Hasta tutuklulara 'helalleşme hakkı' bile tanınmıyor

Marmara Bölgesi’nde 457’si ağır toplam 3 bin 333 hasta tutuklu bulunduğunu kaydeden İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran, “helalleşme hakkı” için bile adım atılmadığını belirterek, kelepçeli muayene uygulamalarının devam ettiğini söyledi. 

Marmara bölgesindeki cezaevlerinde tutulan hasta tutukluların durumlarına ilişkin çalışmalar yürüten ve Cumartesi günleri F Oturumu adı altından basın açıklaması düzenleyen İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 2019 yılı hasta ve ağır hasta tutuklu listesini güncellemeye hazırlanıyor. Mart-Nisan aylarında güncel listenin hazır olacağını aktaran Komisyon üyesi Hatice Onaran, mevcut hasta tutuk hakkında kimi bilgiler paylaşarak, cezaevinde karşı karşı kaldıkları sorunları anlattı. 

TOPLAM HASTA TUTUKLU SAYISI: 3 BİN 333  

Onaran, listenin oluşumunun birebir mahpusun mektup yazması ve direkt kendisinin başvuruda bulunması, mail yoluyla, aileler aracılığıyla ve hapishanelere dönem dönem ziyarete giden İHD’liler eliyle tamamlandığını kaydetti. Marmara Bölgesi’nde 457’si ağır olmak üzere toplam 3 bin 333 hasta tutuklu bulunduğunu kaydeden Onaran, tutukluların tedavi haklarının engellendiğini ve cezaevi uygulamalarının her geçen gün ağırlaştığını söyledi. 

‘TEDAVİYE ERİŞİM HAKKINI BIÇAK GİBİ KESİYORLAR’

Özellikle politik tutukluların hasta tutuklu listelerinin oluşturulması noktasında büyük destekleri olduğunu dile getiren Onaran, “Onlar da bize bilgi veriyorlar. Yazıyorlar, arkadaşlarımıza iletiyorlar bir şekilde. Hasta listemizi ağır veya ağır olmayan hasta tutuklular diye ayırmak aslında çokta doğru olmaz. Çünkü yaşanılan süreçte özellikle OHAL sürecinden sonra giderek ağırlaşarak devam eden hak ihlallerinin başında gelen sağlığa erişim hakkının engellenmesinden kaynaklı sorunlar çokça yaşanıyor. ‘Sadece başı ağrıyor, sinüziti var, midesi kötü, dişi ağrıyor, bunların durumu ağır değil’ diyorlar. Ve tedaviye erişim hakkını bıçak gibi kesiyorlar” diye konuştu. 

“Hapishane koşullarında bulunan insanları ikiye ayırıyoruz” diyen Onaran, “Girmeden önce hasta olanlar ve girdikten sonra hasta olup, hastalıkları ağırlaşanlar. Bir de hapishane koşullarında, özellikle tecrit durumundan kaynaklı tutukluların büyük sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. O koşullarda kalan bir insanı en ufak bir rahatsızlık bile etkiliyor. Bir diş iltihabı bile uzun süre tedavi edilmemesinden kaynaklı ileride büyük sorunları beraberinde getirebiliyor” uyarısında bulundu.

‘HASTA TUTUKLU SAYISI ARTACAK’

Mevcut cezaevi koşullarının düzeltilmemesi halinde hasta ve ağır hasta tutuklu sayılarının sürekli olarak artacağına dikkat çeken Onaran, “Kapalı cezaevi olması, tecrit durumunun devam etmesi, hastane sevklerinin zamanından çok uzun bir süre sonra gerçekleşmesi de hastalıkların ağırlaşmasına sebebiyet veriyor. Şartların düzeltilmesinden bahsediyoruz ancak bunların tam aksine gittikçe ağırlaştırıyorlar. Havalandırma duvarlarını yükseltiyorlar, tel örgülerle koğuşların üstünü komple kapatıyorlar. Bunların her biri hastalığı tetikleyen ve ağırlaştıran sebeplerdir” şeklinde konuştu.

