Hasta tutuklu Ümit Aydın "cezaevinde kalması uygun değildir," şeklindeki raporuyla tahliye edildi. Aydın dokuz yıl önce Adli Tıp Kurumu raporuyla tahliye edilmiş ancak 2009'da KCK operasyonu kapsamında yeniden tutuklanmıştı.
Hasta tutuklu Ümit Aydın 19 Temmuz 2013 tarihinde, tutulduğu Metris T-1 Tipi Cezaevi'nden, Adli Tıp Kurumu'nun "cezaevinde kalması uygun değildir," şeklindeki raporuyla tahliye edildi.
Yaşamının büyük bir bölümünü cezaevinde geçiren, Adli Tıp Kurumu tarafından dokuz yıl önce "Cezaevi koşullarında yaşayamaz, hayati tehlikesi var" raporu verildikten sonra tahliye edilen ve 14 Nisan 2009 tarihinde "KCK" operasyonu kapsamında tutuklanan siroz hastası Ümit Aydın, 2003'te Siirt Cezaevi'ndeki koşullardan dolayı önce hepatit B hastalığına yakalandıktan sonra, hastalığı ilerleyerek siroza dönüştü. 2003 yılında karaciğer nakli olan ve 2004 yılında Adli Tıp raporuyla tahliye edildikten sonra, 14 Nisan 2009 tarihinde İzmir'de düzenli olarak tedavi gördüğü hastanede tedavi olmaya gittiği esnada, "KCK" adı altında yapılan operasyonla tutuklanan Aydın'ın aradan geçen zaman zarfında cezaevi koşulları nedeniyle böbrekleri de iflas etti. Aydın, 2009 yılından bu yana tedavi olmak için İzmir Kırıklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde kalarak, İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesi'nde diyalize bağlanarak tedavi görüyordu. Ancak Aydın, yargılandığı "KCK" ana davasının duruşmalarının başlaması nedeniyle Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne sevk edildi. Avukatlarının Aydın'ın tedavisi için ve duruşmalara rahat bir şekilde katılabilmesi için Diyarbakır D Tipi'ne sevkini talep etmesi üzerine Aydın, Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne sevk edilerek, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi görüyordu.
Tutuklu bulunduğu Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nden Adli Tıp Kurumu raporu için İstanbul Metris Cezaevi'ne götürülen Aydın'ın buradaki işlemlerinin ardından tahliyesine karar verildiği öğrenildi
Hasta tutsak Ümit Aydın DİHA'ya yazdığı mektupta askerilerin hastaneye götürürkenki muamelelerine ilişkin şunları yazmıştı:
"Cezaevleri ve koşullarının kendisi insanı hasta etmeye yeter. Bu koşullarda asla sağlıklı ve yeterli bir tedavi yapılamaz. Anlatamadığımız veya görülmek istenmeyen yan burasıdır. Nasıl tedavi edildiğimi bir iki örnekle izah ederek durumun vahametini göstermek istiyorum. 21 Haziran tarihinde hastaneye kaldırıldım. İşlemlerim bittikten sonra hemen cezaevine geri getirilmem gerekiyordu. Ancak askerlerin başka işlemleri olduğu gerekçesiyle bir saat güneş altında arabada bekletildim. Bunun üzerine ateşim 40 dereceye kadar yükseldi. Acilen tekrar hastaneye kaldırıldım. Durumum ciddiydi ve hayati tehlikem söz konusu olduğu için doktorlar beni hastanede yatılı olarak kontrol altında tutmak istediler. O gece hastanede kalmam gerekiyordu. Ancak doktorların tüm ısrarlarına rağmen askerler sorumlu uzman çavuş Erol 'Mahkum koğuşu yok' gerekçesiyle bunu kabul etmedi ve gece yarısı cezaevine geri getirildim. Aynı durum diyaliz için hastaneye gittiğimde de yaşanmaktadır. Geçen hafta diyaliz makinesindeyken tansiyonum birden düştü ve ölüm tehlikesi geçirdim. Hızla müdahale edilmesi sayesinde tehlike bertaraf edilse de doktor kontrolünde tutulmam gerekiyordu fakat yine askerlerce izin verilmeyerek apar topar cezaevine getirildim."
Aydın'ın babası Nizamettin Aydın, oğlunun durumuyla ilgili DİHA'ya konuşmuştu:
"KCK davasından umutlu değilim. Bu davayı siyasi bir dava olarak görüyorlar. Davadaki tutumdan sonra Ümit'in tahliyesine ilişkin umutlarımız kırıldı."
"Ümit'in vücut metabolizması mikroba aşırı duyarlı bir hale gelmiş ve tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi mikrop yuvası. Bu nedenle de tedavisinden de endişe duyuyoruz. Sonuçta Ümit karaciğer nakli gerçekleştirmiş ve böbrekleri iflas etmiş durumda bir hasta."
Kaynak: bianet.org
- 5 gösterim