Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde firar girişiminde bulunduğu iddia edilen Ersin Ekmekçi isimli tutsak ile ona yardım ettikleri öne sürülen oda arkadaşları Yusuf Candemir ve Şiyar Aydemir'in elleri arkadan kelepçeli bir şekilde dört gün boyunca yemek verilmeden bir hücrede tutuldukları ve darp edildikleri iddia edildi. İHD İzmir Şubesi'ne başvuran Ekmekçi ve Candemir'in aileleri, çocuklarının gördükleri işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı ölüm orucuna girdiklerini söyledi.
Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutulan kardeşi Ersin Ekmekçi'nin (22) dün ziyaretine giden Erol Ekmekçi ile aynı cezaevinde tutulan Yusuf Candemir'in annesi Zeyi Candemir ile babası Abdurrahman Candemir, çocuklarının "firar etmeye teşebbüs ettikleri" iddiasıyla geçen Cuma gününden beri tek kişilik hücrelerde elleri arkadan kelepçeli bir şekilde, yemek ve su verilmeden tutulduklarını öğrendi. Çocuklarına dört gün boyunca gardiyanlar tarafından işkence yapıldığı ve can güvenliğinden endişe duyduklarını belirten aileler, İHD İzmir Şubesi'ne başvuruda bulunarak, yardım talebinde bulundu. Kırıklar Cezaevi'nde yaşanan olayla ilgili konuşan Ersin Ekmekçi'nin ağabeyi Erol Ekmekçi, dün görüş için gittiği cezaevi girişinde gardiyanların kendilerine kötü davranarak, sorun çıkardığını belirterek, şunları anlattı: "Bunun üzerine ben de onlara sordum, 'beni neden oyalıyorsunuz' dedim. Biraz tartıştık. Bana 'giremezsin' dediler. 'Biz ne zaman istersek o zaman gireceksin, ne zaman çık dersek o zaman çıkacaksın.' Zor bela gittik içeri. Görüş yerine gidene kadar bize harekette bulundular. Kardeşim 2 yıldır içeride, her zaman görüştüğümüz yerden farklı bir yere götürülüp, kardeşimle görüştürüldüm" dedi. Kardeşinin iki gardiyanının nezaretince görüş yerine getirildiğini ifade eden ağabey Ekmekçi, "Ona sordum, neden buraya getirmişler, niye burada görüşüyoruz dedim. Kardeşim bana anlattığına göre geçtiğimiz Cuma günü bulunduğu odanın avlusundan çatıya çıkıp, firar etmeye çalışmış. Askerler kardeşimi fark edip yakalıyorlar. Daha sonra gardiyanlar çocuğu içeri götürüp, işkence yapıyor. Ardından elleri arkadan kelepçeli bir şekilde hücreye alıyorlar" diye aktardı.
'Çocuklara başka bir odaya götürüp işkence yapmışlar'
Kardeşinin 4 gün boyunca hücrede elleri arkadan kelepçeli bir şekilde yemek ve su verilmeden tutulduğunu aktaran ağabey Candemir, "Tuttukları hücrede ne battaniye ne de başka bir şey veriyorlar. Bu çocuk 4 gündür orada, aç susuz yatıyor. Onu hücreye attıktarı günün ertesi ise, onunla birlikte aynı odada kalan arkadaşları Şiyar Aydemir ve Yusuf Candemir'i savcıya götürüp, ifadeni alacağız diye alıyorlar. Daha sonra onlara firar eden arkadaşlarına yardım ettikleri gerekçesiyle ne savcıya ne de yönetime çıkarmadan direk başka bir bölüme götürüyorlar. Orada bu çocuklara da işkence yapıyorlar. İşkenceden sonrabu çocukları da ayrı ayrı hücrelere bırakıyorlar. Yusuf ve Şiyar'ın ellerini arkadan kelepçeleyip, hücrede bırakıp gitmişler. Gardiyanlar, çocuklara bir dahaki gelişimizde ayaklarınızı da bağlayacağız demişler. Bunların hiç birini abartmıyoruz. Bunlar yaşanmış olan şeylerdir. Daha sonra bu çocuklar tepkilerini dile getirmek için kapılara vuruyorlar. Gardiyanlar gelip kapıları açıp, ellerindeki kelepçeyi açıyor. Çocuklar bu güne kadar bu kadar sıkıntı yaşamış, bundan sonra devam edecektir" diye konuştu.
