Polis Hapishaneden Tutuklu Kaçırmak İstedi

Tutuklandığı dosya kapsamında biyolojik işlem yapılmak üzere savcılık ve TEM polislerince Bakırköy Hapishanesi'nden gözaltına alınma tehdidiyle karşı karşıya olan Esin Kavruk için yapılan açıklamada, bu durumun tüm tutsaklara yönelik bir tehdit olduğu vurgulandı.

Savaşa karşı yaptığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklanan ve Bakırköy Kadın Hapishanesi'nde tutulan Esin Kavruk, TEM polisi ve savcılığın talebi üzerine hapishaneden gözaltına alınmak istendi. 12 Eylül dönemi uygulaması olan bu yönteme karşı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısına Kavruk'un kardeşi Ahmet Kavruk, Avukatı Gülizar Tuncer, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, İHD İstanbul İl Başkanı Gülseren Yoleri ve çok sayıda kişi katıldı.

Toplantıda konuşan Yoleri, tutsakların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekti. Tutsakların özellikle hücrelerinden çıkmak zorunda kaldıkları hastane, görüş, arama vs. durumlarda işkenceye varan uygulamalarla karşılaştığını kaydeden Yoleri, "Disiplin soruşturmalarında ise bu durumun boyutu artıyor" dedi. Esin Kavruk özelinde tutsaklara 12 Eylül uygulaması olarak bilinen, hapishaneden tekrar işkenceli sorguya götürme uygulamasının yapılmak istendiğine dikkat çeken Yoleri, "Geçmişte bu sıradan Bir şey gibi uygulanıyordu. En son 2002'de KHK ile tartışılmış. Yeni bir soruşturma açılmışsa ya da tutuklu olduğu dosyadan ihtiyaç varsa tutsağın sorgulama olacağı ancak emniyette yapılacağına dair bir düzenleme yok. Bu yasaya aykırı. Esin Kavruk, sosyal medya paylaşımından tutuklu, böyle bir uygulamaya mahal verecek bir eylemi yok. Sadece Esin Kavruk değil, bu uygulama tüm hapishanelerde yaygınlaşabilir. İHD olarak her zaman olduğu gibi işkencenin durdurulmasını söylüyor ve bunun için çabalıyoruz" dedi.

'ROBOCOPLA KOĞUŞU BASAR SENİ TEM'E VERİRİZ' TEHDİDİ
Kavruk'un avukatı Gülizar Tuncer de müvekkilinin savaş karşıtı gerekçesiyle cezalandırılmak için tutuklandığının altını çizdi. Kavruk'un emniyette susma hakkını kullandığını ancak savcılık sorgusunda sosyal medya paylaşımlarını kabul ettiğini belirten Tuncer, süreci şöyle aktardı: "Esin Kavruk'un düşünce açıklaması nedeniyle tutuklandı, bir örgüt üyeliği ya da eylem söz konusu değil. Yani bedeni üzerinde biyolojik bir işleme gerek yok; kan, tükürük örneği gibi şeylerin alınmasına gerek yok. Ama buna rağmen TEM polislerinin talebiyle 11 Kasım günü rızası olmaksızın Adli Tıp'a götürüyorlar. Esin bu uygulamayı reddettiğini ifade ediyor ve Esin aleyhinde tutanak tutuyor. Daha sonra 14 Kasım'da Bakırköy Cezaevi müdürü ve başgardiyan Esin'i çağırıyor ve yeni bir kararı -ki daha önceki de tebliğ edilmedi- sözlü olarak bildiriyor. Kendisi kabul etmezse savcılık ve TEM polisi talimatıyla zorla uygulamanın gerçekleşeceği söylenmiş. Esin durumu koğuştaki arkadaşlarına anlatınca, onlar da Esin'i kesinlikle polise teslim etmeyeceklerini söylemiş. Bunun üzerine cezaevi müdürü ve başgardiyan 'o zaman biz robocop eşliğinde koğuşu basar, seni alır, kapının önünde bekleyen TEM polislerine teslim ederiz' demişler. Salı gününe kadar Esin ve koğuştaki arkadaşlarına süre vermişler."

'EVİMİZİ ÖZEL HAREKAT POLİSLERİ BASMIŞTI'
Esin Kavruk'un kardeşi Ahmet Kavruk'ta akşam saatlerinde evlerinin özel harekat polisleri tarafından basıldığını ve arama sırasında evin bir odasına kapatıldıklarını ve bir polisin yanlarında beklediğine dikkat çekti. "Özel harekat polisi eve girer riskli bir durum olup olmadığına bakar ve sonra çıkar. Aramada bulunmaz ama uyarmamıza rağmen evi terk etmediler. Bizi bir odada tuttular, başımızda beklediler ve evi talan ettiler" diyen Kavruk, OHAL'den sonra gözaltıların günlerce sürmesine rağmen ablasının jet hızıyla tutuklandığını belirtti. Esin Kavruk'un sağlık kontrolüne giderken polisler tarafından başının eğilmek istenmesine direndiğini ve darp edildiğini kaydeden Kavruk, "Bakın bu hastanede oluyor. Ablam gidip darp raporu almak istiyor ama hastane doktoru 'darp yok' raporu veriyor. Vücudunda morluklar olduğu için hapishane doktorundan darp raporu aldı, itiraz ettik ama bir karşılığı olmadı. Ablam zaten gözaltında 3 IŞİD'linin olduğu hücrede tutuldu, psikolojik şiddet gördü, sözlü tacize uğradı" diye konuştu.

GÜLÜM: CEZAEVİ İŞKENCEHANEYE DÖNDÜ
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de hukukun olmadığı bir ülkede yaşandığının altını çizdi. Gülüm, "Var olan hukuğa, hak ve özgürlüklere bile uymayan bir yargı, iktidar var. Darbe girişimini 'Allah'ın lütfu' gibi değerlendirenler, bu lütuftan yararlanıyorlar. Bütün keyfi uygulamalar KHK'larla, KHK yoksa da KHK'ya dayanarak yapılıyor. OHAL kalktı diyorlar ama KHK'lar yasallaştı. Yasallaşmayanlar da OHAL KHK'larına dayanarak sürüyor. Faşizm koşullarında bir idare biçimi var. Toplumsal muhalefete dönük yargı baskı aracı olarak kullanılıyor. En ciddi nokta cezaevi. Ne zaman toplumsal muhalefet sindirilmeye çalışılsa ilk cezaevinden başlanıyor. Birçok başvuru geliyor bize, cezaevi cezanın çekildiği yer olmaktan çıkıp, fiili olarak işkence merkezine dönmüş durumda" dedi.

Savcılara hukuka uyma, yetkililere de bu hukuksuzluktan vazgeçme çağrısı yapan Gülüm, şöyle devam etti: "Bedene müdahale kabul edilemez hele ki kadın bedenine asla!"

Kaynak: Etkin Haber Ajansı