SAĞLIK RAPORLU HASTA MAHKUM YAZAR METİN TURAN SERBEST BIRAKILMALIDIR


 

SAĞLIK RAPORLU HASTA MAHKUM

YAZAR METİN TURAN SERBEST BIRAKILMALIDIR

TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) ve PEN üyesi yazar Metin Turan, serbest bırakılmasına dair sağlık raporu olduğu halde içeride tutulmaktadır. Her iki gözü de körlük noktasına ulaşan yazar Metin Turan, yaklaşık 24 yıldır cezaevlerindedir.  sağlık kurulları raporuna uygun olarak serbest bırakılarak tedavisinin önü açılmalıdır.

İstanbul Adli Tıp Kurumu ile Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu'nun verdiği kararlar doğrultusunda, hasta mahkum Metin Turan'ın serbest bırakılması, onun tedavisi açısından çok büyük önem taşımaktadır. 


 

1967 yılında Samsun’da doğan Metin Turan ilk, orta ve lise öğrenimini Samsun’da tamamladı. 1990 yılında onur öğrencisi olarak bitirdiği ODTÜ İktisat Bölümü’nde aynı yıl yüksek lisans eğitimine başladı. Bu sırada grup müziği, halk dansları, halk bilim araştırmaları gibi uğraşları oldu. 1987 yılında Ankara'da kurulan müzik grubu Grup Ekin'in kurucuları arasında ve solistlerindendir. Verdikleri konserler ve yaptıkları üç albüm ile isimlerini ülke genelinde duyurmuşlardır.

Politik nedenlerle geçirdiği soruşturmalarla aldığı cezalar sebebiyle yüksek lisansını yarım bırakmak zorunda kalan Metin Turan, cezaevinde bulunduğu 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü de bitirdi. 

24 yıldır hapishanede yatmakta olan Metin Turan, 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen 'Hayata Dönüş' operasyonunda görme yetisini yitirmekle karşı karşıya kaldı. 

TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) Çanakkale Temsilciliği üyesi yazar Mehmet Kılıç'a yazdığı 28 Temmuz 2024 tarihli mektubunda, sağlık durumu ile ilgili olarak yazdıklarını sizlere aktarmak istedik:


 

“Gözlerimdeki görme kaybı-körleşme nedeniyle, uzun yıllara yayılan hapisliğimi daha da ağırlaştıran günler yaşıyorum. Herkesin malumu, apaçık tanıklığı olan “Hayata Dönüş Operasyonu” sırasında ve sonrasında yaşadıklarım, kafama aldığım darbelerle devamında muhatabı olduğum uygulamalar nedeniyle, gözlerimde sinir yırtılması-retina dekolmanı oluştu. Bu yüzden önce sol gözüm, peşi sıra sağ gözüm tümüyle karardı, körleşti. Edirne F Tipi Cezaevi'nde yalnızken, tek başımayken, sadece sağ gözümde, burun yönünden aldığım bir ışık bir aydınlıkla dilekçe yazdım. Uzun süre başında Hikmet Sami Türk'ün bulunduğu Adalet Bakanlığı'ndan cevap alamadığım gibi, hastaneye de götürülmedim. Kişisel çabamla ulaştığım, o dönem Cumhuriyet Gazetesi'nden yazan Oral Çalışlar'a durumumu anlattım. Sağlık sorunum ve içinde bulunduğum koşulları anlatan makalesi yayınlandıktan bir gün sonra, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürüldüm. Burada her iki gözüme de (2001-2003 arası) operasyonlar yapıldı. Ardı sıra İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde, yine her iki gözüme ameliyatlar/lazer operasyonları, sol göze yapay mercek yerleştirme gibi işlemler uygulandı. Ancak sol gözüme takılan yapay mercek zamanla kaydı, işlevsiz-göz içi bir çöpe dönüştü. Sağ gözümde ise, en son Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde yapılan ameliyatta oluşan hasar nedeniyle, dairesel bir karaltı gündeme geldi. Bunları yaşarken İstanbul Adli Tıp Kurumu'na çıkarıldım. “3 ay ceza ertelemesi” verildi. Ancak uygulanmadı. Yıllar içinde ağırlaşan, kronikleşerek sürekli hale gelen ve beni sakatlayan, yaşamımı idame ettirmede zorlayan körleşmemle ilgili çaba içerisinde oldum. İlgili ceza kanunu'nun 16/2 maddesi uyarınca, cezanın ertelenmesi, hafifletilmesi ya da tümüyle ortadan kaldırılması için başvurular yaptım. Sağlık kurullarına çıkarıldım. 

2013 yılında geldiğim Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi'de başvurum sonrası Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu'na çıkarıldım. 11.07.2014 tarihli -2726 no'lu Sağlık Kurulu Raporu'nda, “Mevcut hastalıkları kalıcıdır. Göz açısından düzelmesi söz konusu değildir. Bu nedenle 2(iki) yıl cezasının ertelenmesine...” denildi. Fakat İstanbul Adli Tıp Kurumu, “Oda şartlarında kendi başına hareket edebildiği, oda kapısını açıp çıkabildiğine göre...” diyerek 13.10.2014 tarihli, 12307 sayılı kararıyla, yetkili hastane sağlık kurulu kararını tanımadı, uygulamadı. 

Sonrasında, ortalama bir ya da iki yıl arayla çıkarıldığım yetkili devlet hastanesi sağlık kurulu kararlarının tıbbi tanılarıyla ceza ertelemesi yönünde verdikleri raporlar İstanbul Adli Tıp Kurumu'nca reddedilecek, aşamalar halinde tümüyle körleşen sol gözüm ile artık organik olarak görme yetisi azalan, sadece küçük bir “adacık”tan görebildiğim, sağ gözümün geldiği nokta ne yazık ki sadece izlenecektir. 2015, 2017, 2019 ve nihayet 2023 yıllarında görme yetimi nasıl kaybettiğim, körleşmemin geldiği boyut, anlaşılması için ekte sunduğum Adli Tıp Kurumu raporlarından da anlaşılacaktır. 

Gelişmeleri şu şekilde özetleyebilirim: 

2014 yılında; sol göz görme alanım yaklaşık 1mps, sağ göz görme alanımsa yaklaşık 2mps olarak tespit edilmiştir. 

2016 yılında; sol göz görme alanım 10-15 cmps'ye, sağ göz görme alanımsa yaklaşık 1,5 mps'ye gerilemiştir.

2017 yılında; Sol gözüm için artık ölçüm yapılamadığı, sadece el hareketini algıladığı, sağ göz görme alanınınsa yaklaşık 1mps'ye gerilediği belirlendi.

2019 yılında; Sol göz için net olarak “körleşme” denildi. Sağ göz içinse “progresyon” (kötüleşme) tanısı yapılarak görme alanı için yine yaklaşık 1mps tanısı konuldu.

2022 yılında; çıkarıldığının Bafra Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu her iki gözümün durumu karşısında şaşırıp, 06.12.2022 tarihli raporunda, “Göz hastalıkları” satırına şunu yazdı: “............?”

2023 yılında; sol gözüm için ölçümün yapılamadığı, bu gözün körleştiği, sağ gözle başlayan organik bozulma sonucunda görme alanının 30cmps'ye kadar düştüğü belirlendi. “Var” denilen bu 30cmps'lik görme alanının sağ gözümün ameliyatlar sonrası hasar alan kısmı dışında kalan sınırlı “adacık” olduğunu söylemeliyim. 

Eğitim Araştırma Hastanesi'nin verdiği, (2014) “2 yıl ceza ertelemesi”ne Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Sağlık Kurulu'nun verdiği (2019 ve 2023) “Cezasının süresiz ertelenmesine”, kararlarına rağmen, her seferinde Adli Tıp Kurumu reddetti, onamadı. Ağırlaşan durumum seyredilmeye, “acaba tümüyle ne zaman kör olacak” diyerek izlenmeye, verdikleri son raporda “kronik-sürekli hasta”, “hastalığı sakatlık düzeyinde” dedikleri halde, devam ediliyorum. 

En son Adalet Bakanlığı'nın 02.01.2023 tarihli 20/1 no'lu Genelgesi kapsamında başvurmuştum. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'na çıkarıldım. Kurul'un 11.09.2023 tarihli ve 22331 sayılı kararında şöyle denildi:

“...a-) Düzenli takip edilmesi gereken kronik-sürekli hastalığı olduğu...

b-) Mevcut hastalığının sakatlık niteliğinde olduğu...” Bu ciddi iki tanıya rağmen, devamında ise şu ifade edildi: “...Mevcut sakatlığının günlük yaşamsal etkinliklerini tek başına sürdürmesini engelleyecek düzeyde olmadığı...”, “Kocama seviyesine” gelmediğim, dolayısıyla anayasa ve ilgili genelge uyarınca talep ettiğim ceza ertelenmesinin reddine karar verildi.

Yani Adalet Bakanlığı'nın 20/1 no'lu Genelgesi'ne gerekçe olan tutumunu, Adli Tıp Kurumu aldığı bu kararla bir kez daha ortaya koydu. Bakanlıkça yetkilendirilmiş Üniversite Sağlık Kurulu'nca verilen 20.01.2023 tarihli kararda, oy birliğiyle belirtilen biçimde “...maruz kaldığı hastalık ve sakatlık nedeniyle, ceza infaz kurumunda hayatını yalnız idame ettiremeyeceği; toplum güvenliği açısından ağır ve somut tehlike oluşturmadığı, bu nedenle cezasının infazının süresiz ertelenmesi gerektiği...” gerçeğini görmezden geldi. 

Kendilerinin de adına net olarak koyduğu artık sakatlık niteliğine ulaşan görememe halim, daha ne kadar süreyle seyredilecek bilmiyorum. Bu durumun aralıksız uzun bir süreye yayılan insanlık dışı bir tür işkence halini aldığı açıktır. Ne olmalı, körleşmemle ilgili daha fazla ne beklenmelidir? Belki de yakın zamanda tümden kapanacak sağ gözümün görme alanını 30 cmps'den sıfıra doğru gerileyişi mi izlenecek? Adli Tıp Kurumu'nu ya da bu halimle cezaevi şartlarında tutuluyor olmamdan beni aldıkları bir kararla kurtaracak başka kurum veya kişilerin ikna olacağı nokta, tümden göremediğim ışıksız kalıp hepten kör olduğum nokta mıdır? 

Bu gelişme ve kararın ardından 20/1 no'lu Genelge'nin 5. maddesine dayanarak, Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvurdum. İlgili maddede; “...Adli Tıp Kurumu'nun hükümlüde sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hallerinden biri ya da bir kaçının varlığının teşhis ve tespiti halinde...” denilmekte. Sağlık dosyasının tümü talep edilerek yeniden ele alınacağı belirtilmektedir. 13 Kasım 2023'te yaptığım bu başvuru üzerine tarafıma, 16.11.2023'te cevaben yazı geldi. Başvurumun işleme alındığı, sonucu hakkında bilgi verileceği belirtildi. Peşi sıra 18.12.2023 tarihli evrakla, Bafra Cumhuriyet Savcılığı'ndan bilgi istendiğine; “Kronik-sürekli hastalık ve sakatlık kapsamında değerlendirildiğimin mütalaa edildiği”ne, bu nedenle adli sicil kaydıma dair ilgili evrakların iletilmesine, ifadelerini içeren bir resmi yazıyla bilgilendirildim. Olumlu bir karar için genelgede belirlenen biçimde “Sakatlık-kronik (sürekli) hastalık” ve “kocama” hallerinden ikisi varken hala neyin beklediğini bilmiyorum. Acaba “kocamam” ve tümüyle iş göremez hale mi gelmem gerek diye düşünmeden edemiyorum.

Küçük bir alandan algılayıp gördüğüm mesafe her gün daralıp ufalıyor. Puslanıyor. Odanın içinde adım ölçüsü ve yön tanısıyla alıştığım hareketlerle ihtiyaçlarımı gidermenin gayretindeyim. Bu çok ağrılı, eziyetli, zaman alan bir şey. Okumak, yazmak benim yaşamsal ihtiyacım, ama artık onu da ancak kağıda yapışacak mesafede büyük bir zahmetle yapıyor- yapamıyorum. Migren düzeyine varan göz tansiyonum var. Öz bakımımda çok zorlanıyor, bedensel temizliğimde çoğu kez en olmadık yerlerimi kesiyorum. Ayrıca ortak yaşamda da sorunlara sebep oluyor. 

