11.06.2018
Adil Hoca merhaba!
Uzak bir mekândan uzatıyorum selamlarımı bu kez. Yeni bir yaş alarak üstelik. Annemin doğum sancılarını bugün yeniden hissettiğim bir gün. Analar çeker dünyanın yükünü doğururken de, vakitsiz yolcularken de…
Cuma günü T tipinden Elazığ kadın cezaevine nakil edildik. Eski R Tipi cezaevi , kadın cezaevine dönüştürüldü, henüz ‘’yabancılık’’ çekilen bir mekân olsa da, aşina olduğumuz bir iklim misali izliyoruz duvarları. Öncelikle yeni tanıştığım bir kadından, bir anadan söz etmek istiyorum. Annemin saçılarıyla başladım bir başka annenin gözyaşlarına sarıldım bugün avluda. Toz beyazı bir avluda fistanıyla kurulmuştu bir köşeye. Aşina olduğumuz bir hikâyeyi yaşasak da acı verdi onu izlerken. adı Melez Tekin, 78 yaşında . Kendi söylemiyle ‘’barışı istediğim için buradayım , bu yaşımda ne yapabilirim ki? ‘’ diyor. İki yıl önce 90 yaşındaki eşine yoğurt almak için bindiği minibüsün durdurulmasıyla başlıyor hikâyesi. Yürürken bir ağıt yakıp gözyaşı döküyor .’’göz pınarlarım kurudu kızım ‘’ diyor içine akıttığı tuzlu suyu… Durdurulan minibüsteki herkes gözaltına alınıp o gece nezarethanede kalıyorlar. Ve nine Melez serbest bırakılıyor ve gıyabında süren bir duruşması, davası olduğundan bihaber dört yıl ceza veriliyor ve iki –üç aydır cezaevinde. Bir de küçük Arin var. Ne yazık ki bugün sesini uzaktan duyuyorum sadece. Onun da hikâyesi annesiyle başlıyor. İlk yaşına cezaevinde giriyor ve şu anda üç yaşına girecek tatlım. Tatlı, sevgi dolu bir sarılışı var. Elâzığ T Tipindeyken yaşanan tüm şiddete tanık olmuş bu nedenle bir ay öncesinde tanıştığımızda geceleri uykusunda bağırıp ağlayan, bazen boşluğa yumruklarını sallayan minik ürkek bir bebek Arin. Şimdi ise kendisini, etrafını, gördürdüğü her şeye ‘’bu ne? ‘’ diye sorgulamaya başlayan bir Arin bebek var. Oyuncakları ranzalar, arkadaşları biz büyükler dünyasında tertemiz bir gece kelebeği gibi dolaşıyor. Ülkemizin gerçekliği ile yaşadığım bir mekân ve bir o kadar farklı hikâyeleriyle nefes alan onlarca, yüzlerce kadın… Melez (Tekin) nine ‘ de Arin bebek de ses bekliyor. Küçücük bir tebessüm onlar içinde göndermeyi unutmayın. Arin’in hayat albümüne koyacağı ilk fotoğrafları ‘’cezaevi anıları’’ oldu maalesef.
Adil Hoca epeydir yazamadım, zorunlu bir ara olsa da verdiğiniz sese yanıt olmak istedim. Elâzığ T Tipinde geçen hafta koli için çağırıldımsa çok mutlu oldum adınızı görünce kalabalık bir şekilde koğuşa dönmüştüm. Gönderdiğiniz defteri ve Sincan'dayken gönderdiğiniz kartı almıştım. İçeriğinde ;’’ Sergi kitabını ve ekte kitaptan sayfalar …’’ gönderiyorum demiştin. Zarfta sadece günlüğüm dediğin ‘’Bir Mart Sabah’’ diye devam eden yazı vardı. Sergiyi gazete olduğu sürece takip edebiliyordum fakat Elazığ’ a yapılan sürgün sevkten sonra gazete okumakta ciddi aksaklılar var. İki gün önce de yeni yapılan Kadın Cezaevine getirildik, henüz yeni bir mekân ve ciddi eksikliklerde var. Hafta başında her şey belli olur zira yanımda doğru, dürüst bir şey alamadım. Zaten yabancısı olmadığımız bir durum. Kaldığım tekliler sanırım dış kapıya yakın bir mekân araç seslerini uzak da olsa duymak değişik J en güzeli de tren sesinin eksik olmaması . Bazen rayların üzerindeki tıkırtılar bile ulaşıyor. Özellikle gece sessizliğinde. Hem dışarıya yakın ve bir o kadar da uzağız da…
Umut yüklüyüz "Barış"a OHAL'den daha fazla ihtiyacımız var ve hep söylediğimiz gibi, inandığımız gibi.
Güzel, barış dolu daha adil günlerde buluşmak, görüşmek üzere. Serginin sonuçlarını heyecanla bekliyorum. Tülin ve Öykü’ye sevgi ve selamlar ve tüm sesimizi duyanlara…
ZEYNEP AVCI
KADIN CEZAEVİ B-14
ELAZIĞ
- 66 gösterim