Bakanlıktan Güler Zere savunması

Adalet Bakanlığı, cezaevinde kansere yakalanan, ancak hastalığının son evresinde tahliye edilen Güler Zere'nin ölümü üzerine ailenin açtığı 140 bin liralık tazminat davasında mahkemeye savunma gönderdi.

8 Şubat 2013

Adalet Bakanlığı, cezaevinde kansere yakalanan, ancak hastalığının son evresinde tahliye edilen Güler Zere’nin hayatını kaybetmesinde idarenin herhangi bir kusurunun olmadığı öne sürülen savunmada, koğuş ortamının da kansere neden olmadığı ileri sürüldü.

Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlü bulunan Güler Zere, 2008 Ekim’de damak kanserine yakalanmıştı. Üç kez ameliyat olan ve infazının durdurulması başvuruları bir türlü kabul edilmeyen Zere’nin kanseri süreç içinde önce boynunun sağ tarafına, daha sonra akciğere kadar sıçramıştı. 22 Haziran 2009’da Çukurova Üniversitesi Adlı Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından “Hastalığın son evresindedir, cezanın infazının ertelenmesi gerekir” şeklindeki rapora karşın da Zere bırakılmadı. Adli Tıp Kurumu’nun aylar sonra hazırladığı “hastalığın tedaviye yanıt vermediği ve tahliye edilmesi gerektiği” şeklindeki raporu üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Zere’nin cezasını 6 Kasım 2009’da kaldırdı. Ancak hastalığı geri dönülmez bir noktaya gelen Zere, 6 Mayıs 2010’da hayatını kaybetti.

Zere ailesi, Güler’in ölümünde idarenin hizmet kusuru ve sorumluluğu olduğu gerekçesiyle Adalet Bakanlığı hakkında 20 bin maddi, 120 bin ise manevi tazminat davası açtı. Adalet Bakanlığı, davaya karşı Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’ne gönderdiği savunmada, özetle şunları kaydetti:

• Davacıların yakını Güler Zere’nin rahatsızlığı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı kararı ile cezasının kaldırılarak tahliye edilmesinin ardından vefat etmesi olayında idaremizin herhangi bir kusuru bulunmamaktadır.

• (Cezaevi koşulları nedeniyle kanser oldu suçlamasıyla ilgili olarak) Elbistan E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun yapısı itibarıyla koğuşların duvarlarının kurumun dışı ile bağlantısının bulunmadığı, koğuşların çatılarında herhangi bir olumsuzluğun olmadığı, bu kapsamda koğuşlarda hükümlü ve tutukluların kanser gibi hastalıklara yakalanmasına sebebiyet verecek herhangi bir olumsuz ortamın olmadığı, yani hükümlü Zere’nin kansere yakalanmasında koğuştaki ortamın herhangi bir olumsuz etkisinin bulunmadığı değerlendirilmektedir.

• Gerek maddi gerekse manevi tazminatlar bir zenginleşme aracı haline getirilemez.

Avukat: Ölüm sınırında bıraktılar

ÇHD Ankara şube üyesi avukat Engin Gökoğlu, bakanlığın savunmasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Onlarca başvurumuza rağmen müvekkilimiz ölüm sınırına gelinceye kadar tahliye edilmemiş, tedavisi gereği gibi yapılmayarak ölümüne sebebiyet verilmiştir. Müvekkilimize dışarıda yaşam hakkı tanınmamıştır. Müvekkilimize sadece dışarıda ‘ölme hakkı’ tanınmıştır. Bu durumun birinci dereceden sorumlusu Adalet Bakanlığı’dır” değerlendirmesini yaptı.

Alican Uludağ/Cumhuriyet

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi