Yazar Adil Okay ‘Firari Yazılar’ kitabının çıkış sürecine dair değerlendirmelerde bulundu.
Okay, cezaevlerinde sanat ve edebiyatın tüm baskılara karşın devam ettiğinin altını çizerek, ‘Cezaevlerinde zor şartlarda çıkan bu yapıtlara sahip çıkalım” çağrısında bulundu. Yazar ve insan hakları aktivisti Adil Okay ve Dr. Ayhan Kavak ile birlikte hazırladığı ‘Firari Yazılar’ kitabı raflardaki yerini aldı. Farklı cezaevlerinde tutulan 38 tutuklu yazarın yazılarından oluşan “Firari Yazılar” adlı kitabına dair Yazar Adil Okay sorularımızı yanıtladı.
‘FİRARİ YAZILAR’ KİTABINDA 38 ŞAİR VE YAZAR VAR” Diren KESER: Firari Yazılar fikri nasıl oluştu?
ADİL OKAY: Bu kitap fikri Ayhan Kavak ile yazışmalardan ortaya çıktı. Doktor Ayhan Kavak 20 yılı aşkın bir süredir hapishanede. Hekimliğinin yanı sıra edebiyat ve sosyoloji alanında çalışmaları var. Ayhan Kavak’la 10 yıldır yazışıyorum. Mektuplaşırken ortak bir proje yapalım dedi ve ‘Firari Yazılar’ fikri ortaya çıktı. Görülmüştür Kolektifi olarak her yıl fonsuz, sponsorsuz imece usulü bir proje hazırlıyoruz. ‘Firari Yazılar’ kitabının önerisi de Dr. Ayhan Kavak’tan geldi. Birlikte tutsak yazar ve şairlere sorulmak üzere 15 soru hazırladık. Soruların çoğunu Ayhan hazırladı. İsimleri belirledikten sonra belirlenen isimlere yolladık. Bu sürede mektupların bazıları kayboldu, bazı isimlerden geri dönüş alamadık. Uzun, meşakkatli ve zor bir çalışma oldu ama başardık.
‘Firari Yazılar’ kitabında 38 şair ve yazar var ancak Türkiye hapishanelerinde yüzlerce yazar, şair ve ressam var. Bizler 50 kişiyle sınırladık. Her siyasi gelenekten ve kitabı yayınlanmış olsun istedik. Bize 38 şair ve yazar bize olumlu cevap verdi. Sonuç itibariyle 418 sayfalık kitap ortaya çıktı.
Sorular içerisinde hapishane edebiyatı konusundan, hapishanede üretimin zorluklarına kadar çeşitli sorular vardı. Nasıl üretiyorlar, hangi koşullarda üretiyorlar, politik bakışları, edebiyata, sanata bakışları nedir? gibi soruları sorduk. Aynı zamanda ‘Hapishane Edebiyatı’ kavramını tartışmaya açtık. İnsanlar ‘Hapishane Edebiyatı’ kavramını yanlış yorumluyorlar. ‘Hapishane Edebiyatı’ kavramı deyince sadece hapishane ile ilgili konular var. Halbuki hapishanede bulunan yazar, şair ve ressamlar bulundukları yerlerden dışarıyı da yazıyor ve çiziyorlar. Sorulardan biri de ‘Siz içeriden dışarıyı nasıl betimliyorsunuz?’du. Bu insanların düş gücü duvarları aşıyor.
“TUTSAKLAR YAZARKEN SANSÜRE KARŞI KENDİLERİNE FARKLI BİR YOL AÇIYORLAR”
Cezaevlerinde olanaklar sınırlı. Bu olanaksızlıklara karşın bu üretimler nasıl ortaya çıkıyor? Tutsaklar yazarken sansüre karşı kendilerine farklı bir yol açıyorlar. Metaforlara başvuruyorlar. Oda onların sanatsal güçlerine yansıyor. Ama bu aralar kaybolan eserler çok oluyor. Mesela Bager Sayak diye yazar bana bir mektup yazmıştı. Cezaevi idaresi tek nüshalık romanını almış ve geri vermemiş. Böyle yüzlerce örnek var.
Ressamların durumuna da değinmek lazım. İçeride boyalı kalem yasak. Aynur Epli çok iyi çiziyor. Yakın zamanda Aynur’a çizim kalemlerini vermediler. ‘duvarları delen çizgiler’ adlı resim sergisini hazırlarken, Zehra Doğan regl kanında boya yaparak resimlerini çizdi. Ressamlar, yazarlar, şairler bu koşullarda üretiyorlar. Önceki yıllar sınırsız dergi yollarken, şimdi yasakladılar, sınırladılar. Sonra kitapları yasaklayıp, mevzuata uydurup 10 adetle sınırladılar. Oysa yazar, şair ve araştırmacıların başucunda sürekli kitaplar olmak zorundadır.
