Çocuk mahkumda dünya birincisiyiz..

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nde (CİSST) 10 yıl boyunca yönetim kurulu başkanlığını yapan Zafer Kıraç, çocuk mahkumların cezaevi koşullarını anlattı. Hapishanelerde 3 bin 100 civarında 12-17 yaş arası çocuk olduğunu hatırlatan Kıraç, “Kadın ve çocuk mahpus sayısında Avrupa'da birinci, dünyada beşinci durumdayız. Çocukları illa hapsedeceksek bu son çare olmalı. Mevcut çocuk hapishanesi anlayışından derhal vazgeçilmelidir. Çocuklar için mevcut hapishaneler daha fazla suçla tanıştığı, sürekli istismara uğradığı yerlerdir. Çocuk bir kere hapishaneyle tanıştığı zaman tekrarı kolaylaşıyor” dedi. 

-Öncelikle biraz sizi tanıyabilir miyiz?

Kendimi “insan hakları çalışanı” olarak tanımlamayı seviyorum. Hapishaneler ve ruh sağlığı hastaneleri olmak üzere genellikle kapalı kurumlar ile ilgili çalışmalarda bulundum.
Yaklaşık 25 yıldır insan hakları alanında epeyce sayıda sivil toplum örgütün kurulmasına katkı sağladım. Bu alanda oldukça önemli diyebileceğim çalışmalarda bulunmuş derneklerde yöneticilik, üyelik ve gönüllük esasıyla bulundum, emek verdim. Bunlardan biri de Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nde (CİSST) kurucu üyelik ve 10 yıl yönetim kurulu başkanlığını. Dernek şimdi 15 yaşında ve hem çok genç hem de ağırlıklı olarak kadın çalışanlarla yoluna devam ediyor. Bu çok keyifli bir duygu. 2005 yılında hapishane çalışmalarımız hız kazandı ve CİSST kurulduğu andan itibaren çocuk ve kadın mahpuslar hep öncelikli oldu. Bunun nedeni özellikle çocukların kapalı mekanlar olan hapishanelerden çok fazla etkilendiğini apaçık görmemizdi. Hatta çocuklar niye buradalar, her ne yapmış olurlarsa olsunlar olmaları gereken yer burası değil dedik daha en başta.

HAPİSHANE NÜFUSLARI HIZLA ARTIYOR

-Adalet Bakanı, cezaevlerinde 294 bin 642 tutuklu ve hükümlü olduğunu söyledi. Bu rakamı nasıl değerlendiriyorsunuz? Son günlerde üç kişilik koğuşlarda 25 kişinin kaldığı, yeni gelen tutuklular için ranzaların arasına yatak serildiği gündemde. Neler söylemek istersiniz?

Korkunç bir hızla artıyor hapishane nüfusu. Sürekli yeni hapishane inşaatları var şehirlerimizde. İnanılır gibi değil. İnşaatı biten her hapishane hızla doluyor. Çok mu kötü bir milletiz biz, bu kadar suçla ve suçluyla yaşıyoruz? Nedir sorun? Bunu niye tartışa mıyoruz ? İşte benim için asıl korkunç olan ülkeyi yönetenlerin de sokaktaki insanların da bu durumu çok normal olarak görmeleri. Nüfusa oranla toplam mahpus sayısı açısından Avrupa’da birinciyiz. 294 bin civarı insan hapishanelerde. Kadın ve çocuk mahpus sayısında yine Avrupa'da birinci sıradayız. Kadın ve çocuk mahpus sayısında dünyada da beşinci durumdayız. 13 bin civarı kadın mahpus var. Yaklaşık 3 bin 100 civarında 12-17 yaş arasında çocuk var hapishanelerde. 18-21 yaş arası aşağı yukarı 50 bin genç olabilir ve bu inanılır gibi değil. Koğuşların kalabalıklaşmasının yanında ortak yaşam alanları bile koğuşlara dönüştürülüyor. Kapasitenin çok üstünde kalabalık bir ortam var. Bu durum insan hakları ihlallerinin artmasına zemin hazırlıyor.

ÇOCUKLARI HAPSETMEK SON ÇARE OLMALI

-Çocuk mahpusların kötü koşulları için yıllarca mücadele verdiniz. Şimdi de bu koşulların sürdüğünü ifade ediyorsunuz. Çocuk hapishaneleri ne durumda? Son yıllarda çocuk mahpus sayısında artış var mı?

