İZMİR – İHD'nin bu haftaki eyleminde durumuna dikkat çekilen yüzde 52 engelli Polio Sekeli hastası Özgür Bektaşoğlu, gönderdiği mektubunda cezaevindeki ihlalleri aktardı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, "Hasta tutsaklar serbest bırakılsın" talebiyle bu hafta da Konak ilçesi eski Sümerbank önünde açıklama yaptı. "Ağır hasta mahpuslar ölüyor" pankartının açıldığı eylemde, 14 Şubat 2018 tarihinde “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklanan Polio Sekeli hastası olduğu için ayakta sabit durmakta güçlük çeken, yüzde 52 engelli tüberküloz hastası Özgür Bektaşoğlu’nun durumuna dikkat çekildi. İHD Şube Yöneticisi Cemile Karakaya, hasta tutuklu Özgür Bektaşoğlu’nun 21 Haziran tarihinde İHD Şubesi'ne gönderdiği mektubunu okudu.
'NÖBETLEŞE YERDE YATIYORDUK’
13 Şubat 2018 tarihinde Aydın Kuşadası tutuklanarak 14 şubat 2018 tarihinde Söke T Tipi Kapalı Cezaevine konulduğunu belirten Bektaşoğlu, mektubunda şunları aktardı: “Cezaevi girişinde çıplak aramaya maruz kaldım. Engelliliğim gözle görülür ve kimliğimde de yazılı olmasına rağmen bastonuma el konuldu. Ayakkabılarım da mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle el konularak eski bir ayakkabı verildi. Ayrıca yatmam için verilen yatakta da kan ve irin lekeleri vardı. Zaten o tarihten sonra ayak tırnaklarımda mantar ortaya çıktı ve hala daha devam ediyor. Halen tedavisini görmekte olduğum tüberküloz hastalığını da muhtemelen o yataktan kaptım. Aynı akşam götürüldüğüm koğuşta 14 kişiydik. İki kişi nöbetleşe yerde yatmaktaydı. Zira ranza sayısı yetersiz ve hava çok soğuk olduğu halde kalorifer doğru düzgün yakılmıyordu. Tabi bu yüzden sık sık hastalıklara yakalanıyorduk.
AYM'YE 80 BAŞVURU YAPTIK
Sayımlarda ayağa kalkarak tekmil vermemiz, dayatılıyordu. Bu yüzden yoğun bir baskı vardı. Ben tekmil dayatmasına karşı çıktım. Bunun üzerine diğer arkadaşlar da tekmil vermeye karşı çıktılar. Bu nedenle yaklaşık 2 ay boyunca gardiyanların çeşitli saldırı ve provokasyonları ile karşılaştık. Manisa T Tipi kapalı cezaevi girişinde yine çıplak arama ve yine ilk günden ayakta sayım ve tekmil dayatmasıyla karşılaştım. İki kişi olarak yine iki kişinin bulunduğu bir hücreye konulduk. Hemen her sayımda tekmelendim, yumruklandım, yerlere savruldum, kollarım kıvrılarak büküldü ve boğazımdan tutularak kaldırıldım. Disiplin cezaları nedeniyle telefon, mektup, görüş ve spora çıkma haklarımızın hepsi elimizden alındı. En son, kesinleşen cezalarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine 80 civarında başvuru yaptık. Bu tarihten sonra savcı itiraz etmemeye başladı. Bana da artık ceza kesilmiyor. Her ne kadar ceza verilmese de bir grup gardiyan tarafından hala zorla ayağa kaldırılıyorum.
86 KİLODAN 65 KİLOYA DÜŞTÜ
Son olarak Söke’de verilmeyen gözlükler için Manisa’ya getirildiğimden ilk gün cezaevi revir doktorundan göz sevki istedim. Doktor da sevk yazdı. Zaten işkencelerin başladığı 13 Ekim 2018 tarihinden itibaren de 2 aydan fazla bir süre bizi revire çıkarmadılar. Ancak sevk dolayısıyla Manisa Devlet Hastanesi Göz Servisine götürmek zorunda kaldılar. Hastane doktorları gözümdeki sorunun ciddi olduğunu söyleyip İzmir’e sevk ettiler. Birkaç hafta sonra da İzmir’e aralıklı olarak götürmeye başladılar. İkinci muayenede doktorlar tüberkülozdan yani veremden şüphelendiklerini söylediler. Şubat 2019’da kesin tüberküloz teşhisi konuldu. Bu arada cezaevinin bilgisi olmasına rağmen hiçbir önlem alınmadı. Hatta talep etmeme karşın önlem alma yerine işkenceyle meşguldüler. Hastalığın göz veremi olup bulaşıcı olmadığı kesinleştiği gün cezaevi idaresine hastalığım bulaşıcı olduğu gerekçesiyle hücreye konuldum. Burada 4 gün zorla tutulduktan sonra ve tedaviyi reddetme talebim üzerine beni koğuşa iade ettiler.
Cezaevine girdiğim gün 86 kiloydum. Şu an ise 65 kiloyum ve kilo kaybı devam ediyor. Son kan tahlilinde kan değerlerimin çok düşük olduğu gerekçesiyle vitamin ve follik asit yazıldı. Fakat asıl sorunun yetersiz beslenme olduğu da doktorca söylendi. Buna bağlı olarak halsizlik ve uyuşukluk, sürekli içerisinde bulunduğum durumdur. Bu hususlarda aklıma gelenler şimdilik bunlardır.”
SORUŞTURMA TALEBİ
Karakaya, hukuk ve insanlık dışı uygulamaların tutuklu ve hükümlünün iradesini de teslim alma amaçlı olarak ve sistematik bir şekilde yapıldığını söyledi. Karakaya, Özgür Bektaşoğlu’na uygulanan baskıların son bulunmasını ve bu baskılarda rol oynayan kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılmasını istedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
- 3 gösterim