Soma Karalamalar
Ne kurşun yarası göğüslerinde
ne de bir amansız şarapnel
kimisi on yedisinde
kimisi elli
doğmuş veya doğacak olan çocukların babaları
koyun koyuna ve hepsi baharında
yatıyor yan yana üç yüz bir can
üç yüz bir insan
ne bir cephe savaşında
ne bir deprem yıkıntısında
ne de bir veba salgınında
üç yüz bir can
bir kömür kuyusunda
hepsini birden
öldürdüler oracıkta
üç yüz bir can.
-Cellat-
Soğumadan daha birinin bile bedeni
Baş cellat zuhur etti ekranlardan
Elinde kan
Başında kan
Cebinde kan
Kan kokan bir adam bu kan
Elinde yedi gemi dolusu kan
Kan başkasının ama gemiler öz oğlunun
Takır takır sayıp parasını
Peşin peşin aldı her birini
Damla damla akan kanla
Kan onun değil ama gemiler onun
Onun değil öz oğlunun
“Buna da şükür”
diyor
“Ölebilirdi daha fazlası”
Fıtratında varmış bu işin
Buymuş kaderi madencinin
Abartmamalıymışız
Epi-topu üç yüz bir insan
Bu nasıl fıtratsa düşüyor bize ölüm
Bize zindan
Çalışsak ölüyoruz boğularak
Çalışmasak açlıktan
Bu nasıl kader sana ganiler yazılmış
Sana saraylar Sorgulamak ha!
Sizi densizler
dua edin dua yaratana
Ölmedi bininiz birden
Abartmayın kalleş provokatörler
Vatan sağolsun
altı üstü üç yüz bir can
Altı üstü boğularak öldüler
maden ocağında
Cari açık falan filan
Yaşasın bir ve bölünmez vatan
Sonra sözü getiriyor akrabalarına
Üç yüz bir canın
“başınız sağolsun” diyor
Yedi gemisi olan adam
Yedi sarayı
Ve cepleri kan dolu adam
Onun değil gemiler öz oğlunun
Onun değil saraylar öz karısının
“Anlarım halinizden” diyor
“Benimde dedem şehit oldu
Sarıkamışta
Sizinkilerde şehit oldu
Maden ocağında
Her birinize bin lira maaş
bağlayacağız
Soruyor daha yeni eşi ölen bir
kadın
ben sana ayda iki bin lira versem
verebilir misin?
Geri üç yüz bir candan biri
Ama tabutta değil canlı olarak
Deden nerde öldü bilmem beyim
Ama kocamı sen boğazlattın
O maden ocağında
Duvara dönüyor yüzü
Duvar kirece
Kireç karaya
Kara yalana
Yalan irin seline
Hepsi birden dönüşüyor
birbirine
karışıyor, kaynaşıyor
Yalanlar gemiler irin sellerine
Bu saraylar bu tantana
bu kanlı eller
dönüyor o tuhaf yüz
Evrenin en dipsiz çukuruna
-Kadınlar-
Ağlıyor Soma’lı kadınlar
Siyanur tadında
Şimdi zaman
Yetiyor tek nefes ölmeye
Karbonman pksit çukurunda
Dökülüyor zirvelerden
İnsan kalbine
Acının tuz damlaları
Yaşamak her damlada kahır
Somada
Saatler durdu birden
Mayıs bahara küser
Buz tutar topraklar
Mutluluk
Vurulmuş bir madenci
Somada
Yarım kalınca hayaller
Taşa döner zaman
Biter taze ümitler
Sevinç ölü bir gece vardiyası
Soma da
Ne zor şeydir
Eş olmak madenciye
Sevgili, ana, çocuk, kardeş
Hele de Soma da
Bir de konuşabilseydi
Katledilenler
Soma da
-Gazeteler-
Bazısı gazeteci der kendine
Haber yapar kendince
Temiz kağıdı haberden çok katillerin
Bazısı gazetecidir gerçekten
ispatlar cinayeti öyle yapar haberini
Şimdi ödül veriyorlar
ama yarın kovacaklar gazeteden
Asla tutmaz ipliği
bu cinayet yardakçılarının
Yalandan daha güçlüdür gerçek
Kopar kıyamet
gelir zamanı
Elbet şahittir her duvar
kendi dibinde
kurşuna dizilenlere
işte böyle şahittir
her sabah
bu göz yaşlarına,
bu çığlıklara
kırlangıçlar şahittir
anam şahittir
Ben şahidim, doğacak bebeğim şahit
üç yüz bir insanın katline
Zaman vurur elbet
Hesap vaktini
Çünkü tarih şahittir
Elbet sararlar
cellatların leşini
Elbet bu gazete kağıtlarına
-Yanlış Bilinen-
Bir avuç kömüre
bir ömür vermişler
ya da uç kuruş için öldüler
Bu mudur üzülünülen
ölselerdi eğer
milyarlarca ton kömür
ve milyarlarca dolar için
ölseydi
Üç yüz bir can
Daha mı iyi olacaktı
Ki
Afrikada bir yerlerde
daracık kuyularda
ölüyor elmas madencileri
Çok para getiriyor elmas
Sanki az mı oluyor
Orada ölümün acısı
İster duvarlara adlarını yazalım
yazmalıyız da
İster isimlerini verelim caddelere
Vermeliyiz de
İsterse de heykellerini dikelim meydanlara
Yapmalıyız da
Ama gene de değişmeyecek acı gerçek
Ne kadar çok kazansa da madenci
Çok daha fazlasını kazanacak maden şirketi
Ve hep daha bir dayanılmaz olacak
bu yüzden her yeni madenci ölümü
hep daha acı
sıradakinin ölümü
-Dayanışma-
İnmedi madene Zoguldağın madencisi
İnmedi Bolivyalı kardeşleri
İnattan değil
Sana meydan okumak için
Ey gagası kanlı leş kuşu
-Çığlık-
İşte, gidiyor yavaşça
katledilen bir madenci daha
Sağ kalanların omuzlarında
Yaşamak vardıya oysa şimdi
Yaşamak
acı da tuzlu da olsa hayat
Zor olsada
Yaşamak vardıya şimdi
Ama işte gidiyor madenci
Her şeyi yarım bırakarak
Yer siyah, gök siyah
kapkara bir duman
Ölüm dolu derin kuyulardan
Çığlıklar yükseliyor çığlıklar
Yürekleri yakan çığlıklar
-Eylem-
Acıdan, kandan
Üç yüz bir ölü candan
Zehir dolu kömür kuyularından
Doğrulup yürüyor insan
Başları dik
Onurlu adımlarla
Gözlerde birkaç damla yaş
Acıdan çok ölen kardeşe vefadan
Yürüyor insan
Haykırarak suratına celladın
Bir yumruk savruluyor
Vuramadı bugün
Ama devirecek yarın.
Cellat ininde
Çelik kapılı cam kulesinde
Bir gazete haklı demiş ona
Suçsuz ve günahsızmış
Yasalar böyle diyormuş
Celladın yaptığı yasalar
Kaşıklarından insan kanı damlıyor
İşçi katillerinin.
-Yas-
Gagalarında kömür tozu bütün kuşların
Ciğerlerinde kara duman
Yastadir dağ taş çiçek çeşme ve rüzgar
Bütün kanatları kırık şimdi
Kırlanğıç sürülerinin
Bir daha inmez bu diyarlara
O türkülerdeki
O telli turnalar
Ceylanlar bırakır gider dağlarını
Bir tek çocuk gülmez
Bir tek çiçek açmaz
Çimenlerinde parçalanmış insan kokusu
Zehir damlatıyor kum saatleri
Zaman doluyor
Bir kuğu hancerleniyor
Üç yüz bir yerinden
Bir kadın ağlıyor
Biri daha
Biri
Gidiyor alıp başını
En son terk ediyor serçe kuşları
Yastadır şimdi Soma
Bu katliam zamanında
Yastadır.
-Umut-
O gün gelecek elbet
Elbet kuracak
Onurdan bir kale madenciler
Gömerek temeline bu büyük acıyı
Görkemli bir zafer alayı kuracak
Açılacak bayraklar
Ve yürüyecek madenci
Somaya o gün güneş doğacak
Ve çekilecek caddelerinden
Bu cellat sürüsü
Bir daha adım atamayacaklar
Sonra bir telli turna konacak
Süzülerek
Sevinç gözyaşlarımızın üstüne
Bir ceylan su içmeye gelecek
Avuçlarımızdan
Serçe kuşları yuva yapacak
Saçlarımızın arasına
Sonra gelincikler açacak
Tüm yaslı yüreklerde
O gün gelecek elbet
Soma için…
ERGÜL ÇİÇEKLER
1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ C-8-90
PTT ADALET ŞUBESİ
İZMİT-KOCAELİ
- 8 gösterim