Kandıra Cezaevi'nde ailesine telefonla “Beni öldürecekler” diyen mahkum duşta asılı bulundu. Ailesinin, avukatlarının cezaevinin değiştirilmesi için dilekçe verdiği ancak iddiaların soruşturulmadığı öğrenildi.
16.10.2012
Hasan Özer, önce telefonla ailesine, sonra duruşmada hâkime, en son avukatı aracılığıyla cezaevi yönetimine “Beni öldürecekler” dedi. 20 gün bu çığlıkları duyan olmadı. Sonunda olan oldu. Ailesine Hasan’ın intihar ettiği söylendi. Ama ortaya çıkan görüntüler ve ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde şoke eden detaylar şüpheleri cezaevi müdürüne yöneltti.
Cezaevini değiştirmek istedi
Habertürk'ten Zülfikar Ali Aydın'ın haberine göre, Hasan Özer, 6 yıl önce babasına ait hurdacı dükkânına giren hırsızı öldürdü ve polise teslim oldu. 4 yıl Silivri ve Metris’te yatan Özer, sonra Kandıra’daki Kocaeli 1 No.’lu T Tipi Cezaevi’ne nakledildi. Zaman zaman disiplin cezalarına çarptırılan Özer, bir süre sonra koğuşta sorunlar yaşamaya başlayınca başka cezaevine sevk için dilekçe verdi. Aynı dönemde ailesine öldürüleceğini, bu nedenle cezaevini değiştirmek istediğini söyledi.
2 Ekim 2011’de ailesini arayan Özer’in, 15 dakika sürmesi gereken konuşması 2 dakika 15 saniyede sona erdi. Özer, ailesine “Beni öldürecekler çabuk Cumhuriyet Savcılığı’na gidin” dedi. Annesi Nejla Özer ise “Müdüre çık müdüre” yanıtını verdi. Ancak Hasan Özer, “Beni zaten müdür öldürecek” diye konuştu ve telefon kapandı.
Annesi ve babası dilekçe verdi
Bu telefon üzerine annesi Nejla Özer ile babası Müslim Özer, Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak oğullarının daha önce dövüldüğünü şimdi de ölümle tehdit edildiğini belirterek cezaevinin değiştirilmesini istedi.
Hâkime anlattı
Hasan Özer bu telefon sonrası geçici koğuşa konuldu. 2 gün sonra yani 4 Ekim 2011’de Bakırköy Adliyesi’nde duruşmaya çıktı. Mahkeme Başkanı Mehmet Faik Saban, Özer’e boynunda olan sıyrıkları sordu. Özer, “Beni öldürmek istiyorlar. Cezaevine gitmemek için ayakkabı ile cama vurdum, cam kırılınca boğazımı kestim. Ramazan Gerginyay isimli hasmımı oraya koyuyorlar” dedi. Mahkeme de “Cezaevi müdürlüğüne bilgi ve gereği için gönderilmesine, mahkememize bilgi verilmesinin istenmesine...” diyerek bu yönde karar aldı.
Avukatı: "Acilen kaldığı koğuş değiştirilmeli"
Bu karar üzerine Özer’in avukatı Ali İhsan Gökdere cezaevine gitti. Duruşma tutanağını ve “Müvekkilim Hasan Özer’in can güvenliği tehlikesi olduğundan gerekli önlemlerin alınmasını "acilen" kaldığı koğuşun değiştirilmesini ve başka bir cezaevine naklinin yapılmasını arz ederim” yazılı dilekçeyi sundu. Hasan Özer bunun üzerine cezaevi müdürü tarafından odasına çağrıldı. Ardından tek başına konulduğu geçici koğuşuna götürüldü. Ertesi gün avukatına intihar ettiği bildirildi. Özer’in 6 Ekim 2011 sabahı yapılan sayım sırasında yırtılan bir gömlek ile duş başlığına asılı halde bulunduğu kayıtlara geçti.
"Tahliye olacaktı niye intihar etsin?"
Özer’in annesi Nejla Özer oğlunun 9 ay boyunca sorun yaşamadığı Silivri Cezaevi’ne tekrar sevk dilekçesi verdiğini ancak dilekçenin işleme konulmaması üzerine itiraz ettiği için dövüldüğünü anlattı. Anne Özer, “Devletin gözetimindeydi oğlum. 40-50 gün sonra tahliye olmasını bekliyorduk. Neden intihar etsin?” dedi.
"Beni öldürecekler" dedi, soruşturulmadı
Özer Ailesi’nin avukatı Nazan Yaman, 1 yıldır süren soruşturmayı yürüten savcılığın gerekli tedbirleri almadığını, görüntülerde yer alan gardiyanların ifadelerinin alınmadığını belirterek, “1 yıldır soruşturma ilerlemiyor. Bağıra bağıra gelen bir ölüm var. ‘Beni öldürecekler’ denildiği halde hiçbir tedbir alınmamış ve bir ölüme göz yumulmuştur” dedi.
Ailesini aradı, gardiyanlar susturdu
Hasan Özer’in ailesine “Beni öldürecekler” dediği telefon görüşmesi sırasında çekilen güvenlik kamerası kayıtları 1 yıl sonra dava dosyasına girdi. Konuşma sırasında başında 2 gardiyan bekleyen Özer, telefonu gardiyanların zoruyla kısa kesip kaçmaya başlıyor.
3 gardiyanın kovaladığı Özer koridor boyunca koşuyor. Gürültüyü duyan diğer gardiyanlarla birlikte Özer’in peşinden koşan gardiyan sayısı bir anda 8’e çıkıyor.
Gardiyanın elinde beyaz eldiven
Özer gardiyanlar tarafından zor kullanılarak yere yatırılıyor ve elleri arkadan bağlanıyor. Bir odaya sokuluyor. Daha sonra birinin elinde beyaz ameliyat eldiveni olan gardiyanlar tarafından taşınıyor.
Müdür: "Öldüğü gün izinliydim"
“Hasmıyla aynı koğuşa yerleştirmek ve mahkûmlara tehdit ettirmek” iddialarıyla suçlanan nöbetçi müdür olarak görev yapan idare memuru M.M. şüpheli sıfatıyla savcıya ifade verdi: “Onu iki kez gördüm. Birlikte kaldığı arkadaşı Ufuk Altun ile koğuştan alınan arkadaşlarının geri verilmemesi halinde cezaevinde bulunduğu odayı yakacağını söyledi. Daha önce kaldıkları cezaevinde aynı şekilde yangın çıkardıklarını söylediler. Bunun üzerine her ikisini de geçici odalarına götürülürken gördüm. O gün nöbetçi müdür görevi yapıyordum. ‘Neden bu şekilde sorun çıkarıyorsun?’ diye sitemde bulundum. Olayla ilgili hakkımda soruşturma açıldı. Koğuşunda darp edilince doğrudan darp raporu almak için hastaneye gönderdim. İntihar ettiği gün izinliydim. Ölümüyle ilgim yok.”
"Beni o koğuşa vermeyin"
Koğuş arkadaşı Ufuk Altun savcıya şunları anlattı: “Bahçede telefon sırası beklerken, B-14 koğuşundan Hasan’ı duydum. 'Beni o koğuşa vermeyin' diyordu. 3-4 gün sonra Hasan'ın intihar ettiğini öğrendim.”
Kaynak: Sol Haber
- 12 gösterim