Füsun Erdoğan

Deli Dalgalar'la Dayanışma

Deli Dalgalar’ın ilk ürünü hapishanelerden aldıkları mektup ve fotoğraflarla hazırladıkları albümdü. Sonra gönderdikleri bazı fotoğraflar üzerinden tutsakların yazdıkları öykülerden seçilmiş bir kitap çıkardılar.

14 Haziran 2013

Deli Dalgalar’ı duymuş olmalısınız.

Beş yıllık bir tarihi var.

Yolu hapishanelerden geçmiş bir grup kadın ve erkeğin başlattığı; tutsaklarla dayanışmak isteyen gönüllü her bireyin kendine yer bulabileceği bir inisiyatif.

Bir dernek değildir.

Herhangi bir mekânları da yok.

"Ben Çıkana Kadar Büyüme E mi..."

Hapishane kapılarında büyümenin ne mene bir şey olduğunu çarpıcı örnekleriyle anlatan sevgili Adil Okay’ın Nota Bene Yayınları’ndan çıkan “Ben Çıkana Kadar Büyüme E mi…” kitabını okumanızı öneriyorum.

26 Nisan 2013

Babası Adil Okay’ın kızı adına yazdığı mektuplarla tanıştım şirinem Öykü ile…

Vefasızlığın, incelikten ve sevgiden yoksun yabancılaşmanın insanın içini üşüttüğü bir süreçte kapımı çalmıştı Öykücük!

Ak zarflardan çıkan mektuplara, kartlara eklenmiş balonlara konulan yasakla kamuoyu Öykü’yü tanıdı…

Hapishanede 8 Mart!

Dün 8 Mart’ı! Koğuş kapıları sırayla açılır açılmaz, hapishanenin asık yüzlü loş gri koridorları anında bir renk cümbüşüyle ve cıvıl cıvıl kadın sesleriyle doldu.

22 Mart 2013

Dün 8 Mart’tı…

Hapishanelerde tarihsel günlerde düzenlediğimiz etkinlikler bir başka oluyor.

Yüksek koca beton duvarların ayırdığı havalandırmalarda belirlenen saatte toplanır koğuş ya da hücre sakinleri.

O günün anısına özgürlük mücadelesinde yitirdiklerimiz için saygı duruşmayla başlar etkinlik.

Başbakan'a Hodri Meydan

Yedi yıldır tutuklu yargılanan bir gazeteci olarak Erdoğan’a da, hükümetine de hodri meydan diyorum! Buyursunlar yargılandığım dava dosyası üzerinde gazeteci olmadığım iddialarını kanıtlasınlar.

15 Mart 2013

Ne zaman Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti üye ve sözcülerinden birileri yurtdışına çıksa ya da yabancı bir başbakanı, bakanı ağırlasalar; tutuklu gazeteciler sorunu bir şekilde gündeme geliyor.

Ve her defasında da ne sorular ne de hükümet sözcülerinin yanıtları değişiyor.

Füsun Erdoğan'dan "Görülmüştür" Mektupları: Dalya

Bu 100. yazım. İki yıl boyunca hapishanedeki koğuşuma bianet’in açtığı pencereden insanlığa, dostluğa, devrimci, sosyalist olmaya dair bir dizi duruma tanıklık ettim.

8 Mart 2013

Dün nöbetçiydim

Bu nedenle yazımı bugüne bıraktım.

Her ihtimale karşı da, zaman kazanmak için sabah erkenden kalkıp günün nöbetçisinin yapması gereken işleri sabah sayımından önce bitirdim.

Cumartesi mektubumu yazmayı başaramasam da, bugüne kadar bianet’te yayımlanan yazılarıma göz attım.

Öyle ya!

"Sizin Hiç Babanız Öldü mü?"

Yasalar çıkarmışlardı biz tutsaklar için... Hiç değilse, yitirdiğimiz sevdiklerimizi, yakınlarımızı son yolculuklarında yalnız bırakmayalım, acımızı sevdiklerimizle/ailemizle paylaşalım diye! İşin aslı hiç de böyle değilmiş!

18 Ocak 2013 - Füsun ERDOĞAN - Gebze - BİA Haber Merkezi

Cemal Süreyya bir şiirinde "Sizin Hiç Babanız Öldü mü?" diye sormuş ya...

Defterin Öyküsü!

Sayfalarındaki şiir, türkü ve marşlarla, pastel boyayla çizilmiş resimlerle defterinin sayfalarından sevgiyle gülümsemekle kalmıyor Güler Zere, halklarımızın ve yoldaşlarının mücadelesinde yaşıyor.

21 Aralık 2012 - Füsun ERDOĞAN - Gebze - BİA Haber Merkezi

Günlerdir bir türlü nefes aldırmayan asık suratlı, soğuk-gri kasvetiyle hapishaneyi teslim alan yağmur nihayet durdu.

Fırsat bu fırsat diyip...

Sabah kahvaltısından sonra havalandırmaya çıktım.

Boynumdaki dikişlerden dolayı, başımı tam olarak gökyüzüne çeviremezsem de...