ÜLKEMİZDE TIRMANAN SAVAŞ KOŞULLARININ HAPİSHANELERE YANSIMASI ve ÇAĞRI
Ülkemizde zaten çok sınırlı olan ve büyük bedeller ödenerek kazanılan demokratik haklar, devletin yeni savaş konseptini hayata uygulamasıyla birer birer tırpanlanıyor. Öncelikle bu savaşı devletin başlattığı gerçeğinin altını çizmek istiyoruz. Ve bir an önce yanlıştan dönülüp “çözüm süreci”ne, “barış müzakerelerine” başlanmasını talep ediyoruz. Elbette bu sadece bizim değil, savaşa karşı çıkan milyonların talebidir.
Biz “görülmüştür ekibi” olarak bir araya geliş amacımız olan “politik tutsaklarla dayanışma” çalışmalarımızı her koşulda yürütmeye devam edeceğiz. Ancak biliyoruz ki bu sıkıyönetimi çağrıştıran “olağan üstü hal” koşullarında, devletin muhalefete baskısının yoğunlaştığı dönemlerde tutuklamalar artar. Ve artıyor. Aynı zamanda zindanlarda da tutsakların hakları ellerinden alınmaya başlanır. Kurt dumanlı havayı severmiş. Pusuya yatmış ırkçı- milliyetçi güvenlik güçleri tutsaklardan da intikam almayı dener. Zaten tecrit içinde olan tutsaklara keyfi eziyet – işkence için fırsat kollar. 12 Eylül’ün, 90’lı yılların faşizan uygulamalarının hapishanelerde kaç hayatı söndürdüğünü, kaç tutsağı sakat bıraktığını unutmadık.
Nitekim savaş başlar başlamaz aldığımız haberler bu yöndedir. Hasta tutsaklara çıplak arama dayatması, iki gözü kör bir tutsağa tek kişilik hücre cezasının verilmesi, kanser hastası Erol Zavar’ın hastane dönüşü askerler tarafından dövülmesi ve diğerleri.
Savaş başlamadan önce de bu tür saldırı haberleri geliyor, politik tutsaklara aklın almakta zorlanacağı keyfi uygulamalar – cezalar verilmekteydi. Bize ulaşan mektuplarla tutsaklar durumu dışarı bildirmekteydi. Biz de mektupları yayınlayıp, basınla paylaşıp dayanışma çağrısı yapıyorduk. Sonuç da alıyorduk. Ancak bu dumanlı havalarda hem güvenlik güçleri fütursuzlaşır hem de siyasi örgüt ve partiler, demokratik kitle örgütleri hapishanelere yeterince zaman ayıramaz duruma gelebilir. Doğal olarak dışarıda akan kanı durdurmak ve saldırılara karşı direnmek öncelikleri olacaktır.
O halde bize, okuyucularımıza ve takipçilerimize her zamankinden daha fazla görev düşüyor.
“Sıcaklar devam ediyor, hapishanelere esinti yollayalım… Nasıl mı? Mektupla…” demiştik son haberimizde.
Şimdi de başka bir çağrı yapıyoruz:
“’Barış süreci önce hapishanelere yansır, yakında tahliye oluruz’ umudu taşıyan binlerce tutsağın dışarıdaki trajik gelişmelerden dolayı morale ihtiyacı var.
Zira Dışarıdaki savaş iklimi içerideki tutsakların hücrelerine kadar yansıyor…
Tutsaklar bu dumanlı havalarda kendilerini yalnız zannetmesin.
10- 20-30 yıldır zindanda olan tutsaklara ses verelim. Moral verelim.
Bu morali nasıl vereceğiz – vereceksiniz?
Mektupla…
Bu güne kadar bu kadar çağrı yapmamıza rağmen hâlâ bir adres alıp mektup yazmayan arkadaşlar, dostlar, kendine demokrat, solcu, yurtsever diyen okuyucular şimdi…
İşte şimdi onların size ihtiyacı var…
İşte şimdi sıra sizde!
Görülmüştür Ekibi
- 2 gösterim