En büyük isteğim ölmeden önce son kez ailemle zaman geçirmek

İHD İzmir ve Adana şubeleri, düzenledikleri eylemlerle hasta tutukluların durumuna dikkat çekti. Eylemde, hasta tutuklu Gıyaseddin Sevmiş’in ”En büyük isteğim ölmeden önce son bir kez ailem ve sevdiklerimle zaman geçirmek” dediği mektubu okundu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” şiarıyla düzenledikleri eylemin bu haftasında 12 yılıdır Şakran 4 Nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Gıyaseddin Sevmiş’in durumuna dikkat çekti. Eylemde, İHD yöneticisi Ahmet Çiçek, hasta tutuklu Sevmiş’in gönderdiği mektubu okudu. Böyle bir süreçte cezaevinde olmanın kendisinin psikolojik ve patolojik rahatsızlıklarını arttırdığını aktaran Sevmiş, mektubunda, hastalıklarının cezaevi koşullarında başladığını ve tam teşekküllü bir hastanede tedavi görmesi gerekmesine rağmen 13- 14 ayda bir kontrole gidebildiğini ifade etti.

Tek isteği ölmeden önce ailesiyle zaman geçirmek

Sevmiş yaşadığı hastalıkları şu şekilde sıraladı: “Temelde ölümcül Wilson hastalığı; karaciğer sirozu; cilt sirozu; beyinde damar tıkanıklığı ve beyinde lekelerin oluşması, ayrıca beyinde küçülme hastalıkları mevcut. Bu temel hastalıklara direkt kalbe etkisi olduğundan dolayı 6 Mayıs 2017 tarihinde bir kalp ameliyatı ile kalbime pil takılmak zorunda kalınmıştır. Gözlerde görme zayiatı gelişiyor. Ayrıca Hepatit B (Sarılık) hastalığı, midede reflü vücudumda ağırlaşıp yaygınlaşmakta. Yine böbreklerde de belirli hastalıklar mevcut. Eğer ki şimdi tam teşekküllü bir sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmazsam yavaş yavaş ölümüm kaçınılmaz olacaktır. En azından ölmeden önce son bir kez ailem ve tüm sevenlerimle özgür bir zaman geçirmek ve toprağa canlı iken ayak basabilmek en büyük isteğimdir. Bundan öte insani ve vicdani bir hak olabilir mi?”

Adana

İHD Adana Şubesi Hapishane Komisyonu, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla 2 haftada bir düzenlediği eylemde Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hasta tutuklu Orhan Alkış’ın dosyasını açıkladı. İsmet İnönü Parkı’nda bir araya gelen insanları savunucuları, “Hasta mahpus Orhan Alkış serbest bırakılsın” pankartını taşıyıp, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” sloganı attı. Eyleme Alkış’ın ailesi ve avukatı, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAYDER) üyeleri de destek verdi.

Açıklamayı okuyan İHD Adana Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Nejat Okay, cezaevlerinde 402’si ağır olmak üzere bin 154 hasta tutuklunun bulunduğunu ve tedavilerinin uygun koşullarda yapılmadığını ifade etti.

ATK raporuna rağmen tahliye edilmedi

Orhan Alkış’ın omurilik zedelenmesine bağlı felçli bir tutuklu olduğunu ve yatağa bağlı olarak yaşayıp tekerlekli sandalye ile hareket ettiğini aktaran Okay şöyle devam etti: “Alkış diğer mahpusların yardımı ile yaşamını sürdürmektedir. Yaklaşık 1 yıl önce tedavi görmekte olduğu hastaneden alınarak yeniden hapishaneye götürülmeden önce, fizik tedavi görüyordu.Doktorlar düzenli fizik tedavi alınması durumunda iyileşebilineceğini belirtiyordu. Ancak içerisinde bulunduğu hapishane koşulları bu tedaviyi mümkün kılmıyor. Bir yıl önce Adli Tıp Kurumu (ATK), Orhan Alkış’ın ‘Hayatını yalnız idame ettiremeyeceğini’ belirtmesine rağmen Cumhuriyet Savcılığı, ‘Toplum için tehlikeli olduğu’ gerekçesiyle infaz erteleme talebini geri çevirmiştir. Orhan Alkış’ın sağlık koşullarının daha da kötüye gitmesi nedeniyle cezanın infazının ertelenmesi ve salıverilmesi talebiyle Cumhuriyet Savcılığı’na yeniden başvuru için Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek raporu beklenmektedir.”

Alkış’ın sağlığına kavuşması ve yeniden yürüyebilmesi için hastane koşullarında tedavi hizmeti alması gerektiğini hatırlayan Okay, yatağa bağlı olan bir kişinin toplum için tehlikeli olma durumunun kabul edilemeyeceğini söyledi.

İstanbul

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tarafından hasta tutukluların serbest bırakılması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda yapılmak istenen “F Oturumu”nun, 355’inci haftası da polis tarafından engellendi. Bunun üzerine açıklama İHD binası önünde yapıldı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Musa Piroğlu ile çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. Hasta tutukluların fotoğraflarının taşındığı açıklamada “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır!” ve “355. F oturması 2018 yılında yaşamını yitiren mahpuslar” pankartları açıldı. Açıklamayı yapan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran, cezaevlerinde yaşamını yitiren tutuklulara ilişkin bilgi istedikleri Adalet Bakanlığı’nın kendilerine yanıt vermediğini ellerindeki verilerin de basın, tutuklu aileleri ve avukatlar üzerinden alındığını söyledi.

