“En çok da sana tanıştırmıştır bu devlet, değil mi? Mahpuslu amcalarına gönderdiğin kırmızı renkli balonlarını “sakıncalı” bulup, vermeyerek. Sonra masa üzerinde salyangozla çekip, bana gönderdiğin fotoğrafını “firari krokisi” deyip, dava açarak. En son yine gönderdiğin mektuplarının bana ulaşmasını engelleyerek!”
***
07.10.2015
Sevgili Arkadaşım Öykü Merhaba,
Öncelikle size, Tülin ve Adil arkadaşlara en içten selam, sevgi ve saygılarımı iletiyor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum.
Nasılsın Can arkadaşım? Umarın iyi ve sağlığın yerindedir. Bende iyiyim. Mektubunu bekleye bekleye be hal düştüğümü saymazsam tabi!.. Neredeyse iki ayın aşkın bir süre geçmesine rağmen hala gönderdiğin mektubu bekliyorum. Cezaevi mektup komisyonuna soruyorum “hayır gelmedi” diyorlar. Mektubu alayım size öyle yazayım dedim ama baktım geleceği yok, bende sizi daha fazla beklentide bırakmamak için kısada olsa yazmaya karar verdim.
Mektup gönderdiğini daha önce Gülistan bana telefonda söylemişti. Ayrıca Adil arkadaşın gönderdiği dergileri alırken mektup gönderdiğinize dair not düşmüştü.
Sevgili arkadaşım,
Bazen kendi kendime diyorum; günlerce, hatta haftalarca oturup bu devletin nemenem bir şey olduğunun gerçek yüzünü, daha doğrusu iki yüzlülüğünü size uzun uzun yazıp-anlatayım. Sonra; “yahu bu devletin zaten nemenem bir şey olduğunu kendisi sadece biz büyüklere değil, Annesinin her yaşta çocuklara gösteren bir maharete sahiptir. Benim yazmama ne gerek var!..” diyorum.
En çok da sana tanıştırmıştır bu devlet, değil mi? Mahpuslu amcalarına gönderdiğin kırmızı renkli balonlarını “sakıncalı” bulup, vermeyerek. Sonra masa üzerinde salyangozla çekip, bana gönderdiğin fotoğrafını “firari krokisi” deyip, dava açarak. En son yine gönderdiğin mektuplarının bana ulaşmasını engelleyerek!
Velhasıl sevgili arkadaşım devlet denilen bu aygıtın bir şey olmadığını yaşayarak öğreniyoruz, öğrendikçe de tanıyoruz. Ve bir de şunu öğreniyoruz; bilebildiğimiz kadarıyla binlerce yıllık bir zaman dayanan iyilik ve kötülük arasında bir mücadeledir süre geliyor. Ve halada devam ediyor. Asıl olan ise insan hangi taraftan yana tercihini kullanması, daha doğrusu iyilikten mi, kötülükten mi yana tavır takınmasıdır. Bugün olduğu gibi her iki taraftan da tarih boyunca tavır takınanlar olmuştur. Genel de gücü elinde bulunduranlar kötülükten yana, yoksul halklar ise iyilikten yana olmuşlardır. Güç derken, ekonomik, askeri, siyasi, bürokrasiyi elinde bulunduranları kastediyorum. Kısacası devletin tüm imkanlarını elinde bulunduranlardan bahsediyorum. Bizde onlara şunu söyleyeceğiz. Alın bu gücünüzü başınıza çalın, bizler iyilikten, güzellikten ve doğrudan yana olmaya devam edeceğiz. Asıl problemde burada çıkıyor.
Değerli arkadaşım Öykü, şimdilik yazacaklarımı bitiriyorum. Eğer mektubunu alırsam, ayrıca ona da cevap yazarım.
Hoşça kal, sevgiyle kal. Ayrıca arkadaşın Karya’ya selam ve sevgilerimi iletirsin. Bana işlemeli mendil göndermişti.
Not: Adil heval, Güney Dergisi’ne abone olduğum için bana düzenli geliyor. Sizin ayrıca göndermenize gerek yoktur.
KASIM KARATAŞ
T. Tipi Cezaevi A-6
KARABÜK
- 7 gösterim