55 TUTSAKTAN 55 MISRA

 

55 TUTSAKTAN 55 MISRA...

Görülmüştür Kolektifi ve redfotoğraf grupları olarak hazırladığımız “içerden dışarıya-dışardan içeriye fotoğraf köprüsü” sergisi için tutsakların yorumlarından 1’er cümle- mısra alarak oluşturduğumuz ortak şiir... 

 

İÇERDEN DIŞARIYA...

Zamanın sırlarını emmiş duvardan

Bu hayatımı özetliyor zaten

Bir cocuğun soran bakışları, bir yaşlı kadının acısı

Suların derin sessizliği

Öğleden sonraları en direnişçi an’lardır.

Şimdi daha iyi anlıyorum

Bir kurşunla vurulmadan

‘Hadi koşun tramvaya’ diyor yanımdaki arkadaşlardan biri.

Bir çiğ tanesi üzerinde var olduğu yeşil yapraklarda

Lanetlerden geriye kalan küfürler gibi

Eeee ne de olsa keçi ailesi bu tescilli bir inada sahip

Her şeyimizle gülümsüyoruz sizlere…

Dünyanın bütün sokaklarını yoksul çocukların doldurduğunu bilen

Rüzgar estikçe buğday tanelerini temizleyip sahanı savuruyor

Hayal kırıklığı, güçlü bir özlem ve şaşkınlık.

Buluştukça ay ve güneş buluşma umudum hep olacak.

Ayaklar, kanatlar, parmaklıklara bağlansa da,

Rengarenk ve çocukca gülüşlerle çınlayan bir uyanış

O bakışları görmeyelim diye

Üç nesil bir nevroz şenliğinde. Yüzler neşeli, elbiseler renkli.

Ve başkaldırdılar! Yazgılarını yeniden ele almak için

Bu uğurda pek çok arkadaşımızı güneşe uğurladık

Tan kızıllığının vurulduğu an

Sen yarına bakarsın çocuk

Böyle kendimizi yaşıyoruz, birbirimizin gülen yüzüne

Mavi matemin rengiydi Oysa şimdi özgürlük bellemişler,

Mavi Şin’dir Kürtçe’de. Şin matemin rengi.

Umut da var elbet yürekler taşkını

Sürgünlüğümün en ücra köşesinde

Benim dilsiz yanım

Cennetin güzellikleri cehennemde yaratılır.

Hücrede; beton duvar, demir parmaklıklar arasında

Yaşamları gibi evleride iç içe geçmiş, sırt sırta vermişler

Yalnızlığa –terk- edilmiş yorgun yıpranmışlığımızın

Maviye gri de yakışır; terk edilmişse bir şehir, bir insan ve bir hayat

Bu mektubun üzerine güneş vuruyor.

Mutluluk ve gülümseme

“N’apıyorsun böyle gökyüzlü güzel kız?”

Güvercin uçuran eller ve şehirlere doğru

Üzülme! Dağ zamanlarındayız…

Burjuvazinin ataerkilin o büyük sağlam haklı nefretini kazanacak kadar,

Umudum o zamanda kaldı, ben bu mekanda.

Karanlık yine karanlık bir örtü gibi iner evrenin rahmine

O yoksul o bulaşıcı karanlık

O yarı açık kapının ardındaki.

Koşun bizi çağıran ufka güneş batıyor… yetişelim.

Akşam ilerlerken, kasabalı avcılardan birinin canı sıkılmıştı… olan bu işte.

Yıkım savaş arasında karamsarlığa düşmeden

Yan yana dizilmiş üç renkli mandal kalın bir kabloda raks mı ediyor.

Arkada bıçkılanmış kereste artıkları yoksullar için ucuz.

Özgürlük kazanacak, Barış kazanacaktır.

Zamane yeşilin dilinden hayat ve ölümü kazımak,

Ama bir çocuğun gülümseyişindeki gizli umudu asla yok edemeyecek!

Uyurken dahi devrimin parlayan ışığını, alnında taşıyan güzel yüz…

O kadar itilmiş ki; bir tek kız kulesine sığınabilir.

Doğa ve insan yaşamın gri tonlarından sıyrılıp, 

hayatın yeşiline katılır böylesi zamanlarda,

Modern haydutların eşkıya zamanlarına…

An’da tarih ve maddede konuşan enerji benim.

Hazırlayan: Özcan Yaman

 

Mısralarını ödünç aldığımız 55 Tutsağın adları.

 (İçlerinden bazıları 30 yılı doldurup tahliye oldu)

 

A.KERİM AKTAŞ 

A.RAHİM YILDIZ 

ADNAN ÖZTEL 

AHMET BİLGE 

ALİ OSMAN KÖSE 

AYHAN KAVAK 

AYNUR EPLİ 

BEJDAR RO AMED 

BURAK YİĞİT 

DENİZ TEPELİ 

EBEDİN ABİ 

EDİP YALÇINKAYA

ERCAN BİNAY 

ERDAL ASLAN 

ERGÜL ÇİÇEKLER 

EROL ENGİN 

EROL ZAVAR 

EYLEM BAŞ 

FADİME ÖZKAN 

FERDA İLDAN 

FERMAN MORDENİZ 

FİKRET KARAKOÇ 

GÖNÜL BULUT 

GÜLAZER AKIN 

HACI NEHSAN 

HASAN GÜLBAHAR 

HASAN ŞAHİNGÖZ 

HAYDAR SÖNMEZ 

HIDIR YILDIZ 

İBRAHİM ŞAHİN 

KAMİL TURANLİOĞLU 

KENAN KARAASLAN 

M. NURİ ÖZEN 

MAHMUT ULUSAN

MEHMET BOĞATEKİN

METİN YAMALAK 

MUHABBET KURT 

MUSA ŞANAK 

MUSTAFA AĞCAKAYA

NURETTİN ERENLER

ÖZLEM ÖZDEMİR 

RESMİYE VATANSEVER 

RESUL KOCATÜRK 

RIDVAN YUSUFOĞLU 

RUŞEN ÖZKAN 

SEDAT OT 

SEYİT OKTAY 

SİNAN BÜLBÜL 

ŞEHNAZ ŞAHİN 

ŞEMSETTİN ÖZER 

VELİ ÖZDEMİR 

YUSUF DEMİR 

ZEKİ KAYAR 

ZELİHA BULUT 

ZEYNEP AVCI