Oysa cezam ertelense, hafifletilse, yahut bugüne dek yattığım toplam 24 yıla varan süre gözetilerek cezamın infazında kalan müddet tümüyle ortadan kaldırılsa, belki dışarının koşullarında yurtiçi-yurtdışı imkanlarıyla, donanımlı tedavilerin yoluna gidilebilir, kısmen bile olsa görebilir, bu yetimin hepten yok olmasının önüne geçebilirim. 

Umutsuzluğun bir cehennem olduğunu biliyorum. İrade ortaya koyuyor, ayakta durmaya çalışıyorum, ancak en temel insan haklarından biri olan “umut hakkı”mın bile elimden alındığını, duyarsız davranılıp mevcut halimin görmezden gelinerek karanlığımın çoğaltıldığını gördükçe açıkçası ümitsizliğe de kapılıyorum. Umarım bu koşullarda dışarıya uçurduğum, “dil kuşları”mın bir anlamı olur; hakkımda alınacak gözlerimle ilgili karara bir katkı sağlar. Bazen küçük bir taş bir durgun göle düşer ve önüne geçilemeyen hayatın fiziğine dayalı dalgalar yaratır ya... Umarım cümlelerimle resmetmeye çalıştığım halim anlaşılır ve eklenecek yeni çarpıcı cümlelerle muhataplarına ulaşarak, beni bu halimle hapseden ağır demir kapıları aralar. Zira yakında belki de tümüyle ışıksız kalacak, ne “dil kuşları”mı havalandırabilecek, ne de kendimi hayatın ve insanların içinde hissedebileceğim. Çünkü hem okumak hem de yazmak, bir o kadar yaşamak benim için. Beni yaşamasız bırakmamak için sesinize ihtiyacım var. En ufağından en büyüğüne, katkı sunan herkese teşekkür ederim. 

Metin Turan. Bafra T Tipi Ceza İnfaz Kurumu.”

METİN TURAN'IN YAZARLIK ÖYKÜSÜ:

Yazar Metin Turan, 'Öbürkü' adlı öyküsüyle katıldığı “2019 – Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması”nda birincilik aldı.

Nilüfer Belediyesi’nce düzenlenen “2021 – Gülten Akın’a Mektup Ödülü”nden Mansiyon kazandı. 

Bir sonraki yıl yenisi düzenlenen, “2022 – Sait Faik Öykü Yarışması”nda da Mansiyon’a değer görüldü. 

Tomris Uyar adına düzenlenen “Yılın Yazarı Öykü Ödülü”nde “Dönemeç” adlı öyküsü ile “Mansiyon”a değer bulunmuştur. 

“Kıymık Gibi” adlı öyküsü, “Oğuz Atay Öykü Ödülleri 2024” anısına hazırlanacak seçkiye değer görüldü.

Metin Turan'ın şu ana kadar basılı olan eserlerini şöyle sıralayabiliriz;

Siyah Gökkuşağı (Öykü, 1. Basım 2018, 2. Basım 2020)

Her İnsan Bir Zamandır (Roman, 2019)

Ama Bir Gün Bir Şey Olur (Öykü, 2020)

Başka Türlüsü (Öykü, 2021)

Parçalanmayı Bekleyen (Roman, 2022)

Zozi-Dodi ile Arkadaşlarının Maceraları – 8 Kitap (Çalışkan Arı Yayınları, 2018)

Keşfetmenin Güzelliği – 3 Kitap (Çalışkan Arı Yayınları, 2018)

Hepsi Yalnızlıktan (Öykü, 1.Basım 2024, Favori Yayınları)

 

NOT 1) M.Turan'ın mektubuna ek olarak 35 sayfadan oluşan sağlık raporlarını göndermiştir. Bu raporları tarama yaptık. İncelemek isteyenlere bu dosyayı da gönderebiliriz.

NOT 2) Metin Turan adında başka bir şair ve yazarın bulunduğunu da belirtmeliyiz. İsim ve soyadları aynı olan şair/yazar Metin Turan 10 Ocak 1966, Kağızman/Kars doğumludur.