Bir tutsak mektubunun düşündürdükleri... Oya Açan

Sevgili Adil,

Gülazer'in (Akın) mektubunu okudum, herkes adına yükselttiği isyankar çığlığı...

Önce fotoğrafı inceledim uzun uzun... O tanıdık gülümsemeyi, o gururlu duruşu, kadınlara özgü o hangi yaşta olunursa olunsun terk edip gitmedikçe coşku aşılayan iyimser ifadeyi, ellerin usulca kavuşturuluşunu, saçlardan yayılan, büyüyen dayanışmacı güzelliği, arkadaki teneke kapların ve paspas sopasının... kısacası gündelik hayatın sıradan zorunluluğunu kapatmayı hedeflemeyen o birbirlerine dostça sokuluşlarını... baktım baktım.

Mektup çarptı beni sonra. Yıllar geçmiş olsa da, mahpusa bir kez olsun düşmüş olanların bile bigane kalamayacağı o yalınlık, o sıcaklık, o doğallaştırılmış direnme tutkusu... İnsanın insanlaşma serüveninin kilometre taşları hepsi. Ağlamak yok, zırlamak yok, yalvar-yakar olma hali yok, acındırma keza... Tevekkül de yok ama; çığlık çığlığa bir panorama eşliğinde duyguların ve direncin haykırışı var satırlarda. Keskinlik meraklısı çıkışlardan farklı sindirilmiş bir militanlık taşıyor şu cümleden: “Direnmek bizim işimiz!..”

O satırları okur okumaz 'bir mektup yazayım' dedim onlara; mahpusluktan ve sürgünden birikmiş duygularla. Çünkü bilirim insan zamansızlıktan ne kadar yakınırsa yakınsın, hele AG ve ÖO dönemlerinde belirgin bir iyileştirici gücü vardır yazışmanın... Sonra vazgeçtim, karşılıklı yazışmadıktan sonra ne anlamı var dedim kendi kendime.

Yazacak olursan eğer -anlaşılan o ki çeşitli hapishanelerdeki tutsaklarla yazışıyorsun- benden yana çok selam söyleyesin başta Gülazer'e sonra fotoğraftaki diğer genç-güleç arkadaşlara ve tabii herkese...

Kendine iyi bak, görüşmek dileğiyle...

Oya Açan

Görülmüştür ekibinin notu: 29 yıldır cezaevinde olan Gülazer Akın'ın söz konusu mektubunu okumayanlar şu bağlantıdan okuyabilirler: 19 Yıllık Tutsak Yazar Gülazer Akın'dan Önemli Açıklamalar