Yürüyüş: F Tiplerine, tecrite ilişkin bir film çekme düşüncesi nasıl gelişti. Bu projenin oluşum sürecini anlatır mısınız?
Grup Yorum: Yıllardır albümlerimizle, konserlerimizle, şarkılarımızla, türkülerimizle tecriti anlatıyorduk. F Tipi hapishaneler ve tecrit, hapishanelerin dışında bütün bir halka yönelik saldırı olduğu için kaçınılmaz bir konuydu. Ayrıca sanatın farklı dallarında da tecritin anlatılabilmesi için hep çalıştık. Bununla ilgili kültür merkezinde tiyatro, resim, fotoğraf ve edebiyat alanlarında bir üretimimiz oldu. Bu konuda duyarlı olan, tecriti hisseden ve katliamlarla başlayan bu süreci doğru değerlendiren bir çok sanatçı-aydınla beraber "tecrite hayır" dedik. Fakat sinema alanında biraz eksik olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu güne kadar politik, devrimci sinema diye bize sunulanlar tamamen devrimcileri, öyle ya da böyle karalayan, karikatürize eden filmlerdi. Bu anlamda elle tutulur birkaç örnek dışında filme rastlayamıyoruz. Sinema alanında ne yapabiliriz sorusuyla başladık önce ve çevremizdeki sinema alanından çeşitli dostlarımızla görüşerek böyle bir projeye başladık.
Yürüyüş: Neden çok sayıda yönetmenle birlikte çekmek istediniz?
Grup Yorum: Aslında tek yönetmenli bir film daha kolay olacaktı. Hem de çok uzun zaman gerektiren bir proje olmayacaktı. Fakat biz bu alanda bir dayanışma, tutsakları sahiplenme ve tecrite karşı ortak bir ses çıkarma amacıyla hareket ettik. Böylelikle hem sinema izleyicileri açısından farklı yönetmenlerin "tecrit" konusu etrafında birleşmesi de etkili bir mesaj olacaktır diye düşündük. Dünyada ve ülkemizde birden fazla yönetmenin kısa filmlerinden oluşan filmler var ama bizim filmimizi onlardan farklı kılan şey; filmleri birbirine bağlayan bazı unsurların olması. Böyle bir örnek henüz yok diye biliyoruz. Aynı mekanda, bazı oyuncularının aynı olduğu ve teknik ekibin aynı olduğu başka bir örnek görmedik. Ayrıca bir çok yönetmenin ve sinema emekçisinin böyle bir konu hakkında çalışmasının tecrite karşı politik bir eylem olduğunu düşünüyoruz. Yani filmin çekim aşaması bile insanları tecrite karşı örgütleyen bir niteliğe sahip.
Yürüyüş: 10 farklı yönetmene bu film düşüncesini götürdüğünüzde sizi nasıl karşıladılar? Ne cevap verdiler? Başka bir konuda 10 yönetmeni bir araya getirmek ve böyle bir çalışmayı başlatmak başlı başına bir iş. Fakat bu filmde hepsi de gönüllü yer almayı kabul ettiler. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bu süreci anlatır mısınız?
Grup Yorum: Tecrit sorununun yakıcılığı ortada. Sanatçılar da bu politikadan nasibini almadı mı? Görüştüğümüz yönetmenler projeyi heyecanla karşıladılar. Bir çok toplantı yaptık. F Tipi hapishaneler ve buradaki tutsakların yaşamıyla ilgili bir çok kitap, broşür, yazı, anlatım, mektup paylaştık. F Tiplerinde tecriti yaşayanlarla, Ölüm Orucu Direnişi içinde yer alanlarla, zorla müdahale sonucu sakat kalanlarla buluşturduk yönetmenleri. Filmlerden önceki bu sürecin de tecriti işlemede çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Tabii böyle proje söz konusu olunca para kazanma, gişe yapma, isim yapma gibi şeyler ortadan kalkıyor. Yönetmenlerin ve bu film için çalışan bütün sinema emekçilerinin asıl hedefi tecriti duyurmak.
