Elbistan Hapishanesinden Mektup Var

“Çok zor bir süreçten geçtiğimizi biliyorsun. İnsanın özgür düşüncesini ve iradesini baskı altına alan bir sistem zihniyeti var. Kesinlikle inanıyorum ki; zalimin zulmü varsa mazlumun da özgür iradesi var.”

Felemez Erdem

E Tipi Kapalı Cezaevi / B-13

Elbistan/ K.MARAŞ

***

“Düşüncelerini kontrol edebilen, ihtiraslarına hükmedebilen ve alışkanlıklarını yönetebilen insan kendi yaşamına sahip demektir” (Canepon Caine)

“Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız” (Konfüçyüs)

Merhaba değerli Adil Hoca…

Her zamanki gibi en içten duygularımla selamlıyor, sağlık ve mutlu bir yaşam diliyorum.

1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle göndermiş olduğunuz değerli mektubunuzu ve kartları aldım. Zor Spas (Çok teşekkür ederim). Mektubuna bu kez çok geç cevap olduğum için özür diliyorum. Çok zor bir süreçten geçtiğimizi biliyorsun. İnsanın özgür düşüncesini ve iradesini baskı altına alan bir sistem zihniyeti var. Kesinlikle inanıyorum ki; zalimin zulmü varsa mazlumun da özgür iradesi var. Köle bir sistem yaratılmaya çalışılıyor. Bilindiği gibi köleler hiçbir zaman köleliğe karşı çıkmamışlar.  Köle sistemine asıl karşı çıkanlar özgür insanlardır. Köleler kendi durumlarını bazen kabullenmeyerek, sadece sahiplerinden mevcut durumlarını biraz daha iyileştirecek şeyler yapmasını (daha iyi muamele, daha fazla yemek, vs.) talep etmişlerdir. Köleliğin adaletli olmasını istemişlerdir. Halbuki var olan temeli bakımından adaletsiz bir sistemden adalet beklemenin boşuna bir çaba olduğunu bilen insanların çabası özgürlük temelinde olur. Özgür irade ile kendini gerçekleştirmek aynı zamanda insana sorumluluk verir. İnsanın kendi sorumluluğunu yüklenmesi de ona özgürlük sağlar. Aynı zamanda sorumluluk insanda sıkıntı ve kaygı yaratır. Bu sıkıntı ve kaygı onda temel davranış eylem gücünü oluşturur. Yalancıların ve ikiyüzlülerin ülke ve halk için ürettikleri bir şey yok. Çünkü yalancılar ve ikiyüzlüler halka karşı her şeyi sözde yapar. Yani hiçbir şey yapmayan bencil kişilerdir.

Değerli Adil Hoca,

Daha önce size gönderdiğim doğa ve fotoğraflarla ilgili Yılmaz Kilim arkadaşın, bununla ilgili bana iki tane mektup gönderdi. İlk mektubun cevabını kendisine yazdım. İkinci geldi. Onun da cevabını yazdım. Fakat uzun zaman oldu, cevap gelmedi. Mektubumun ulaşıp ulaşmadığını merak ettim. İlk gönderdiği mektup ile birlikte dört fotoğraf göndermiş. Duygu ve düşüncelerime yakın bir fotoğrafla ilgili düşüncelerimi yazmamı istemiş. Bunun üzerine doğanın güzelliği ile ilgili seçim yapmanın çok zor olduğunu seçim hakkını ona bıraktığımı yazdım.

(…)

Nasıl ki bir toplumun gelişmişlik düzeyi kadına verdiği değerle ölçülüyorsa, uygarlığın gelişmişlik düzeyi de barındığı yollarla ölçülüyor. Kuşkusuz yollar hayatları konfore eder, onları birbirine bağlar, yabancılaşmayı engelleyici etkileri vardır. Lakin asfalt çizgilere hapsedildi. Kanunlar hayatlara sınır çekti. Yollar da izne tabi tutuldu. Üstünde olduğunuz yolla bunlara kırmızı kart çıkartmışsınız. “yollar değil, kadınlar ölçüdür” diyorsanız, bakın bana. Ben kadınlardan aldığım güçle yürüyorum. “Yol ne kadar engebeli olursa olsun siz de bir destekle varabilirsiniz.” demek istiyor gibisiniz. Haklısınız. Yoldaki göletler, çamurlar, taşlar alıkoyamamış sizi amaçtan. Yolda alternatif yollar keşfetmişsiniz. Yolda kalmayın. Bu ağaç yalnız ne kadar ihtişamlı olsanız da yürüyün. Yürüyün ki, ufukta gökyüzü ile birleşip ormana, nehirlere kavuşasınız. Yılmayın, inançla yürüyün, koşun şayet benim gibi ruhu geniş insanız. Çünkü düşlediğimiz yaşam uzak değil.

Evet yoldaşlarım, ben yolumu seçtim yolla bütünleşen yoldaşlar için.

Sevgili Adil Hoca,

Bir kez daha selam ve saygılarımı gönderiyorum. Ülkemize barış, özgürlük ve huzur gelmesini diliyorum. Ayriyeten sevgili yeğenim Öykü’ye de selam ve sevgilerimi gönderiyorum.  İlerde sevgili Öykü için güzel bir tablo yapmaya çalışacağım.

Selam ve Saygılarımla

Felemez