Bunun dışında keyfi yasaklar var. Bir hapishanede yasak olan kitap başka bir hapishanede serbest. Şunu sorduk ve sormaya devam ediyoruz: bu ülkede kaç Adalet Bakanlığı, kaç mevzuat, kaç yasa, kaç anayasa var? Her hapishanede bir eğitim komisyonu var. Bu eğitim komisyonunu ‘Okumaz, yazmaz eğitim komisyonu’ olarak görüyorum. Okusalar bu kitapları yasaklamazlar. ‘Duvarları Delen Çizgiler’ kitabı içeriden dışarıya çıkmış ve ‘Görülmüştür’ damgası vurulmuş ama yasaklanıyor.
“KAÇ ADALET BAKANLIĞI VAR?”
‘Firari Yazılar’ kitabı da içeriden çıkmış ama yasaklanabiliyor. Böyle akıl almaz yasaklar. Dediğim gibi ‘Kaç Adalet Bakanlığı var?’
“HAPİSTEKİ YAZARLARIN ÜRETİM KOŞULLARINA DEĞİNDİK” -
‘Firari Yazılar’ kitabında ne var? ‘Firari Yazılar’ kitabında hapisteki yazarların üretim koşullarına değindik. Yazar, şair ve sanatçılar üretmek için bazen kalabalıklara karışıp anonim olmak isterler. Bazen de tamamen yalnız olmak isterler. Hapishane koşullarında yazar, şair ve sanatçıların anonim olma ya da yalnız kalma şansı yok. Örnekler çok. Bir yazar 300 sayfalık romanını elle 3 nüsha olarak yazıyor., 900 sayfa. Bu koşullarda üretiyorlar ve bu üretimlere sahip çıkılmasını istiyorlar. Yazar Seyit Oktay, ‘insanlar bizi duvar fotoğrafı sanmaya başladılar’ diyerek, kendilerinin ‘unutulduklarını’ ifade ediyor. Görülmüştür Kollektifi’nin temel bir sloganı var; ‘Sizin hala bir mektup arkadaşınız yok mu? Bir adreste siz alın, bir mektupta siz yazın’ diyoruz. Gittiğimiz her sergide, her panelde adres dağıtıyoruz. Çünkü mektuplar hapishanedekilerin gıdasıdır. O mektuplardan ilham alıyorlar ve öyküler, şiirler yazıyorlar.
‘Bazen dışarının içeriden farkı yok’ deniliyor. Bu doğru değil. Evet karanlık bir dönemdeyiz ancak bizler gökyüzüne bakıyoruz, denizi görüyoruz, istediğimiz yere gidebiliyoruz. Ancak hapishanelerde bu imkanlar yok; gökyüzü sınırlı, uzağa bakma şansı yok. Böyle koşullarda insanlar üretmeye çalışıyorlar.
“GARİBE GEZER”İN MEKTUPLARINDA UMUT VARDI”
‘Firari Yazılar’ kitabında hasta mahpuslar da var. Erol Zavar kanser hastası. 20 defa ameliyat oldu ve hala serbest bırakılmıyor. Hem güzel hem hüzünlü bir haber de vermek isterim. Bu kitapta yer alan mahpuslardan kanser hastası Nevzat Çapkın tahliye oldu. Şimdi dışarıda kemoterapi görüyor. Ergül Çiçekler wernicke-korsakoff hastası. Bunun yanında hasta olan bir çok tutsak var. Türkiye hapishanelerde binlerce hasta tutsak var. Bunların 600’ü ölüm sınırında. Bu nasıl yönetim şekli aklımız almıyor. Yüreğimiz yanıyor. Garibe Gezer pırıl pırıl bir kadındı. Mektuplarında umut vardı.
“KİTABA SAHİP ÇIKABİLİRLER”
-‘Firari Yazılar’ kitabına nasıl ulaşılabilir? ‘Firari Yazılar’ kitabına internet ortamında ulaşılabilir. Okuyucular yaşadıkları kentteki kitapevlerine gidip sipariş verebilir. Her yerde imza günü yapamıyoruz, ancak davet geldiğinde gidiyoruz. Bizi beklemeden kitaba sahip çıkabilirler. Dr. Ayhan Kavak’a mektup yazabilirler, bana ulaşabilirler. Kitaba ulaşma şansı çok ve kitap indirimli bir şekilde satılıyor.
Diren KESER/MERSİN
Kaynak: PİRHA
- 9 gösterim