"Sağlık sorunlarım nedeniyle bir ara acile kaldırdılar ve ilgisiz bir yaklaşımla sadece ağrı kesici iğne vuruldu ve zindana geri döndüm. İlginç yanı ise, muayene esnasında kelepçeler açılmıyor, Hipokrat Yemini eden doktorlar ve hemşireler baskıya, işkenceye mahal vermeden sağlık hizmeti vermesi gerekirken, aksine kelepçeli muayeneye ortak oluyorlar. Zaten kelepçeleri çıkarmaya istekli olmayan askerlere bir de doktor ve hemşireler “kelepçeyi çıkarmaya gerek yok” demeleri, hak ihlali işlediğini ve bunun onur kırıcı olduğunu ya bilmiyorlar ya da bilinçli bir politika. "
Devrim AYIK
S Tipi Hapishane B-29 Döşemealtı/ANTALYA
22.01.2025
Merhaba Hevalê Adil,
Öncelikle seni ve tüm “görülmüştür” ailesini en sıcak sevgilerimle kucaklıyor, yoldaşlığın ruhuyla selamlıyorum.
Heval Adil, nasılsın, dilerim sen ve ailen her anlamda iyisinizdir! Tabii bir de değerli “görülmüştür” emekçi arkadaşların durumlarını da merak ediyorum. Ne de olsa bin bir emekle çalışıp-çabalayıp ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. İnsan haklarını hiç unutturmadan, tekrar tekrar vicdanlara hatırlatan, dayanışmanın ve ortak yaşamın güzelliğini ve anlamını pratik yaşam duruşlarıyla ve anlamlı ufuklarıyla insanlara örnek olan siz değerli arkadaşlar sayesinde ben bir siyasi tutsak olarak her şeye rağmen moral alıyorum. Gönül isterdi ki dışarıda tanışalım, fakat o günlerin de çok yakın olduğuna inanıyorum. Gönderdiğiniz kitaplar, şiirler ve kartpostallar için teşekkürler. Kapitalist modernite, sanat sahasını çok tahrip etmek istemiştir. Fakat bunda kısmi bir sonuç alsa da başaramamıştır.
(…) Dinciliğe malzeme edilmiş ve afyonlaştırılmış bir cemaat yarattılar. Cinsiyetçiliğe sanatı malzeme ederek öyle bir hale getirdiler ki, her köşe başında kadınlar şiddet görür, tecavüze uğrar (bu da “istismar” tabiriyle inceltilir”. Kavramlar, vahşice katledilir. Çocuklar hakeza öyle. Ve bir de Bilimcilik ve çarpıtılan insanlık tarihi, onun alt başlığı olan pozitivizm ile toplumların, ulusların zihinleri, düşünce dünyaları ve yaşama bütünlüklü bakabilme açıları bir bütün iken bilinmeye çalışmaları nedeniyle kaotik bir dönem yaşıyoruz (dünya genelinde.) Bu kadar karamsar da değiliz tabii. Çünkü madalyonun bir de diğer yüzü var. Yani yaşam diyalektik bir işleyişle durumu dengeliyor. Yukarıda saydığım tüm bu olumsuzluklar, beş bin yıllık iktidar anlayışının ürünüdür, fakat aynı şekilde beş bin yıl boyunca demokratik, eşit ve özgür yaşamı savunanlar da günümüze kadar süregelmişler.
Özgürlüğün sloganı o dönem Orta Doğu’da adı Amargi idi, Avrupa’da Liberta. Tüm baskılara rağmen, eğer hala geçmiş tarihi bilebiliyorsak, burada tek etkeni arkeolojik çalışmalar değildir. Bu da bir sanat işidir. Fakat hem toplumların özellikle kırsal bölgelerde yaşamını bin yılların kültürüne göre yaşamaları ve aktarımdan, ozanların tarihi destanları, kültürleri yazıya dökmekten çok dillendirerek günümüze aktarmaları peygamberlerin Dehak’lara karşı ideolojilerini şiir yoluyla yaymaları, demokrat, sosyalist sanatçıların azınlıkta da kalsa her sanat alanını toplumla buluşturmaları ve daha sayabileceğimiz birçok nokta sayesinde aramızdaki bu dayanışmayı, demokratik ve sosyalizm mücadelesini kesintisiz sürdürmeye devam ediyoruz. Sanat çok kapsamlı bir olgudur. Her alanımızı ilgilendiriyor. Napolyon “bana bir tiyatro sahnesi verin size bir ulus yaratayım” diyordu. İşte bugün de TV’ler, sinema salonları ve tiyatrolar, basın sahası bir bütün olmasa da çoğu iktidar ideolojisine göre oluşturuluyor. Barışı, demokrasiyi, eşit ve özgür bir yaşamı tasavvur eden bu saydığım sanat alanları çok az ve sansürler nedeniyle arka planda kalıyor.