Evet, maalesef yaklaşık 3 bin 100 civarı 12-17 yaş çocuk var hapishanelerde. 10 yıl önce bin civarında iken çocuk sayımız bugün üç katı. Evde, okulda olması ve oyun oynaması, kendini geliştirmesi gereken yerlerde olması gerekirken, 24 saat kapalı bir kurumda ve ağır şartlarda yaşayan çocuklar.
Çocukları illa hapsedeceksek bu son çare olmalı. Mevcut çocuk hapishanesi anlayışından derhal vazgeçilmelidir. Çocuklar için mevcut hapishaneler daha fazla suçla tanıştığı, sürekli istismara uğradığı yerlerdir. Çocuk bir kere hapishaneyle tanıştığı zaman tekrarı kolaylaşıyor. Basit bir suçla ilişkilenip hapishaneye gelen çocuk bulunduğu ortamda her türlü suçla ilişkili diğer çocuklarla iletişime girmek durumunda kalıyor. Tahliyesi gelip çıkan çocuk daha ağır bir suç ile ilişkilenip yeniden hapishaneye dönüyor.

ÇOCUKLARDA KAPALI GÖRÜŞ KALDIRILMALI

-Türkiye'de kaç çocuk cezaevi var? Geçmiş dönemlerde çocukların ailelerine ulaşması ve hatta mektupların ulaşmasıyla ilgili sorunlar yaşandığını biliyoruz. Sizin de bu noktada bir mücadeleniz vardı. Şu an bu konu ne durumda?

Evet, çocukların ücretsiz mektuplaşmasıyla ilgili kampanya yürütmüştüm. Ankara'da 24 gün süren bir kampanya oldu. İlk gün Adalet Bakanlığı kapısında sonraki günler İnsan Hakları Anıtı önünde eylem yaptım. Başarılı olduk, yönetmelik değişti ve hapishanelerdeki çocuklar ücretsiz mektuplaşabiliyorlar. Yakında yeni bir eyleme başlayacağım yine. ”Çocukların bütün görüşmeleri açık görüş olsun” kampanyasını başlatıyoruz. Görüşler tıpkı büyükler gibi, ayda 4 defa görüş hakkı var. Çocuklar yine büyükler gibi üçü kapalı biri açık görüşe tabiler. Çocuklar için kapalı görüş kaldırılmalıdır, bütün görüşler açık görüş olmalıdır. Kapalı görüş camın ve tel örgünün arkasından annesiyle telefon ile konuşma yapılan görüştür. Onur kırıcı, hiçbir iyileştirici yanı olmayan çok zalimce bir uygulamadır.

KAMPÜS HAPİSHANELERİ İNSAN HAKLARINA AYKIRI

“Çocuk hapishaneleri yönetimi tıpkı büyükler gibi bir hapishane işleyişine sahipler. Çocuk oldukları ya görmezden geliniyor ya da bu şekilde bir iyi sonuç alınabilecekmiş gibi bir hayal içindeyiz.
Birçok ilde hapishanelerde çocuk koğuşu denen bir bölümde kalırlar. Bu uygun bir durum değildir. Avrupa cezaevi kuralları gereği ve çocuğun yüksek yararı ilkesi göz önüne alındığında bu kabul edilebilir bir durum değildir. Çok sakıncalıdır. Pozantı Cezaevi'nde yaşananlar, taciz ve istismar olayları henüz zihinlerimizde tazeliğini koruyor. Yedi ilde toplam yedi çocuk hapishanesi var ve üç eğitimevi var. Çocuklar bu yedi ilin dışındaki bütün illerde yetişkin hapishanelerinde çocuk koğuşlarında yaşıyorlar. Şakran, Silivri, Sincan ve Maltepe gibi kampüs hapishanelerde çocuk hapishaneleri yaptılar. Aklım almıyor. Şehirden uzak, ailenin gelip gitmesi için zaman ve para lazım. Çocukların rehabilitasyonunda aile çok önemli. Rehabilitasyonda ilk kural aile ve arkadaşlarına ve avukatına erişimdir. Kampüs hapishaneleri bu açıdan insan hakları hele çocuk haklarına çok aykırıdır.”

-Cezaevlerinde darp veya işkence gibi olumsuz olaylar yaşanıyor mu gerçekten?

Kötü muamele çok fazla olmaya başladı. Şikayet mekanizması sağlıklı işlemiyor maalesef. Kapasite çok fazla, ortak alanlar yeterli değil. Uzman ve çocuk psikolojisinden anlayan personel sayısı oldukça az, hatta 70 ilin hapishanesinde çocuklarla ilgilenebilecek kapasitede uzman yok. Çocuklar, infaz koruma memurlarına emanet. Oysa bu memurların büyük bölümü işini sevmeyen,eğitim seviyesi hala düşük, çocuk psikolojisini bilmeyen insanlar. Üstelik bu personel çok fazla öfkeli. Personel ile ilgili kaygılarımıza devletin resmi kurumu Türkiye İnsan Hakları Kurumu Raporu'nda da değinilmişti. Ring araçları korkunç, çocuklar tıpkı büyükler gibi bu arabalarla nakil yapılıyorlar. Yeterli sosyal alanlar yok. Kendilerini geliştirme olanakları az.

CEZAEVLERİNDE 700 BEBEK VAR

-Anneleriyle birlikte cezaevinde yaşayan çocuklar var mı? Onlar ne durumda?

