Söyleşi

Pandemi ve Hapishanede Annelerle Çocuklar: 4 Yıldır Çocuğu Çiğdem Arjin'le Birlikte Hapiste olan Gazel Bulut ile Söyleşi

Tüm ülke bir hapishaneye dönüştürülmüşken, pandemiyle beraber hemen herkes de bizzat somut bir tutsaklık yaşamış, deneyimlemiş oldu.  Duvarın öte yanıyla bu yanı arasında pek bir farkın kalmadığı böylesi bir dönemde, en benzer olan noktalardan biri de, elbette cinsiyetçi politikalar ve uygulamalardır. Kasım 2019 itibariyle 800’den fazla çocuk anneleriyle beraber hapishanedeler. Çocuklara ceza çektirilirken anneler de çocuklarının acısı ile daha ağır ve ayrıca cezalandırılıyor, pandemi ile de bu daha da artıyor.

Güneş Arduç Eliuygun: Koğuştan Koğuşa Birbirimize Türkü Söylerdik

Güneş Arduç Eliuygun, Türkiye’de ve -belki de dünyada- ömrünün 30 yılını hapishanelerde geçiren tek kadın mahpus. 80’li yıllarda hapishanelerde geçen 4 yılın ardından aralıksız devam eden 26 yıllık son tutsaklık hayatını bitirerek 2018 yılının Temmuz ayında Şakran Hapishanesi’nden tahliye oldu.

Adil Okay'la "Duvarları Delen Çizgiler ve Hapishaneler" Merkezli Söyleşi

Önsöz Ekin Sanat Edebiyat Dergisi'nin Görülmüştür Grubundan yazar Adil Okay'la yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.

***

Önsöz Dergisi: Sanat her geçen gün dışarıdan koparken, dışarısı sanatı sadece bir nesne olarak algılarken siz "Duvarları Delen Çizgiler" adlı karikatür sergisi ile "içeri"yi dışarı taşıdınız. Sergi fikri nasıl oluştu?

Adil Okay'la söyleşi: "Devlet aklı kötülük üretiyor"

"Döndüğüme hiç pişman olmadım. Elbette başta ben de uyum sorunu yaşadım. Aidiyet yitimi sürgünlerin ortak duygusudur. Sürgün uzun sürerse artık ne oralı ne buralısınızdır. Sınırların yapaylığını daha iyi anlarsınız. Ama yine de iyi yanı var. Melezleşiyorsunuz. En son Antakya’da bir panelde konuşmamı “melezlik güzelliktir” diye bitirmiştim. (...) Evet şanslıyım. Birkaç kez ölümden döndüm. Sonra 12 Eylül darbesi. Cezaevinden firar. Sonra Filistin kampları, İsrail bombardımanları. Orada da birçok yoldaşımı kaybettim. Ben sağ kaldım. Sonra Avrupa. Uzun sürgün yılları.

Duydunuz mu? Duyduğunuz gül olsun!

Şair İlhan Sami Çomak, öğrenciyken 1993 yılında gözaltına alındı ve şu anda Türkiye’de siyasi sebeplerle en uzun süre tutuklu olarak cezaevinde tutulan öğrenci sıfatını da taşıyor. 24 yıldır cezaevlerinde kalan Çomak’ın hayatına ve cezaevindeki yaşantısına ışık tutan, Çiğdem Mazlum ve Sertaç Yıldız’ın yaptığı “Gönderen: İlhan Sami Çomak’’ belgeseli Londra’da büyük ilgi ile karşılandı.

En son Yasak Meyve Yayınları’ndan Dicle’nin Günlüğü, Yağmur Dersleri ve Bir Sabah Yürüdüm isimli üç şiir kitabı yayımlanan Çomak, mektup aracılığı ile gazetemizin sorularını yanıtladı.

Görülmüştür Ekibi'nden Adil Okay ile Açlık Grevleri hakkında söyleşi

"Evet, dışarıda AKP devletinin karanlığı gün be gün zifirileşiyor. Evet, her gün yeni bir hak ihlali, sansür, kapatma, karartma ile karşılaşıyoruz. Evet, korku ikliminde yaşıyoruz. Muhalif sesler sansür ve oto-sansür yoluyla kısılmaya çalışılıyor. Parti yöneticileri, belediye başkanları tutuklanarak demokratik muhalefet engellenmeye çalışılıyor. Tutuklanmayan, dışarıda olan milletvekillerinin açıklamalarını da adına basın denilen paçavralar yayınlamıyor. Ama içeride yani zindanda koşullar çok daha kötü.