Canım burnumda kaç zamandır
Dilimin ucunda bukağısız küfürler dolaşıyor
Hiç birini geri alamıyorum
İlk kez bu kente de küfür basıyorum
Kalbim acıyarak ve ağlayarak
Neden sesini yitirdi bu kent?
Bu Surlar ki
Yabancı atların toynak izleri karıştı da eteklerinde
Ömründe yitirmedi sesiniz.
Bazalt taşlı evlerin büyüsü nerede?
Hevsel ‘ e kıvrılan sokakların buklesi enfes gizemi
Kırklar Dağı ‘nın on gözlüyle buluşan ihtişamı
Bakırcılar çarşısının serenadı
Hamravat ‘ın hüznü
Surp Girigos kilisesinin asırlık ahı,
Bu kenti güzelleştiren o kadınlar nerede şimdi?
Yaprak bile kıpırdamıyor.
( Umut da mı terk etti kenti? )
umutlar ki, yağmalanmış çağlardan topladığımız
Çocuk gülüşleriydi,
Ensesinden vurulmuş bir geceden geriye kalan
Dicle yakamozları (Onlar da mı gitti? )
Oysa ‘’ ne afat ‘’ sevmiştim ben bu kenti.
Şimdi geçtiğim sokaklarda çoğalan kuş ölüleri
-kırk tellilerin boynunda urgan izleri –
Suyu akmayan musluktan susuzluğunu gidermenin telaşında
Tanıdık sokak kedileri
Aşırdığı elmaları göğsünden tutan çocuk ürkekliği
Veyahut
Gözlerinde yağmur bulutlarıyla
Barikat yıkıntılarında soluk arayan gerilla anneleri
(Onlar ki, gelmeyecek üzere giden savaşçı erkeklerinin
Hüznünü yüzlerinde taşıyan yine de
Çöl kadar suskun –yalnız ve direngen –
Bedevi kadınların kaderini yaşıyorlardı )
Artık bir dağ bağrını yırtıp patlayıverse diyorum.
Bu sessizlik dinse
Kenti güzelleştiren o yarıca yüzlü kadınlar
Geri dönse
Bir behimi zevk sürüp giden
Kuş ölümleri bitse
-Kırk telliler ki çocukluk düşlerimdi benim
Ve ‘’Büyük Ruh ‘un sadık yoldaşları –
Artık kent kalksa diyorum
Ruhunu giyinse
Yollara düşse
Kırılmayan bir testimiz dışında
Neyimiz kaldı ki geriye?
ENGİN AYDINALP
T TİPİ KAPALI CEZAEVİ
BAFRA/SAMSUN
- 20 gösterim