"Penceresi ince gözlü elek teller ve parmaklıklarla kapatılmış olan kuyunun dibinden gökyüzünü ancak ince bir şerit olarak görebiliyorum. "

“12 Kasım 2024 günü Kırıkkale F-Tipi Cezaevi’nden şu an tutulmakta olduğum adeta kırk metrelik devasa bir dikdörtgen kuyuyu andıran İzmir Buca Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne getirildim. Birlikte kaldığımız kardeşimden koparılmış olmak başlı başına bir zorbalıkken, asıl olarak ailemizi-sevdiklerimizi hedef aldıkları kanısındayım. Ziyaretimize gelmekte zorlanan ailemizi çaresiz bırakmak maksadıyla düşünüp taşınmışlar, bizi ayırarak olabildiğince uzak bir cezaevine sürgün etmeyi uygun görmüşler belli ki!”

Resul KOCATÜRK. Buca Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishane. Buca/İZMİR

 

20.11.2024

Adil Hocam Merhaba,

Öncelikle iyi olman dileklerimi iletiyorum ve içtenlikle selamlıyorum sizi… Halkımızın dediği üzere, kötü haber tez yayılırmış! Dolayısıyla kelimenin gerçek manasında kötülüğün sıradanlaştırıldığı bir durumla karşı karşıya bırakıldığımdan haberdar olmuşsundur! Biliyorsun, kardeşim, yoldaşım Mustafa Kocatürk ile Kırıkkale F-Tipi Cezaevi’nde aynı hücreyi paylaşıyorduk. 

Öte yandan 29. senesi içerisinde bulunduğum hapisliğin bitmesine az bir zaman kaldığından (şartlı tahliye sürecine 18 ay kaldı) yavaştan da olsa duvarların öte yanına yürüyecek olmanın havasına girmeye başladığım bu süreçte orta yerde olağan dışı herhangi bir durum da yokken sürgün sevk zulmüne maruz bırakıldım. 12 Kasım 2024 günü Kırıkkale F-Tipi Cezaevi’nden şu an tutulmakta olduğum adeta kırk metrelik devasa bir dikdörtgen kuyuyu andıran İzmir Buca Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne getirildim. Birlikte kaldığımız kardeşimden koparılmış olmak başlı başına bir zorbalıkken, asıl olarak ailemizi-sevdiklerimizi hedef aldıkları kanısındayım. Kilit altında olduktan sonra isterse Fizan’a sürsünler bunu umursamadığımızı çok iyi biliyorlar, çünkü iki kardeş bir aradayken bile uzaklık ve de imkanlarının sınırlı olması nedeniyle ziyaretimize gelmekte zorlanan ailemizi çaresiz bırakmak maksadıyla düşünüp taşınmışlar, bizi ayırarak olabildiğince uzak bir cezaevine sürgün etmeyi uygun görmüşler belli ki! 

Astım, alerji, mide-barsak (ülser, intestinal metoplazi, reflü, hassas barsak sendromu, hiperplastik polip), Karaciğer (otoimmün hepatite bağlı karaciğer sirozu), hipertiroid, W. Korsakoff, Prostat, bel ve boyun fıtığı gibi çoklu sağlık sorunlarıyla cebelleşirken sağlığımı çok daha olumsuz şekilde etkileyeceği kaçınılmaz olan böylesi bir kuyuya kapatılmış olmayı tanımlayabilmek kolay değil! Özellikle astım ve karaciğer rahatsızlığım üzerindeki olumsuz etkisini şimdiden hissetmeye başladım. 

Şu anda müstakil havalandırması bulunmayan tek kişilik hücredeyim ve ayrı bir yerdeki havalandırmaya günde 2 saat çıkartılıyorum. Hukuk dışı bir şekilde fiilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infaz rejimine tabi tutuluyorum. Cezaevi 3 katlı tekli hücrelerden oluşuyor. Penceresi ince gözlü elek teller ve parmaklıklarla kapatılmış olan kuyunun dibinden gökyüzünü ancak ince bir şerit olarak görebiliyorum. Güneşin nereden doğup nereden battığını fark edebilmek bile kolay değil! Hücre pencereleri tümüyle kuzey yöne bakıyor ve bırakalım bir dirhem güneşi, derinlik ve teller nedeniyle hava sirkülasyonu bile doğru düzgün sağlanamıyor. Buranın sistemine uygun olmadığı gerekçesiyle beraberimde getirdiğim TV verilmedi. 

 

Şu durumda dış dünya ile mektup dışında tek iletişimim yalnızca FM bandı bulunan el radyosu. O da doğru düzgün çekmiyor tabii! Senin kart haline getirdiğin telefon kartına çizdiğim Che ve Marks portrelerinin yer aldığı kartlar da dahil on beş civarındaki karakalem nü resim çalışmalarımın fotoğraflarına ‘müstehcen resim’ muamelesi yaparak el koydular. 

Ne demeli bilmiyorum! Her şeye rağmen gayet iyiyim. Özgür günlerde görüşmek üzere sana sevgili Tülin ve Öykü’ye başta olmak üzere bütün dostlara selam, sevgi ve başarı dileklerimi iletiyorum. Sağlıcakla kalın. Sevgilerimle. 

Resul KOCATÜRK

Buca Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishane

Buca/İZMİR