Cezaevlerinde Açlık Grevleri

Şu anda 39 ceza evinde 309 siyasi tutuklu, 12 Eylül gününden bu yana süren açlık grevlerine devam etmektedir.

İHD Şube Başkanı Ümit Efe, süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde 30.günün geride kaldığını hatırlattı, "Bir tek insanın bile ölümünden sorumlu olmak insanlığımızdan vazgeçmektir" diye konuştu.

Tutuklulara insanca koşulların sağlanması konusunda Türkiye'ye çeşitli sorumluluklar yükleyen uluslararası sözleşmeleri anımsatan Efe, yetkililere seslenerek, "Kürt mahpusların başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevinin, ölümler yaşanmadan ve kalıcı sakatlanmalar oluşmadan bitirilmesi için, taleplerin dikkate alınarak çözüm yolları bulunmalıdır" dedi.

Açlık grevinin nedenleri arasında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tutulma koşullarının da bulunduğunu belirten Efe, "Açlık grevinin nedenlerinden biri olan Abdullah Öcalan'a yönelik yasadışı uygulama bir an önce sona erdirilmeli, İmralı Cezaevi'nde bulunanlar ve tüm mahpuslar insan hakları ilkelerine, uluslararası sözleşme ve bildirilere ve evrensel hukuk kurallarına uygun bir infaz sistemine kavuşturulmalıdır" diye konuştu.

Efe, eylemin bir başka nedeninin ise demokratik zeminde siyaset yapma hakkının engellenmesi olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: "Muhaliflerin tutuklama ile yok edilmeleri politikası bir an önce sonlandırılmalı, demokratik, açık siyaset yapmanın önündeki engeller kaldırılmalı, insanlara ne dağda ne ceza evinde ne de başka bir yerde ölmeden siyaset yapma yolunun var olduğu gösterilmelidir."

Açlık grevine tutuklulara, "yaşayarak hak arama yolunu seçme" çağrısı yapan İHD Şube Başkanı Efe, "Ölümün bir insan için en son, istisnai bir karar olması gerektiği unutulmamalıdır" dedi.

Silivri ve İzmir Şakran cezaevlerinde açlık grevindeki tutukluların tekli hücrelere alındıklarına ve temiz içme suyu ihtiyaçlarının bile karşılanmadığını belirten Efe, "Cezaevi doktoru, gardiyan gibi tutukları eylemlerinden vazgeçirmeye çalışmaktadır. Tutuklular, aile görüşlerine çıkmama ve telefon hakkını kullanmama kararı almışlardır" dedi.

Efe, son olarak şunları söyledi: "Sorunun çözümüne katkıda bulunacak ve mahpuslar açısından talepleri doğrultusunda güvence oluşturabilecek çözücü iletişim kanalları yaratılmalıdır. İnsan hakları örgütleri, hukuk örgütleri, tabip odaları gibi sivil toplum örgütlerinden oluşan çözüm mekanizmaları ivedilikle oluşturulmalıdır."