasi iktidara uygun. 

İHD olarak bir kampanya başlatacağınızı söylediniz. Bunun içeriği hakkında biraz daha bilgi verir misiniz?

İHD Hapishane Komisyonu olarak tutsakların ailelerinden gelen talepler artınca, toplumda duyarlılık yaratmak için bu sürecin yürütülmesi kararına vardık ve kampanya başlattık. Bu kararın ayrımsız, eşitlik temelinde adil yargılanmanın herkesin hakkı olduğu düşüncesiyle kampanya başlattık.

Çünkü ilk etapta basın açıklamasında topluma duyurmayı hedefledik, sonrasında daha duyarlı olan kurumlara çağrı yaptık. Somut neler yapılabilir, tutsakların hukuki destek, çoğu tutsak, ancak hukuk örgütlerinin götürdüğü dilekçelerle başvuru yaptılar, örnek dilekçelerle. O dilekçelerin çoğu reddedildiği için şimdi hukuki destek alarak başvurularını yapmaları için bir koordinasyon oluşturacağız. Toplumdaki duyarlılığı daha çok ön plana çıkarmak için bir kampanya yürütme hedefimiz var. Eylemliliklerle basın açıklaması, kurumlarla ortak basın açıklaması daha sonra diğer kurumların da içinde olduğu adliyeler önünde açıklamalar gibi. Biraz daha mahkemelerin bu tutumunu teşhir edecek, bu mahkemelerin eşitsiz olduğu, tarafsız yaklaşmadığı, adil yargılama kararını herkese uygulamadığı yönünde teşhir amaçlı bir kampanya düşünüyoruz.

Toplumsal bir tepki örgütlemeye çalışıyoruz. Hukuki başvurular reddedildiği için çifte standardın ortadan kalkması için mahkemelerin tutumlarının teşhir edilmesi lazım.

Kaynak: ETHA