“Dört duvar, beş adımda” bir ömür geçer mi?"

 

Ömrünün kalanını, günde 23 saat beş adımlık hücrede, bir saatini güneşin ya da yağmurun altında kilitli kaldığı havalandırmada tek başına geçirmek zorunda bırakılan Akman, koşulların iyileştirilmesi için 161 gündür ölüm orucunda.

Ayça Söylemez

İstanbul - BİA Haber Merkezi

29 Temmuz 2020, Çarşamba 12:03

* Çizimler: Zeynep ÖzatalayErdoğan Karayel

Haberin İngilizcesi için tıklayın

“Günde yalnızca bir saat süre ile havalandırmaya çıkarak hücresinden ayrılabiliyor. Bu da sağlık durumunun bozulmasına yol açıyor, yeterli güneş ve hava alamıyor. 23 saat hücrede toplamda beş adım atılan tutuluyor.”

Didem Akman, ağırlaştırılmış müebbet infaz koşullarının iyileşmesi ve insani koşullara uyum sağlanması talebi ile başladığı ölüm orucunun bugün 161. Gününde.

Akman ile dün görüşen avukatları bianet’e yaptıkları açıklamada, “Didem günde bir saat havalandırmaya çıkabiliyor ve bu da ayaklarında ödem oluşmasına neden oluyor. Ayakları çok fazla şiş. Şişen ayaklarında terlik ve ayakkabı açık yara oluşturmuş. Krem istemiş başta vermemişler sonra pamuğa damlatıp vermişler. Ne kadar hijyenik olduğunu siz düşünün. Şu an revir birimi pansuman yapmak zorunda kalıyor” dedi.

“Disiplin hücresinde ömrünü geçirmesi bekleniyor”

Avukatları dün Akman’ın bulunduğu İzmir Aliağa Kadın Cezaevine verdikleri dilekçeyle, koşulların ağırlaştırılmış müebbet hapse göre düzenlendiği Sincan Cezaevine nakledilmesini istediler.

Çünkü Akman’ın tutulduğu hücre, ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimine tabi hükümlüler için dizayn edilmiş tekli koğuşlardan farklı olarak disiplin cezaları için inşa edilmiş durumda.

Dilekçede, bu hücrelerde çektirilen disiplin cezalarının süresinin 5275 sayılı kanunla 20 günle sınırlandırıldığı ama Akman’ın aynı hücrede ömrünü geçirmesinin beklendiği ifade edildi.

“Aliağa Ceza İnfaz Kurumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazına uygun olarak yapılmış hücreler bulunmuyor.”

2012’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Didem Akman 2016 yılına kadar Sincan Cezaevine kaldıktan sonra bu hapishaneye nakledilmişti. 4 yıldır İzmir-Aliağa Kadın Cezaevinde.

“Bulaşıklarını tuvalette yıkamak zorunda”

Dilekçede, Didem Akman'ın içinde bulunduğu koşullar şöyle anlatıldı:

“Hücresinin kapısı havalandırmaya açılmıyor. Bir koridordan gözetim eşliğinde geçerek havalandırma alanına çıkıyor. Yani, havalandırmaya çıktığında da orada kilitli kalıyor. Bu yüzden hava koşulları, yemek, tuvalet, temizlik ihtiyacı ile hücresine dönemiyor. Havalandırma kapısı kilitlendiğinden dolayı sağanak yağmurda bir saat bekletiliyor.

“İçinde yaşadığı alan disiplin cezalarına özgü hücre tipi olarak inşa edildiğinden mutfak bölümü yok. Akman tuvalet ihtiyacını gördüğü yerde mutfak malzemelerini yıkamak zorunda kalıyor.”

“Gardiyanlardan başka hiç kimseyi görmüyor”

“Hücre tipi yapılarda en fazla 20 günlük disiplin cezalarının infazı ön görüldüğünden kurumdaki hücreler bakımsız, rutubetli, su sızıntıları var.

“Akman, tutuklu ve hükümlülere tanınan sohbet hakkından faydalandırılmıyor. Bunun anlamı, günde yalnızca bir saate indirgenen havalandırma hakkını yalnız başına sürdürmesi demek. Bu yıllar boyunca hapishanedeyken sadece gardiyanları görebildi.

“Daha önce kaldığı Sincan Cezaevinde günde dört saat süreyle havalandırmaya ve haftanın bir günü kütüphane/spor/kurslara çıkma hakkı bulunuyordu. İzmir’de bu hakların hiçbirine sahip değil.”

Ailesiyle 15’er dakikalık görüş, arkadaşlarını görmesi yasak

“Görüş ve telefon hakkı iki haftada bir olmak üzere yalnızca 1. dereceden yakınları ve vasisi ile sınırlı. O kişiler görüşe gelemediğinde başka kimseyle görüşemiyor.

“Görüş süresi de 45 dakika. Bu bir yılda toplamda 90 saate tekabül ediyor. Sağlıklı şekilde sosyalleşemiyor, tecridin kalıcı etkileri artıyor.

“Sınırlı sayıdaki görüşçü ile görüşmeleri der özel bir usule tabi tutuluyor. Görüşçüleri ile aynı anda değil ayrı ayrı görüştürülüyor. Örneğin, 45 dakikalık görüşte 15 dakikalık kısımlar ile 3 aile bireyiyle ayrı ayrı görüşebiliyor.

“Oysa Yargıtay’ın söz konusu görüşlerin birlikte de yapılabileceğine ilişkin kararları mevcut. Ancak tutulduğu cezaevinin İnfaz Hâkimliği, Yargıtay’ın kanunu yanlış anladığı için bu kararı verdiğini ileri sürerek aile bireyleri ile aynı anda görüş yapılmasına onay vermiyor.” (AS)