Değerli Adil arkadaş, biraz da kendimden bahsederek namemi sonlandırayım. 4 yıla yakındır Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde kaldım. Burada gerekli tedavilerim yapılmayınca, ben de doktorlarıma yakın olmak için sürekli Antalya S Tipi Cezaevi’ni yazmak zorunda kaldım. Herkes S Tipi’nden gitmek isterken ben geldim. 3 haftadır buradayım ve çoğu arkadaşlar farklı cezaevlerinden tanıdık olduğundan, hemen ayak uydurdum. Sağlık sorunlarım için acil hastane sevkleri yazdırmak istesem de, maalesef olmuyor. Sağlık sorunlarım nedeniyle bir ara acile kaldırdılar ve ilgisiz bir yaklaşımla sadece ağrı kesici iğne vuruldu ve zindana geri döndüm. İlginç yanı ise, muayene esnasında kelepçeler açılmıyor, Hipokrat Yemini eden doktorlar ve hemşireler baskıya, işkenceye mahal vermeden sağlık hizmeti vermesi gerekirken, aksine kelepçeli muayeneye ortak oluyorlar. Zaten kelepçeleri çıkarmaya istekli olmayan askerlere bir de doktor ve hemşireler “kelepçeyi çıkarmaya gerek yok” demeleri, hak ihlali işlediğini ve bunun onur kırıcı olduğunu ya bilmiyorlar ya da bilinçli bir politika. İğne vurdururken bile kelepçe açılmıyor! Evrenin biz insanlara bahşettiği suyun burada kişi başı kota olarak verilmesine bir türlü anlam veremedim gitti. Bula bula tasarruf politikasını zindanlarda suyu kota ile vermekte mi buldular. Hijyenin en önemli olduğu mekanlar bir politikaya malzeme ediliyor. Bir de insan burada ölse, herhalde saatler sonra anlaşılacak. Zile basıp bir görevliyi çağırmak istesek, en az yarım saat bekleriz bazen. Bir ara gündüz 13:00’te zile bastım, akşam saat 18:00’de mazgalı açıp “ne oldu” diye soruyorlar. Şaka gibi değil mi! Herhalde personel yetersizliği olsa gerek. Ya da aşırı derecede bürokratik işleri ağırlaştırıyorlar. Eskiden özel olan, özel hayat gizliliği vb. söylemler takınanlar, bugün oda içinde ve bahçesinde son model kameralarla izlemeye başlamışlar. İnsan oda içinde bile rahat edemiyor. Zindan sorunları da bitmeyeceğinden, fazla başını ağrıtmayayım.
Adil arkadaş, ben de bu seferlik biraz uzun yazdım ve dilerim sohbetlerimiz daim olur. Olur da tartışmak istediğin konular olursa paylaşırsın benimle ve birbirimizi aydınlatırız:) Zindanlar arası şiir, kitap, name, resim vb. paylaşımlar ve sağladığınız destek için tekrar sağ ol. Ezcümle, hepinizi zindan direniş ruhuyla selamlıyor, yoldaşça sevgi ve duygularla kucaklıyorum.
Not: Yanımda kalan Mehmet Nimet Yılmaz arkadaşım size 3 yıl önce tahliye olan bir arkadaşı aracılığıyla şiir kitabını “kelebekler yola düştü” ve 5 adet karikatür dergisi “Şûrik” i gönderdiğini söylüyor. Sana ulaşıp ulaşmadığını merak ediyor. Sizlere özel selamları var.
Umutla, Dirençle Kalın.
Sevgilerimle,
Devrim AYIK
S Tipi Hapishane B-29
Döşemealtı/ANTALYA
Fotoğraf: diclefiratgazeteciler.org
- 21 gösterim