22 yıldır Galatasaray Meydanı'nda adalet arayan Cumartesi Anneleri'ne destek veren 80 yaşındaki Selvi Gülmez, 23 yıldır da cezaevi yollarında. Gülmez, 18 yıldır tek kişilik hücrede tutulan hasta tutuklu oğlunun tedavi edilmesi çabasında.
Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995'te Galatasaray Meydanı'nda gerçekleştirdikleri oturma eylemiyle başlattıkları hakikat arayışlarını sürdürüyor. Her Cumartesi günü yaptıkları eylemleri 700’üncü haftadan itibaren polis tarafından engellenen Cumartesi Anneleri, buna rağmen yakınlarını aramaktan vazgeçmiş değil.
1996 yılından bu yana Galatasaray’a gelerek Cumartesi Anneleri’nin eylemine destek veren 80 yaşındaki Selvi Gülmez de sık sık polis şiddetine maruz kalan annelerden biri. Çoğu kez yerlerde sürüklenen anne Gülmez, buna rağmen hiç pes etmedi.
ELİNDE BİR KAYIP FOTOĞRAFI
Gülmez, polis sert müdahalede bulunduğu 700’üncü hafta eyleminde de anneleri yalnız bırakmadı. Öyle ki “Dayağa razıyım ama gaza dayanamıyorum” diyor. Cumartesi Anneleri’nin eyleminde her hafta elinde bir kayıp fotoğrafıyla görünen anne Gülmez, Cumartesi Anneleri’ne destek verirken aynı zamanda 1995 yılında tutuklanan kızı Nergiz Gülmez için de cezaevine gidip geliyordu.
19 Aralık 2000’de cezaevlerine düzenlenen operasyona karşı ölüm orucuna giren ve eyleminin 123’üncü gününde yaşamını yitiren kızı Nergiz Gülmez’i anlatan anne Gülmez, “Cumartesi Anneleri’nin evlatları kayıp. Kayıp çok zor. Ben Hanife anneye ‘Oğlunu kaç yaşında kaybettin?’ diye soramıyorum. Benim bir mezarlığım var, gidip ziyaret edebiliyorum. O annelerin mezarlığı yok. Bizim o meydanda kanlarımız döküldü. Şimdi o meydanı bize yasaklıyorlar” diyor.
ADALET BAKANLIĞI’NA MEKTUP
Kızının yaşamını yitirdiği yılda oğlu Ali Gülmez de tutuklanıyor. Şu an Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan oğlu Ali Gülmez’in 18 yıldır tek kişilik hücrede tutulduğunu ve hasta olduğunu belirten anne Gülmez, oğlunun tedavi edilmesini istiyor. İki yıl önce Edirne F Tipi Cezaevi’nden Bolu Cezaevi’ne getirilen oğlunun burada tedavisinin engellendiğinin altını çizen anne Gülmez, şunları söylüyor: “Oğlum idrar yollarından rahatsız ve basuru var. Edirne Cezaevi’nde kalırken ilaçlarını alabiliyordu. Bolu’da ne doktora götürüyorlar ne de ilaçlarını veriyorlar. Adalet Bakanlığı’na mektup yazdım. Suç duyurusunda bulundum. Bulunduğu yerde çok fazla rutubet var. Bu yüzden astımı çıktı. Ben ‘Oğlumu çıkarın eve götüreceğim’ demiyorum. Oğlumun Kandıra Cezaevi’ne sevk edilmesini, ilaçlarının verilmesini ve tedavisinin yapılmasını istiyorum.”
‘F TİPİ ZULÜMDÜR’
Bolu Cezaevi’ndeki koşulların çok kötü olduğunu ifade eden anne Gülmez, şöyle devam ediyor: “Spor yaptırmıyorlar. Kaldığı yer çok havasız. Havalandırmaya bile dikenli teller çekmişler. Bazı cezaevlerinde havalandırmaya iki saat çıkarıyorlar. Bolu’da ise bir saat havalandırmaya çıkarıyorlar. Diğer cezaevlerinde ayda bir kere açık görüş oluyor. Burada iki ayda bir veriyorlar. Görüşe gittiğimde ‘Bolu başka bir devletin cezaevi mi? Buradakiler insan’ dedim. Güldüler. Torunlarımı ve gelinimi görüşe almıyorlar. Bize telefon ettiğinde asker gibi künyeyi oku diyorlar. O da okumuyor. Hemen telefonu kapatıyorlar. Bu F tipi bir zulümdür.”
23 YILDIR CEZAEVİ YOLLARINDA
Geçtiğimiz aylarda 7’nci ameliyatını olan anne Gülmez, ilerleyen yaşına ve hastalığına rağmen oğlunun her açık görüşünde tek başına İstanbul’dan Bolu’ya gidiyor. 23 yıldır cezaevlerine gidip geldiğini hatırlatan anne Gülmez, “Bir kez olsun cezaevi kapısında ağlamadım. Üzerimdeki her şeyi çıkarttırıyorlar. Bastonumu bile bıraktırıyorlar. Bunların hepsi bana vız geliyor. Benim derdim oğlumu hastaneye götürsünler. Tedavisi olmasını engellemesinler. İlaçlarını alsınlar” diyor.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
- 28 gösterim