Evet, çok hüzünlü bir durum. Aynı zamanda utanmamız gereken bir durum. 700 civarı bebek var.
0-6 yaş anneleriyle kalan bebek ve çocuklar. Annelerin ev hapsini hızlandırmamız gerek, böyle olmaz. Hamile hiçbir kadını hapishaneye alamayız, almamalıyız. Bunların yolu, yöntemi var, farklı cezalandırma rejimleri var. Ev hapsi çok az kullanılıyor. Bebekli ve 0-6 yaş çocuklu anneler tahliye edilmeli ve ev hapsine tabii tutulmalılar.

İNTİKAM ALMAYA DÖNÜŞÜYOR

-Cezaevlerine giren çocuklar, gerçekten amacına uygun şekilde ıslah ediliyor mu? Bu çocuklar cezaevinden çıktıktan sonra topluma kazandırılıyor mu? Yoksa kaderine mi terk ediliyor? Cezaevinden çıkan çocukların yeniden suç işleme oranı yüksek mi?

Önemli bir sorunumuz var bizim, hapsetmeyi seviyoruz. Hapsedince her şey çözülecekmiş gibi bir duygumuz var. Oysa niye hapsettiğimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor, yoksa bu bir “intikam almaya” dönüşüyor. Şunu demek istiyorum; eğer hapsettiğiniz çocuğun oraya gelme koşulları aynı kalıyorsa, yoksulluk, eğitimsizlik, istismar gibi... Bir de üstüne sadece hapsedip hapishane koşulları bir rehabilitasyona uygun değilse, günü gelince hadi güle güle diyorsan o değişmeyen ortama, hatta artık daha da kötü ortama -çünkü artık çocuk damgalanmış durumda- yolluyorsan. Yazık oluyor. Zaten tam da bu nedenle çocukların tekrar suçla ilişkilenip hapishaneye geri gelmeleri %60-65 civarında. Korkunç bu yüzde bu. Onarıcı adalet sistemine geçmeliyiz artık, biz intikamcı, cezalandırıcı adalet uyguluyoruz. Tek başına cezalandırma problemi çözmüyor. Çok ortada bu. Tartışılamayacak kadar açık bir gerçek. Maalesef uzun bir süredir çok fazla kötü muamele, dayak, darp, taciz haberleri alıyoruz. Çok üzgünüm. Sosyal etkinlikler neredeyse durmuş durumda. Bu konuda bütün yapılanlarda geriye doğru bir gidiş var. Yazık.

-Tüm bu bahsettiğimiz sorunlar için, sizin çözüm önerileriniz nelerdir? Devlete, cezaevi yönetimlerine, sivil toplum kuruluşlarına, topluma düşen görevler nelerdir?

Bir çocuk suçla ilişkilendiği andan itibaren çok dikkatli olunmalıdır. Polis son çare devreye girmelidir. Alanında eğitimli çocuk polisi olmalıdır. Çocuk yargılanacaksa çocuk mahkemelerinde yargılanmalıdır. Polis ve gardiyan zorunlu olmadıkça çocukla ilgili ortamlarda uzman psikolog ve sosyal hizmet uzmanları görev yapmalıdır. Tüm bu sorunlara yönelik çözüm önerilerim içinde en önemlisi bağımsız izleme. Bağımsız izlemeye izin verilmelidir. Uyduruktan teftiş veya denetim değil, bağımsız izleme olmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarından, alanında yetkin çocuk konusunda çalışan derneklerden, vakıflardan, uzmanlardan, akademisyenlerden oluşacak bir bağımsız izlemeden söz ediyorum. Bunun yolu yöntemi belli. Uygulayan ülkeler başarıyor, biz de yapmalıyız.

“ÇOCUK HAPİSHANELERİ KAPATILSIN”

-Bunlar haricinde eklemek istedikleriniz varsa dinlemek isterim...

Bakanlık romantik bulmuştu bu önerimizi, halbuki Almanya başardı. Çocuk hapishaneleri kapatılsın derken, çocuklar suçla ilişkilenip dursun bizde görmezden gelelim affedelim demiyorum ki. Çocuğun suçla ilişkilendiği ortamı ortadan kaldıralım. Paramızı, emeğimizi bu amaca harcayalım. Ve illa çocukları hapsetmemiz gerekiyorsa, toplum temelli “rehabilitasyon merkezleri” açılmalıdır.
Bu merkezler STK'lara açık olmalıdır. Çocuklara suçlu gibi değil onları anlamaya çalışan bir akıl ve vicdan gerekiyor. Bir hapishane çalışanı, “çakal bu çocuklar” demişti. İnfaz koruma memurları değil, psikolog ve sosyal hizmet uzmanları çocuklarla ilgilenmelidir. Çocuk hapishaneleri kapatılsın, hiç romantik diyerek hafife alınacak bir durum değil. Çok gerçekçi bir istek bu. Başarabiliriz.

Kaynak: Doğukan Fikri FİDAN

Yenigün Gazetesi