‘Tecrit kalksın, ölümler yaşanmasın’

“Tecrit kalksın, ölümler yaşanmasın” diyen Onaran, 8 Kasım’da Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in durumuna değindi. Güven’in ardından, 16 Aralık itibariyle onlarca cezaevinde başlayan eylemlerinde yayıldığını dile getiren Onaran, ” Açlık grevindeki mahpuslara uygulanan su, tuz, şeker ve B12 vitaminini vermeme gibi uygulamalara son verilmelidir. Tecrit ve tecridin nedenleri bu kadar açık ve ortada duruyorken, acı ve insanlık dışı bir gelişmenin oluşmasına seyirci kalamayız, kalmamalıyız! Hiçbir mahpus, yasalar ve sözleşmelerin de koruması altına aldığı insan hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz. Tecrit işkencedir, insanlık dışıdır. Hapishanelerde yeni ölümlerin, yeni hasta mahpusların olmaması, tecridin kaldırılması, mahpusların taleplerinin karşılanarak sorunların çözümlenmesi için gerekli adımlar atılmalıdır” dedi.

‘Nedeni ciddi sağlık sorunları’

2018 yılında cezaevlerinde yaşamını yitiren tutukluların durumuna değinen Onaran, cezaevlerinde yaşamını yitiren tutukluların genellikle ciddi sağlık sorunlarından kaynaklı yaşamlarını yitirdiğini dile getirdi. Onaran, “İleri yaşlarda olanların da kalp ve kronik hastalıklardan birisi olsa bile olumsuz koşulları atlatmada çok daha zorlandıkları veya atlatamadıkları görülmektedir. Hapishanede ölümler olunca ulaşılacak kaynaklar maalesef oldukça kısıtlı. Mahpuslara, aile ve avukatların yanında bile işkence yapıldığını dikkate alınca sayısı 300’ü bulan hapishanelerden her gün bir tabutun çıkabileceğini düşünmek yanlış olmasa gerek” diye konuştu.

Hasta tutukluların ölümlerine dair rakam bilgisi dışında bu kişilere yaklaşımı kamuoyu ile paylaşmak istediklerini aktaran Onaran, “Bu uygulamalara son verilmesi, temel hak ve özgürlüklerin sağlanması, yaşam haklarının korunması için yetkilileri uyarmak istiyoruz” ifadesinde bulundu.

2018 yılında 22 tutuklu

Onaran’ın cezaevlerinde yaşamını yitirdiğini tespit ettikleri 22 tutukluya dair verdiği bilgiler şöyle:

“* 70 yaşındaki İbrahim Akbaba Edirne F Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* 70 yaşındaki Koçer Özdal, yaklaşık 10 gün yattığı yoğun bakımda bile ne bacağından ne de kolundan kelepçe çıkartılmadı. Özdal, 27 Ağustos günü hastanede yaşamının yitirdi.

* Celal Şeker, 19 Ocak günü geçirdiği kalp krizi sonucu kaldırıldığı hastanede 3 Şubat günü yaşamını yitirdi.

* Emre Kambur’un, 20 Ocak 2018’de Trabzon Bahçecik E Tipi Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürüldü.

* Burhan Karatay, 7 Kasım 2018’de Giresun E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.

* 77 yaşındaki İbrahim Yılmaz, 11 Ekim 2018’de Erzurum E Tipi Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürüldü.

* Hüseyin Bozyiğit, 7 Ekim 2018’de Batman M Tipi Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürüldü.

* Sabri Çolak, 24 Ağustos 2018’de Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalp krizi geçirerek, yaşamını yitirdi.

* Davut Demirkale, 14 Temmuz 2018’de Mersin E Tipi Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürüldü.

* Nesrin Gençosman, 11 Temmuz 2018’de Ordu Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Zeki Güven, Eskişehir Cezaevi’nde 1 Temmuz 2018’de kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

* İbrahim Halil Özyavuz, 1 Haziran 2018’de Silivri Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Uğur Kart’ın, 28 Nisan 2018’de Konya E Tipi Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürüldü.

* Halime Gülsu, 27 Nisan 2018’de Tarsus Kadın Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Cemal Gürer, 25 Nisan 2018’de Elazığ Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* İsmail Arslan, 7 Nisan 2018’de Bandırma 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Teoman Gökçe, 2 Nisan 2018’de Sincan Cezaevi’nde kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

* Sefer Çağlar, 20 Mart 2018’de Van F Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Ahmet İncir, 16 Mart 2018’de Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde intihar ettiği ileri sürüldü.

* Ahmet Turan Özcerit, 12 Şubat 2018’de Bandırma T Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Vahyettin Yahya Bayat, 9 Şubat 2018’de Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde geçirdiği kalp kriz sonucu yaşamını yitirdi.

* Abdullah Gülle, 22 Ocak 2018’de Giresun E Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.

* Lokman Ersoy, 8 Ocak 2018’de Balıkesir Kepsut L Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.”

HABER MERKEZİ

Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi