Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16. Maddesinde Değişikliğe Gidilmelidir.
Adalet Bakanlığı’nın 02.01.2023 tarihli açıklamasına göre, Türkiye hapishanelerinde 341.497 mahpus bulunmaktadır[1]. Avrupa Konseyi yıllık ceza istatistiklerine göre; Türkiye hapishanelerinde 2018 yılında 107, 2019 yılında 95, 2020 yılında ise 128 mahpus hayatını kaybetmiştir. 2021 ve 2022 yılları için ise herhangi bir istatistik resmi olarak paylaşılmamıştır. Bunun yanında sivil toplum örgütleri olarak yaptığımız çalışmalardan ve basına çıkan haberlerden takip edebildiğimiz kadarıyla 119 mahpus hayatını kaybetmiştir. Kamuoyuna yansımayan hayatını kaybeden mahpus sayısının çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
Hasta mahpuslar Cumhurbaşkanlığı affı ile ilgili genelgede yapılan düzenlemeyle son günlerde tekrar gündeme gelmiştir. 01.01.2006 yılında yayınlanan 20 nolu “Özel Af Taleplerinde Yapılması Gereken İşlemler” başlıklı genelge 02.01.2023 tarihinde 20/1 nolu “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler” başlıklı genelge olarak yeniden düzenlenmiştir. Kamuoyunda yaratılan olumlu havanın aksine, düzenleme ile çok fazla yapısal değişikliğe gidilmemiş; yalnızca “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” sebebiyle af talebinde bulunmayan mahpuslarla ilgili olarak kamu kurumlarına resen başvuru yolu açılmıştır.
Hasta mahpusların sorunlarına yapısal, süreğen ve standardize çözümler getirilmesi için 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16. maddesinde yer alan “hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi“ düzenlemesinde değişikliğe gidilmelidir. 16. madde gereğince tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınan raporlar, mahpusların cezaların hafifletilmesi veya kaldırılması için yeterli olmamakta ve Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) alınacak rapor zorunlu tutulmaktadır. Hastane heyetlerinin ağır hasta ve hayatını tek başına sürdüremeyen birçok mahpus için hapishanede kalamayacağı yönünde görüş bildirmesine rağmen ATK’nin “cezaevinde kalabilir” yönünde verdiği raporlarla infaz ertelemelerini engellemektedir. Bu sebepten ötürü birçok hasta mahpus tedavileri düzenli yapılamadığı ve hapishane şartları tedavi için uygun ortam yaratmadığı için hapishanede hayatını kaybetmektedir. Aynı şekilde birçok hasta mahpus tedavi olanakları ortadan kalktıktan ve ölüm sınırında tahliye edildikten çok kısa bir süre sonra hayatını kaybetmektedir. Nevzat Çapkın, Sabri Kaya, Ehettin Kaynar ve son olarak da Hamdin Ördek tahliye edildikten altı gün sonra hayatını kaybetmiştir.
Bu kapsamda aşağıda imzası bulunan sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri ve barolar olarak Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16. maddesi kapsamında aşağıda belirttiğimiz öneriler doğrultusunda yasal değişikliklerin bir an önce yapılmasını talep ediyoruz:
- ATK tarafından hazırlanan tarafsızlığı tartışmalı ve bilimsel gerçeklikten uzak raporlara bağlı kalınmadan üniversiteler ile eğitim ve araştırma hastanelerinden alınan raporların infazın ertelenmesi için yeterli olması.
- Klinik kararlarla ilgili süreçlerin Mandela Kuralları’nda da öngörüldüğü gibi yeterli nitelikte, tam bir klinik bağımsızlıkla hareket eden uzmanlar heyetinin katılımı ve denetimine açık olması.
- Sübjektif değerlendirmelere sebep veren “toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen” ifadesinin kaldırılması.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
İstanbul Tabip Odası
Özgürlük için Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şubesi
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu
Van Barosu
1] https://cte.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/9012023084752istatistik-1.pdf
Kaynak: www.cisst.org