‘HER GÜN DOKTORUN BULUNMASI GEREKİYOR’

Cezaevlerinde doktor sorununun da yaşandığına değinen Onaran, önlem açısından cezaevlerinde haftanın her günü doktorun bulunması gerektiğinin altını çizdi. Aksi halde ciddi sorunların ortaya çıktığına işaret eden Onaran, “Bir tutuklu rahatsızlandığında o an hapishanede doktor yoksa ne olacak? Ambulansın gelmesi, tutukluya müdahalede bulunması çok zaman alacak. Dolayısıyla büyük sorunlar yaşanacak. Şimdi tüm cezaevlerinin önünde kampüs hastaneleri bulunuyor. Ama çoğu zaman oraya erişimin önünde de sorunlar oluyor” ifadelerini kullandı.

‘KELEPÇELİ MUAYENE EN AĞIR İHLAL’

Hastane sevkleri gerçekleşen tutukluların bu defa kelepçeli muayene dayatmasına maruz bırakıldıklarını kaydeden Onaran, “Kelepçeli muayene en ağır insan hakkı ihlali olarak önümüzde duruyor. Uzun yıllara dayanan bir sorundur bu. Buna dair yönetmelik çıkartıldığından beri birçok tutuklunun muayenesi gerçekleşmiyor. Yasa böyle buyurmuş diye biz bunları kabul edemeyiz. Bir hastanın doktorla yakınlık kurması, sorununu doğru aktarması için kelepçeli muayene uygulamasının kaldırılması gerekiyor” diye belirtti. 

‘HELALLEŞME HAKKI’ İÇİN ADIM ATILMIYOR’ 

Sürekli hayatını kaybeden hasta tutukluların bulunduğunu, ancak bunlardan akıllarda kalan ve durumu en trajik olanın 27 Ağustos 2018’de Ankara Numune Hastanesi’nde ailesinin ve birçok hak kurumunun çabalarına rağmen yatağına kelepçeli şekilde hayatını kaybeden Koçer Özdal olduğunu hatırlatan Onaran, “Koçer Özdal’ın durumundan sonra yetkililerin adım atmasını bekledik. Ama yetkililer bırakın ihlalleri kaldırmayı şartları daha da ağırlaştırdılar. Özdal yaşamını yitirmeden önce kolları kelepçeden dolayı şişmişti ama yine çözmediler kelepçelerini. Biz İHD olarak, helalleşme hakkı diyoruz. Zaten hayatını kaybedeceği günler öncesinden belli olan, makineye bağlı olan hasta tutuklular için en azından bırakın aileleri ile vakit geçirsinler diyoruz. Bunların hiç biri için adım atılmadı, atılmıyor” ifadelerini kullandı.

‘YETKİSİ OLAN HER KİM VARSA...’

“Elinde, dilinde, kaleminde yetkisi olan her kim varsa bu konuda duyarlı olması gerekiyor” çağrısında bulunan Onaran, şöyle devam etti: “Hiç orada olması gerekmediği halde orada zorla tutulan tutuklular var. Geçen yıl Ali Haydar Yıldız isimli bir tutukluyu kaybettik. Yıldız bulunduğu Metris R Tipi Hapishanesi’nde çürüyerek can verdi. Bunun gibi onlarca örnek var. Biz bu sayıların artmasını istemiyoruz, o sebeple hasta ve ağır hasta tutukluların durumlarının gözden geçirilmesini istiyoruz. Biz yaşam insan hakları penceresinden bakıyoruz ve öyle de olmak zorundadır. Madımak’ta onlarca insanı katleden şahıs ‘sağlık sorunu’ gerekçesiyle serbest bırakılıyorsa, diğer hasta tutukluların da durumlarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu konuda çifte standart ve ayrımcılığın kabul edilebilir bir tarafı yoktur” dedi. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı