Boğaziçili Tutuklu Kadın Öğrencilerden Mektup Var

Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan dört kadın Boğaziçi öğrencisi, kamuoyuna ve üniversite bileşenlerine hitaben bir mektup yazdılar. “Savaş çığırtkanı dalgaya teslim olmayacağız” dediler.

18 Nisan 2018

Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutulan tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri “Boğaziçili Tutsak Kadınlar” imzasıyla bir mektup yolladı.

Mektupta” hükümetin yönetememe sıkışıklığını gündem değiştirerek, savaşlar ve teröristler icat ederek aşmaya çalıştığını” söyleyen kadın öğrenciler; susarak bu suça ortak olmayacaklarını söylediler.

Tutuklu öğrenci sayısı 13

19 Mart günü Boğaziçi Üniversitesi’nde “Afrin Lokumu” dağıtılmasına tepki gösteren öğrenciler önce sosyal medya tarafından sonra da Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmişti. Olayın ardından farklı tarihlerde ev, yurt ve kampüs içinde gözaltına alınan öğrencilerden dokuzu 3 Nisan günü, biri ise iki gün sonra “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Tutuklamaların ardından gözaltılar devam etmiş, 14 Nisan’da gözaltındaki dört öğrenciden üçü daha tutuklanırken, biri adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Mahkeme tarafından verilen bu karar ile birlikte tutuklu bulunan öğrenci sayısı 13’e yükseldi.

“Susarak bu suça ortak olmayacağız”

3 Nisan’da tutuklanan öğrenciler arasında olan dört kadın öğrenci 15 gündür Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nde kalıyor.

Tutuklanmalarının ardından ilk kez seslerini duyurabilme fırsatı bulabildiklerini belirten kadın öğrenciler bir açık mektup kaleme aldılar. “Boğaziçili Tutsak Kadınlar” imzasıyla yazdıkları açık mektupta şu ifadeleri kullandılar:

"Kamuoyuna ve Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerine,

"İki haftalık gözaltı sürecinin ardından, tutukluluğumuzun ilk günlerinde sesimizi duyurabilme fırsatını ancak bulabildik. Bu mektup dünyanın dört bir yanında özgürlüğümüzü isteyen akademisyenlere, okuldaki hocalarımıza, insan hakları savunucularına, gazetecilere ve arkadaşlarımıza cevabımızdır.

“Mevcut iktidar sürekli palazlandırdığı bir savaş ortamı yaratmakta ve tüm muhalif sesleri zorba yöntemler ve işkenceyle susturmaktadır. Muhalefetin yüksek olduğu üniversitelere ise kayyum rektörler atanmakta, barış isteyen akademisyenler ve öğrenciler hukuka aykırı bir şekilde yargılanmakta ve hapishanelerle cezalandırılmaktadır.

"Bugün 13 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin eğitim hakkı fiili olarak gasp edilmiştir. Bize ve okulumuza dönük bu sert saldırılarının siyasi süreçlere bağlı olduğunu; krize sürüklediği ülkeyi yönetememe sıkışmışlığını gündemi değiştirerek, savaşlar ve teröristler icat ederek aşmaya çalıştığını biliyoruz.

“Üniversitemize yönelik baskıcı politikalara başından beri karşı olan bizler akademiyi terk etmemekte kararlıyız. Kampüste muhbirlik furyasına açıkça destek veren ve onun bir parçası olan kayyum rektörlüğün açıklamasını ve kendi öğrencilerini hedef göstermesini asla kabul etmiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’nin yürürlükteki yasaları dahi çiğneyen açıklama metninin resmi sayfalardan derhal kaldırılmasını talep ediyoruz.

“Yurtlardan, kütüphanelerden, kampüs kapılarından teker teker alınmamıza neden olan düşüncelerimizi yineliyoruz: Silahlara, şehirlerin bombalanmasına, ölümlere ve yüz binlerce insanın göç etmek zorunda bırakılmasına karşıyız! Susarak bu suça ortak olmayacağız. Yükselen şovenist ve savaş çığırtkanı dalgaya teslim olmayacağız.

“Boğaziçi Üniversitesi’ne ve öğrencilerine uyguladıkları baskıyla bizi ne korkutabilir ne de yıldırabilirler. Biz tarihe karşı sorumluluğumuzu içeride olduğumuz süre boyunca mücadelemizi sürdürerek gerçekleştireceğiz. Sizi de dışarıda bu mücadelemizi yükseltmeye çağırıyoruz!

“Boğaziçili Tutsak Kadınlar"

(ÇT)

Kaynak: BİANET