'Abi ben dayanamıyorum, bize insan muamelesi yapılmıyor'
Kardeşi ve onunla birlikte aynı odada kalan tutsakların işkenceye varacak tarzda kötü muamele gördüğünü belirten Ekmekçi, "Benim kardeşimin başına bir şey getirmiş olabilirler. Darp edilmiş olabilir. Şiyar, kolunu kaldıramaz vaziyetteymiş. Benim kardeşim de gözle görülür bir darp yok, ama çocuklar korkuyorlar, çekiniyorlar. Bu çocuklar ne yaşadıklarını dile getiremiyorlar. Kardeşimin yüz ifadesinde gördüğüm korkuyu, hiç bir zaman görmedim. Bu çocuklara işkence yapılmış. Bu çocuklara gerçekten kötü muamele yapılıyor. Görüş sırasında üç tane gardiyan kardeşimin arkasında durmuş iki tanesi de benim başımda bekliyor. Büyük sıkıntılarda olacak" diye belirtti. PKK'li ve PAJK'lı tutsakların açlık grevi eyleminden sonra cezaevindeki koşulların dayanılmaz boyutlara geldiğine işaret eden ağabey Ekmekçi, "Cezaevi öyle bir hal almış ki, kardeşim firar etmek istemiş. Kardeşim bana 'abi ben dayanamıyorum, bize insan muamelesi yapılmıyor. Çıkıp kaçayım, beni öldürürlerse de insanlar görsün göz önünde öleyim. Beni dört duvar arasında öldürdüklerin de kime ne söyleyeceğim. Ben ona soruyorum, sana ne yapıldı, dönüyor arkasını gardiyana bakıyor. Bu insanlara insanlık muamelesi yapılmıyor" diye kaydetti.
'Koşulları düzelmeyene kadar ölüm orucunu bırakmayacaklar'
Kardeşi ve onunla birlikte hücreye konulan arkadaşlarının gördükleri kötü uygulamalardan dolayı dünden itibaren ölüm orucuna başladığını aktaran ağabey Ekmekçi, "Bunlar 4 gündür ayrı ayrı hücrelerde konulmuş. Ne battaniye ne ekmek ne de su var. Bu gün bu çocuklar ölüm orucuna başlamışlar. Şimdi bize söyledikleri şey bu, ölüm orucunu başlamaların sebebinin kötü koşullar olduğunu belirttiler. Koşulları çok kötü, işkence görüyorlar. Bu koşullar düzelmeyene kadar, ölüm orucundan vazgeçmeyecekler. Ben bu gün baktım kardeşim daha yeni başlamış ölüm orucuna ama resmen çökmüş. Ayakta duracak hali kalmamış" dedi. Ekmekçi, kardeşi ve o da arkadaşlarının üzerindeki insanlık dışı uygulamaların son bulması için ilgili kurum ve kişilere duyarlılık çağrısı yaptı.
'Artık ölüm onlar için hiç anlam ifade etmiyor'
Ölüm orucuna başlayan Yusuf Candemir'in (21) annesi Zeyi Candemir ise, oğlunun görüşüne girdikleri sırada cezaevinde alışılmışın dışında bir uygulamayla karşılaştıklarını belirterek, oğluyla gardiyanların yoğun gözetimi altında daha önce hiç görmedikleri bir yerde görüştürüldüğünü söyledi. Oğlunun iki gardiyan gözetiminde görüşe getirildiğini aktaran anne Candemir, "Onu gördüğümde yüzü solmuştu, üzerinde tek bir penye vardı. Sürekli kolunu tutuyordu. Sordum ne oldu niye kolunu tutuyorsun. Bana olayı anlatarak, 'Ersin'e yardım ettiğimiz gerekçesiyle bizleri savcılığa götüreceklerini söylediler. Ancak bizi ayrı ayrı olarak tek kişilik süngerli bir odaya götürerek, işkence yaptılar. Ondan sonra bizi doktora çıkardılar. Vücudumda darp izi olmasına rağmen doktor bana rapor vermedi. Durumumuz böyle biz ölüm orucuna girdik. İHD ve ilgili kurumlara, herkese başvurun gelsinler, yaşadıklarımızı görsünler' dedi. Zaten onları canlarından bezdirmişler. Artık ölüm onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor" diye konuştu. Oğlunun üzerinde tek bir penyenin bulunduğu ve onun da ıslak olduğunu aktaran anne Candemir, soğuk olmasına rağmen cezaevi idaresinin onlara elbiselerini vermediğini söyledi. Anne Candemir, duyarlı, vicdan sahibi herkesin ve ilgili kurumların çocuklarına yaşatılan işkenceyi karşı duyarlı olmasını, yardımcı olmasını istedi.
'İşkenceden dolayı perişan halde'
Yusuf Candemir'in babası Abdurrahman Candemir de, oğluyla yapacakları görüşmenin ilk başta engellendiğini, görüşte ısrar etmeleri üzerine görüşe izin verildiğini ifade ederek, oğluna götürdükleri odada işkence yaptıklarından dolayı perişan halde olduğunu, ayakta bile duramadığını söyledi. Çocuklarının elleri arkadan kelepçeli bir şekilde hücreye konulmasının bir izahının olmadığını belirten baba Candemir, oğlunun sorunun çözümü için duyarlı herkesten yardım istediğini söyledi.
Cezaevi idaresi: Sadece ailelerine bilgi verebiliriz
Ölüm orucu eylemine başladıkları belirtilen tutsakların durumuna ilişkin bilgi almaya çalıştığımız cezaevi yetkilileri ise, söz konusu duruma ilişkin basına bilgi veremeyeceklerini sadece tutsakların ailelerine bilgi verebileceklerini belirtti.
IZMİR - DİHA
Kaynak: Dicle Haber Ajansı
- 14 gösterim