22 YILDIR CEZAEVİNDE OLAN KADINA UZAKTAN RESİM DERSİ VERİYOR

Gönül Bulut 22 yıldır cezaevinde. 8 yılı daha var dışarı çıkmak için. Yasemin Arslantaş genç bir sanatçı, ressam, heykeltraş, fotoğrafçı ve öğretmen. Bu iki insanın yaşamı bir gün bir mektup yazdıklarında değişti. Şimdi Yasemin öğretmen, Gönül öğrenci. Arada kilometreler, duvarlar, tel örgüler var ama resim derslerine devam ediyorlar. Redfotoğraf grubu ve Görülmüştür.org ekibinin ‘fotoğraf köprüsü’ projesi kapsamında açılan bir sergide, Gönül Bulut’un bir çizimini görmüş Arslantaş…

***

Heykel sanatçısı Yasemin Arslantaş, 22 yıldır cezaevinde olan Gönül Bulut’a uzaktan resim dersi veriyor. Arslantaş ders notlarını ve ödev olarak belirlediği çizimleri mektupla cezaevine gönderiyor, Bulut hem o notlara bakarak resim tekniğini geliştiriyor hem de notların fotoğrafını çektirip kart baskı halinde diğer hükümlülerle paylaşıyor. Böylece Arslantaş’ın resim dersinden başka hükümlüler de faydalanıyor. Arslantaş, “Gönül benim en özel öğrencim. Bir yılda çok ilerledi. Şu haliyle üniversitelerin özel yetenek sınavına girse kazanır. Cezaevinden çıktığından çok iyi bir ressam olacak” diyor.

Mersin’de yaşayan heykel sanatçısı Yasemin Arslantaş’ın, siyasi bir dava nedeniyle 22 yıldır cezaevinde bulunan ve şu an Şakran Cezaevi’nde kalan Gönül Bulut ile ‘uzaktan resim dersi’ deneyimi, geçen yıl başlamış. Cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve hükümlülerle mektuplaşma kampanyaları yapan Görülmüştür.org ekibinin ‘fotoğraf köprüsü’ projesi kapsamında açılan bir sergide, Gönül Bulut’un bir çizimini görmüş Arslantaş. Resimdeki teknik hatalar dikkatini çekmiş ve bir mektup yazarak Bulut’u uyarmaya karar vermiş. Sonrasında bir öğrenci öğretmen ilişkisi başlamış aralarında.

‘Ders var öğrenci yok… Ders var öğretmen yok’

Ama bu ders oldukça farklı. Arslantaş açısından ‘ders var ama öğrenci yok’, Bulut açısından ‘ders var ama öğretmen yok.’  Bu nedenle derslerin amacına ulaşabilmesi için hem Arslantaş’ın, hem Bulut’un birçok zorluğu, birçok zahmeti göğüslemesi gerekmiş. Yasemin Arslantaş, ‘uzaktan resim dersini’ hangi şartlarda yürüttüklerini şöyle anlatıyor:

Ben Gönül’e ödev gönderiyorum, o da ödevini yapıp bana gönderiyor. Gönül ders notlarımı başkalarına da veriyor. Notlar eline ulaştığında cezaevi fotoğrafçısına notların fotoğrafını çektiriyor, kart baskı yaptırıyor ve dağıtıyor. Kendi çizimlerini de o yolla çoğaltıp dağıtıyorlar. Hiç görmediğim insanlara resim dersi veriyorum. Onlar için küçük bir program hazırladım. Sıfırdan başladılar. Noktayla başladılar desem abartı olmaz. Şu an çalışmamız Gönül üzerinden yürüyor. Gönderdiğim notlara göre çalışmasını yapıyor, bana gönderiyor, ben hatalarını kırmızı kalemle belirleyip ona yeniden gönderiyorum. Malzemeleri sadece A4 kağıt, kuru boya ve HB kurşun kalem. Başka malzemeleri yok. Ben bugüne kadar görme engellilere, işitme engellilere ders verdim. O gruplarla çalışmak da zordu, güzeldi. Ama Gönül beni görmüyor, duymuyor, mimiklerimi hissetmiyor. Anında dönüş alamıyor çünkü onun mektubu bana 1 haftada geliyor, benim mektubum ona 15 günde gidiyor. Yani geri dönüş alabilmek için 20 gün bekliyor. Gönül’le derslere başladığımızdan beri hiç yapmadığım kadar çizim yaptım. Seni görmeyen birine görmeyi öğretemezsin. Onun için bir insan burnunun görünüşünü 20 açıdan çizerek ona gönderiyorum ve görmeyi öğretmeye çalışıyorum. Kalem hareketlerini yazılı olarak anlatabilmek için dilim çok gelişti. Bazı teknikleri, mesela ölçü almayı anlatamadım. Onun için birisi fotoğraf çekecek, ben ölçü almayı anlatacağım ve o fotoğrafları ders notu olarak göndereceğim.

'Genelde özgürlüğü çiziyorlar'

Yasemin Arslantaş, ‘uzaktan resim eğitimine’ katılan siyasi hükümlülerin ve “Bir yılda çok ilerledi. Şu haliyle üniversitelerin özel yetenek sınavına girse kazanır. Cezaevinden çıktığından çok iyi bir ressam olacak” sözleriyle değerlendirdiği Gönül Bulut’un resimleri hakkında ise şunları söylüyor:

“Genelde özgürlüğü çiziyorlar. Elleri çiziyorlar. Bizim gördüğümüz hiçbir şeyi görmüyorlar. Birbirlerini görüyorlar sadece. Gazetelerden, dergilerden gördükleri kadarıyla doğa resimleri çalışıyorlar. Simetri hataları var resimlerinde. Orada her şey düz olduğu için düz çalışıyorlar. Özel günleri, mesela 1 Mayıs’ı, 8 Mart’ı atlamıyorlar. Nü resim için modeli ben alıyorum, onlara gönderiyorum. Ama cezaevi fotoğrafçısı Gönül’ün çizdiği nü resimleri fotoğraflamak istemiyor. Onun için nü çalışmaları Gönül bana gönderiyor, ben de çoğaltıp diğer cezaevlerine gönderiyorum. Tüm bu aşamalar benim açımdan çok zor, yorucu ama aynı oranda keyifli. Hem onlara resim öğrettiğim için, hem de Gönül’le kurduğum arkadaşlık için mutluyum. Onlar bu çalışmaya devam etmek istedikleri sürece devam ettireceğim."

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, Abidin Yağmur, www.cumhuriyet.com.tr

Görülmüştür Notu: Abidin Yağmur'un haberini dikkatle okumalı. Zira ibretlik örnek alınacak bir gerçek öyküdür bu. Arkadaşımız Yasemin Arslantaş'ın bu çalışmasının tüm sanatçılara esin kaynağı olması dileğimizdir. Her sanatçı kendi alanında çalışan tutsaklara katkı sunabilir. Bunun için bize yazmaları yeterlidir. Bir örnek daha verelim Çini Kitap adlı sanat edebiyat dergisini çıkaran yazarlardan Şaban Akbaba da, müebbet hapse mahkum Zeliha Bulut'un "öykü atölyesi"ne mektupla katılmasına ön ayak olmuştu.