Ezel Akay, Sırrı Süreyya Önder, Reis Çelik, Barış Pirhasan, Hüseyin Karabey, Aydın Bulut, Vedat Özdemir, İlksen Başarır ve İlker Altınay gönüllü olarak bu projeye katılan yönetmenlerimiz. Bir filmi de İdil Kültür Merkezi içerisinde faaliyet gösteren Fotoğraf ve Sinema Emekçileri (FOSEM) çekecek. Böylelikle on yönetmenin çekeceği onar dakikalık on film ortaya çıkmış olacak. Bu projede deneyimli sinema emekçilerinin yanı sıra "devrimci sinema" hedefi olan sinema öğrencileri de gönüllü olarak yanımızda yer alıyorlar.
Yürüyüş: Filmi nasıl çektiniz? Nerde çektiniz. Filmin çekim sürecini anlatır mısın? Kimler oynadı?
Grup Yorum: Öncelikle filmin çekilmesi için gerekli olan ses, kamera, ışık, film platosu gibi gereksinimleri de kolektif bir şekilde karşıladık. Böyle bir projeyi sahiplenen kamera, ses, ışık, set ve yapım şirketleriyle başladık çekimlere. Filmlerin büyük çoğunluğu İzmit'teki eski SEKA fabrikasında kurulan "F Tipi" hücrelerde çekildi. Buradaki hücreler gerçek boyutları dikkate alınarak inşa edildi. F Tipi hücrelerde tutsaklık yaşamış birçok kişinin görüşlerini ve önerilerini aldık. Birlikte hücreleri gezerek değerlendirmeler yaptık. Filmin çekileceği alanlar hazır hale geldiğinde ise çekimlere başladık. Her filmin çekimi 3-4 gün sürdü. Fakat her film için haftalar öncesinden hazırlık yapmak gerekiyordu. Bunun için İdil Kültür Merkezi çalışanları eksikleri tamamlamak için çalışmalarda bulunuyorlardı. Ayrıca TAYAD'lı Aileler de hem filmin çekileceği setin hazırlanmasında hem tutsakların el ürünlerini ve mektuplarını bize ulaştırmada yardımcı oldular. Hatta bazı filmlerde rol aldılar.
Bugüne kadar çekilen yedi filmde birçok sinema ve tiyatro oyuncusunun yanı sıra birçok amatör oyuncu da rol aldı. Geçtiğimiz yıl kardeşinin cenazesinin toplu mezardan alabilmek için ölüm orucu eylemi yapan Hüsnü Yıldız da bir filmde ölüm orucu direnişi yapan bir tutsağı canlandırdı.
Yürüyüş: Tutsakların senaryo ve çekimler esnasında katkısı nasıl oldu? Bu sürece tutsaklar nasıl katıldı?
Grup Yorum: Film projesi başlar başlamaz tüm hapishanelerdeki devrimci tutsaklardan mektuplarla önerilerini aldık. Birçok anlatım, öykü ve görüş geldi. Bunları yönetmenlerle de paylaştık. Oradaki yaşamı genel hatlarıyla bize anlattılar. Onların disiplinini, programlı yaşamlarını, yaratıcılıklarını, örneğin "top"larla yapılan haberleşmeleri, filmlerimize kattık. Film çekimi sırasında, tahliye olan devrimci tutsaklar, film setine gelerek yaşadıklarını anlattılar. Aralarında nasıl iletişim kuruyorlar, nasıl enstrüman yapıyorlar anlattılar, gösterdiler.
Yürüyüş: Tutsaklara tecriti anlatmalarını istediğimizde anlatmakta, tarif etmekte zorlanıyorlardı. Belli tanımlarla, belli biçimlerle anlatmanın imkansız olduğunu söylüyorlardı. Siz bu filimi çekerken yeteri kadar anlatamama kaygısı yaşadınız mı?
Grup Yorum: Elbette F Tipi hücrelerde tecriti kitaplardan okuyarak, ya da yaşananları dinleyerek anlayamayız. Ama biz yaşananları güçlü bir şekilde hissettiğimizi düşünüyoruz. Çünkü biz de uzak değiliz F Tiplerine. Grup Yorum içinde de İdil Kültür Merkezi çalışanlarından da bir çok arkadaşımız tanıştı bu hücrelerle. Ve hala sevdiklerimiz, insanlarımız, gençlerimiz, bu ülkede zulme karşı duran herkes konuyor bu hapishanelere. Ama yine de anlatılanlarda bir eksiklik olmasın diye her zaman dikkatli olduk. Bu yüzden tecrit ve tecrite karşı mücadele sürecinin tam ortasında yer alan tutsaklarla ve TAYAD'lılarla hep iletişim halinde olduk. Amacımız tecrit işkencesini hissetmek, hissettirmek. Buna karşı geliştirilen direniş yöntemlerini anlatmak.
Yürüyüş: Film çekimlerinin büyük çoğunluğunun çekildiğini söylüyorsunuz. Bu filmi çekerken kafanızda tecritle ilgili başka projeler şekillendi mi? Tecriti daha başka yöntemlerle anlatma düşünceniz var mı?
Grup Yorum: Elbette. Bizim amacımız Türkiye'de devrimci bir sinema anlayışının olması. Bunun için sinema öğrencileriyle birlikte tartışıyoruz, filmler izliyoruz, yeni projeleri tartışıyoruz. Sanatın başka dallarında da tecrite karşı bir şeyler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Tecrit hücrelerinden yazılan şiirler var. Bir şiir albümü yapmayı düşünüyoruz. Şiirler tek başına çok güçlü bir direniş aracı haline gelebiliyor.
Yürüyüş: Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Grup Yorum: Filmin galası 19 Aralık 2012'de Beyoğlu Atlas Sineması'nda yapılacak. 21 Aralık'tan itibaren de tüm Türkiye'de sinemalarda izlenebilecek. Ayrıca mahallelerde ve Anadolu'nun birçok yerinde filmimizi milyonlara izleteceğiz.
Ayrıca bir çok yönetmenin ve sinema emekçisinin böyle bir konu hakkında çalışmasının tecrite karşı politik bir eylem olduğunu düşünüyoruz. Yani filmin çekim aşaması bile insanları tecrite karşı örgütleyen bir niteliğe sahip.
Nedir Tecrit?
"Mesela yüksek sesle gülmeyi kendine yasaklamaktır!"
Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Hapishanesinden 2 No'lu F Tipi'ne bir sabaha karşı operasyonuyla yaklaşık 20 tutsak sürgün edilmiştik. Hepimiz tek kişilik hücrelere dağıtıldık. Kimseyle haberleşmeyelim diye etrafımızdaki hücreler boşaltılmıştı. 6 ay tek kişilik hücrelerde tutulduktan sonra iki kişinin aynı havalandırmaya çıktığı tek kişilik hücrelere koyulduk. 6 ay sonra ilk kez havalandırmada buluştuğumuzda gün boyu havalandırmada volta atıp tek kişilik hücrelerde geçen 6 ay üzerine sohbetler ediyorduk. Arkadaş komşu hücrelerden birinde kalan bir adli tutukluyu anlatıyordu. O da tek kalıyormuş, "kafayı sıyırmış galiba gün boyu kendi kendine kahkahalar atarak gülüyor" demişti.
Öyle ya, F Tipi hücrelerde kahkahalar atarak gülmek "kafayı sıyırma"nın işaretidir. Yasaktır F Tiplerinde kahkahalarla gülmek. Kendi kendine koyduğun bir yasak...
Bazen okuduğun bir yazıya, izlelediğin bir filme, arkadaşından gelen bir mektuptaki komik bir cümleye ya da yan hücrelerden gelen nottaki bir söze kahkahalar atarak gülerken kendini yakalarsın. Ama bu gülme çok uzun sürmez. Hemen susturursun kendi kendini. Kendine bir kontrol çekme ihtiyacı duyarsın.
Ne oluyor? Çok komik olduğu için mi güldüm... Yoksa, yoksa... Bana bir haller mi oluyor?
Ama her halükarda artık susmuşsundur. Susturmuşsundur kendini. Kahkahalı ya da kahkahasız... Gülemiyorsundur artık.
İşte tecritin bir yanı. F Tiplenin insanlık dışı bir yanı: İnsana kendi kendine gülme yasağı koyduruyor.
Kaynak: Yürüyüş Dergisi
- 10 gösterim